Özellikle “aşırı korumacı ve kollayıcı” annelerle büyümüş çocuklar, anneleri olmadan kendilerini güvensiz ve tehlike içinde hissedebildiklerinden genellikle korumalı ortama dönmek istiyorlar ve okulda kalmayı reddedebiliyorlar.
Okul fobisinin okula devam etmede veya bir okul günü boyunca okulda kalmada çocuktan kaynaklanan güçlükler olarak tanımlanmakta olduğunu ifade eden Uzun, “Kısa tanımı ile çocuğun okula giderken endişe belirtilerini yoğun olarak hissetmesi durumu olarak açıklanabilir, çocuğun okula gitmeyi reddetmesini, okula gitmesi ancak daha sonra derslere devam etmeyip okuldan ayrılmasını, okul günlerinde psikosomatik yakınmalar veya öfke patlamaları gibi davranış sorunlarının olmasını, okula gitmek yerine bakım verenleriyle evde kalmayı tercih etmesini de içerir. Okul reddinin temelinde çocuğun aşırı korunup, kollanması, annesinden koparak bağımsızlaşamaması nedeni ile kendisine güveninin gelişememesi yatar. Aile bireyleri genellikle birbirlerine bağımlıdırlar. Biri diğerine bir şey olacak korkusunu yaşar. Çocuğa bir şey olacak diye hep tetikte dururlar” diye konuştu.
Çocukların belirsizlik yaşadıklarında okulda kalmayı da reddedebildiklerini kaydeden Uzun, “Annem beni alacak mı? İhtiyaçlarımı kime söylerim? Kimseyi tanımıyorum ne yapacağım? Evime ne kadar uzaktayım nasıl gideceğim? Bu sorular açık, doğru ve kesin bir şekilde çocuğa açıklanmalı, davranış olarak da tutarlı olunmalıdır. Çocuğunuzun okula hevesle, istekle gelmesine destek olacak hikayeler, anılar anlatmak onu motive edecektir” ifadelerini kaydetti.