Arpın önemli icracılarından Şirin Pancaroğlu, Frigya’da Günbatımı isimli yeni bir tekli çıkardı. Pancaroğlu ile Türk Arpı Projesi kapsamındaki eserini ve çengden yola çıkarak oluşturduğu Türk arpını konuştuk. Arp sanatçısı Pancaroğlu çeng çalarken öğrendiği Türk Müziği için “Çok bereketli, üzerine beste yapmaya müsait makam ve usulleri olduğunu fark ettim” dedi.
Arp sanatçılarımızdan Şirin Pancaroğlu geçtiğimiz cuma, yurt içinde ve dışında çıkardığı 12 albüme ek Frigya’da Günbatımı isimli bir tekli çıkardı. Türk Arpı Projesi’ne yeni besteler ekleyen sanatçı, son çıkardığı eserlerine farklı sanatçı ve çalgıları da dahil ediyor. Kalan Müzik etiketiyle çıkan, bestesi, düzenleme ve arpı kendisine ait olan çalışmada, neyde Muhammed Ceylan ve perküsyonda Jarrod Cagwin’in yer alıyor. Farklı yorumların olacağı bir tekli serisi yapmak için Frigya’da Günbatımı’nı kaydettiğini söyleyen Pancaroğlu, “Eser, bir Arjantin bestesini dinlerken ortaya çıktı. O müzikle, Türk müziğinin içinde yeni bir arayışa girebilirim diye düşündüm. Oradan esinle, engin boşlukların resmedildiği, meditatif bir parça oluştu. Ney ve arp boşluk hissini çok iyi yansıtıyor. Frigya’nın makamı olan Kürdili’yi tercih ettik” ifadeleriyle eserin çıkışını anlattı.
Türkiye’ye döndüğü 2000 yılında başladığı müzik çalışmalarını 2016’da Türk Arpı Projesi ile taçlandıran Pancaroğlu, çalışmasında ilk aşamayı tamamladı. Türk Müziği’ni diğer kültürlere anlatmak için arpı aracı kılan sanatçı, enstrümanla çalınabilecek eserleri bir kitapçıkta topladı. Türk Arpı Nota Koleksiyonu adıyla 161 bestenin yer aldığı 24 nota kitabı ortaya çıktı. Projenin web sitesinden ücretle erişilen kitapçıkta, farklı makam ve usullerde eserler yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği Türk Arpı Projesi’nde zeybekten saz semaviye, peşrevden oyun havalarına kadar farklı türde notalar var. İlk kısmı biten çalışmanın ikinci aşaması önümüzdeki aylarda başlayacak.
POP MÜZİK BANA YARADI
Müzik çalışmasına başladığı dönem bir süre minyatür inceleyen Pancaroğlu, yan yana arp ve ney çalan insanlar gördü. Minyatürlerdeki arpın akıbetini araştırırken çenge rastladığını dile getiren sanatçı, gazetelerin popçu röportajları yayınladığı günlerin kendi işini anlatmasına nasıl vesile olduğunu şu sözlerle aktardı: “Pop müzikteki yükseliş, bize çok yaradı. Bir boşluk oldu, görüşmek için bana geldiler. O zaman varaklı bir arp çalıyordum. Gazeteciler ‘Bu Batı çalgısı nasıl bir şey, kim anlar bunu’ gibi sorular soruyordu. Sinirleniyordum. Sonra arpı çengi gibi yapıp, ‘bakın bizde de bu vardı’ demeyi düşündüm. Böylece Türk Müziği’nde çalışabileceğim harika bir alan buldum.”
MÜZİĞİM ARPI TÜRKLEŞTİRİYOR
- Çizimlere bakarak ilk çengini yaptı fakat Bu çengin her gün bir yeri bozulup kırılıyordu. Hızlı çalmak da mümkün değildi. Çengle, eski ve basit müzikleri çalmayı denedi. 2008 yılında Tekfen Vakfı’nın bir projesinde konser verdi. Türk Müziği öğrenmeye başlayan sanatçı, Yunus Emre’nin sözlerinden dört şarkı yaptı. Pancaroğlu süreci “Türk Müziği’nin çok bereketli, üzerine beste yapmaya müsait makam ve usuller olduğunu fark ettim. Mandallı arp ile Türk Müziği denemeye başladım. Sonra büyük ebat ve pedallı derken bu Türk Arpı’dır dedim. Yaptığım müzik de arpı Türkleştiriyor. Türk arpı sadece bir yakıştırma” diye özetledi.
Çalgı çengi lafı enstrümandan
Çalgıların kullanımdan düşmeye başladığında unutulduğunu söyleyen Pancaroğlu, “Muhtemelen icrası zordu. Akordu da zor tutuyor. Döneminde çengden daha iyi akort tutan çalgılar türemiş olabilir. Evliya Çelebi Seyahatname’de ‘İstanbul'un kenar mahallelerinde on tane çengi gördüm’ diyor. Çengi, çeng çalan kişiye deniyor. Çengin kullanımdan düştüğü zamanlarda erkekler, ellerinde çengle dans ediyormuş. Çalgı çengi tabiri de oradan geliyor. Çengin üzerinde Bursalı şair Ahmed-i Dâ’i’nin 16. yüzyılda kaleme aldığı Çengname’den dolayı tasavvufi bir yakıştırma da var.”