Caz konserleri, moda haftası, film gösterimleri ve yeni açılan eğlence merkezleri. Tüm bunların Suudi Arabistan’da gerçekleştiğini söylesek sizlere. Bunu büyük bir şaşkınlıkla karşılarsınız. Uzun yıllardır dışarıya kapalı olan Suudi Arabistan’da son yıllarda yapılan yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor. Peki bunca zamandır dine aykırı diye yasaklanan şeyler neden serbest olmaya başladı? Tüm bunlar Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın reform hareketleri olarak açıklanabilir mi? Biz de bu soruların peşinden gittik.
“Vizyon 2030”, genç prens Muhammed bin Selman’ın ülkesini petrol bağımlılığından kurtarıp, değiştirmek için başlattığı büyük reform planına verdiği isim. Reform planı, Suudi Arabistan’ın toplumsal, ekonomik ve sosyal sistemini tamamen değiştirmeyi öngörüyor. Yeni reformlarla özellikle eğlence sektörü genişletilecek. Prens böylece Suudi parasını ülkede tutmayı ve yabancı yatırımcıları ülkesine çekmeyi planlıyor. Selman’a göre Suudi Arabistan bir ticaret ve eğlence merkezi olacak. Bunca yıl vahhabi öğretileriyle yönlendirilen toplum şimdiye kadar yapılan hiçbir değişikliğe itiraz etmedi ve beklenen karmaşa gerçekleşmedi. Herkes tüm bu olanlara din adamları ne diyecek sorusunu sordu. Onlar ise sessizliklerini korudu. Elbette bunun altında din adamlarının tamamen kraliyet rejimine bağlı olması yatıyor. Hükümet, din adamlarının geçmişe kıyasla daha az güç ve nüfuza sahip olacaklarının işaretlerini verdi bile. Prens Muhammed geçen yıl Suudi Arabistan’ın yeniden “Tüm dinlere, geleneklere ve insanlara açık bir ılımlı İslam ülkesi” olacağını açıkladı.
Şimdiye kadar Suudi Arabistan’da pek çok şey yukarıdan aşağıya doğru bir baskı ile hayata geçti. Nüfusunun yüzde 70’i 30 yaşın altında olan ülkede, birçoğu yurt dışında eğitim gören, daha özgür ve açık bir toplum isteyen bir kuşak var. Selman, kendisini bu kuşağın temsilcisi olarak görüyor. Suudi gençler ise tüm umutlarını bin Selman’a bağladı. Onun, modası geçmiş yerleşik sosyal yapıyı kıracağına aynı zamanda ülkeyi ekonomik açıdan güçlendireceğine inanıyorlar.
Reformlara gelirsek, ülkede kadınlardan yararlanan bir toplum açılımı olduğu bir gerçek. Son yıllarda özellikle kadınların yasal, ekonomik ve sosyal durumları önemli ölçüde iyileşti. İlk büyük ve ses getiren adım kadınlar için sürüş yasağını kaldırma kararı oldu. Ülkede “kadınların araç kullanmasına izin veren yasa çıkarılması” talebiyle ilki 1990’da olmak üzere 2011, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında pek çok kampanya düzenlendi. Dünyada kadınların araç kullanmasının yasak olduğu tek ülke olan Suudi Arabistan’da, Üst Düzey Alimler Kurulu tarafından “Kadınların araç kullanması haramdır” şeklinde verilen fetvadan dolayı yasal değişiklik yapılamıyordu. Kadınlar için yapılan değişiklikler yalnızca bununla sınırlı kalmadı. Suudi Arabistan’da kadınlara yönelik alınan kararlardan biri de futbol maçlarını izlemek için stadyumlara giriş izni oldu. Suudi kadınlar, 2018 yılı itibarıyla ülkedeki üç stada girebilecekler. Kadınların abaya giymeyi ve peçe takıp takmamayı kendilerinin seçebileceği yönünde kararlar çıktı. Suudi Arabistan’da yazılı bir yasa olmamasına rağmen kadınlara verilmeyen sosyal hakların başında ise seyahat geliyor. Kadınlar, yanlarında bir erkek olmaksızın tek başlarına seyahat edemiyor. Ancak geçen ocak ayında yerel basında, Suudi Arabistan’da artık 25 yaş üstü kadınların kendi başlarına seyahat edebileceklerine yönelik karar duyuruldu. Ülkede kadının ekonomideki yerini alması için atılan en önemli adımların başında ise Suudi Arabistanlı kadınların, artık velilerinin (yakını olan erkekler) iznini almadan kendi işlerini kurabilme hakkının verilmesi geldi. Bu arada, Suudi Arabistan’da ilk defa geçen yıl bir kadın, belediye başkan yardımcısı olarak atandı. Suudi Arabistan Emniyet Genel Müdürlüğü, şubat ayında kadınların asker olmaları amacıyla elektronik başvuruları açtığını duyurdu. Diğer yandan El-Ahsa kentinde ilk defa kadınların da katıldığı bir maraton düzenlendi.
Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ülkenin tutucu imajını değiştirme kampanyası çerçevesinde ilk kez kadın ve erkekler başkent Riyad’da düzenlenen caz festivalinde birlikte müzik dinleyerek eğlendi. Riyad’da üç gün süren festivale yabancı turistlerin yanı sıra Suudiler büyük ilgi gösterdi. Festivale Suudi grupların yanı sıra Lübnan’ın başkenti Beyrut’tan ve ABD’nin New Orleans kentinden gruplar katıldı. Bu arada Riyad’daki Prenses Nura Üniversitesi’nde ilk kez ‘Antar ve Abla’ adlı efsanevi aşk hikayesini konu alan bir opera sahne aldı. İlk opera binasının ise Cidde kentinde açılacağı belirtildi. Yetkililer ülkede 2018 boyunca 5.000’den fazla konser, gösteri ve festivalin düzenleneceğini açıkladı.
Geçtiğimiz hafta ise Suudi Arabistan’da 35 yıldır süren sinema yasağı sonlandı. İlk kez bir Hollywood filmi tarihi bir törenle gösterime girdi. Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı, daha önce ülkedeki sinema salonlarını işletmesi için bu alanda dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Amerikan AMC’e ruhsat verdiğini duyurdu. AMC’nin, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu ortaklığıyla, 2030 yılına kadar 10 milyar riyallik yatırım yapması planlanıyor. Suudiler artık uluslararası film festivallerinde de boy gösterecek. Yetkililer ülkelerinin 71. Cannes Film Festivali’ne ilk kez katılacağını duyurdu. Festivalde, Suudi Arabistan’ın dokuz filmi gösterilecek.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da ilk kez Arap Moda Haftası geçtiğimiz haftalarda düzenlendi. Kameraların alınmadığı etkinliğe sadece kadınlar katıldı. Dört gün süren Moda Haftası’na Jean Paul Gaultier ve Roberto Cavalli gibi dünyaca ünlü tasarımcılar katıldı. Özellikle turizm alanında önemli kararlar alındı. Ülke en önemli ikinci gelir kaynağını Medine ve Mekke’ye her yıl seyahat eden milyonlarca hacıdan elde ediyor. Ancak kraliyet bununla sınırlı kalmak istemiyor. Bir kültür ve eğlence turizmi oluşturmayı hedefliyorlar. Suudi kıyı şeridinin bir kısmını uluslararası pazar için bir sahil beldesine dönüştürecek bir proje yapıyorlar. Ülke turizminin geliştirilmesi için Riyad yakınlarında Las Vegas büyüklüğünde bir eğlence kentinin de inşa edilmesi planlanıyor. Diğer yandan Suudi Arabistan önümüzdeki on yıl içinde eğlence endüstrisine 64 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı.
Tüm bunlar işin görünen yüzü, analistler ve uzmanlar aslında bu değişimlerin arkasında tamamen ekonomik nedenlerin yattığını dile getiriyor. Gücünü petrolden ve emrindeki din adamlarından alan kraliyet 21. yüzyılda bunun onları ayakta tutamayacağının farkına vardı. Artık petrol gelirleri kamu harcamalarına ve istihdam yaratmaya yetmiyor. Üstelik din adamlarının kraliyet ailesinin genç üyeleri üzerindeki etkisi azaldı. Krallık , bir gün petrol kuyularının biteceğini biliyor. Ülkede işsizlik her geçen gün artıyor. Üstelik bu işsiz genç topluluğunun çoğunluğu, Kral Abdullah’ın başlattığı cömert burs programlarıyla yurt dışında iyi eğitim görenlerden oluşuyor. Ucuz petrol, vergisiz yaşam, su ve elektirik faturası ödemeyen Suudiler’in kemer sıkma vakti geldi. Kısaca veliaht prens bu değişimlere mecbur kaldı.
Suudi Arabistan’ın genç kuşağı artık aileleri gibi yüksek yaşam standartlarına sahip olmayacaklarının farkında. Mesela bundan sonra onlar için kamu sektöründe iş bulmak zor olacak. Sağlık ve eğitimde özelleştirmeler başladı. İşte bunun gibi sıralayacağımız onlarca sebepten dolayı, genç nufüsu oyalayacak reformlar yapılıyor. Yani Suudi Prens, gençlere konsere, sinemaya ve eğlenmeye gidin. Siyasal ve ekonomik konularda yorum yapmayın, sorgulamayın diyor. Aksini yapanlar ise tutuklanıyor.
Ahmet Bamunef (Gazeteci): Suudi Arabistan’da meydana gelen değişiklikler çok doğal ve hatta geç bile kalındı. Suudi Arabistan’ın aşırılık yanlısı fikirlerinden vazgeçmesi gerekiyordu. Günümüz dünyasında kadınların erkeklerden ayrılmasını gören aşırılık politikasıyla bir gelecek kurulamaz. Şimdi Suudi yönetimi vatandaşlarına verdiği hakları garanti altına almalı. Suudi Arabistan’da meydana gelen değişikliklerin, herhangi bir fikrin veya akımın aşırılığı olmadan herkes için bir arada yaşama ve refah getirmesi gerekiyor. Mesela Türkiye’de Müslümanlar çoğunlukta ama farklı görüşte olanlar da özgürce yaşıyor. Suudi Arabistan vatandaşları da bunu hak ediyor.
Suudi Arabistan’ın muhalifleri hayatlarını yurt dışında sürdürüyorlar ve reform hareketlerinin göstermelik olduğu kanatindeler. 2008 sonrası dönemde Arap coğrafyasında etkin olan sosyal medya platformalarında aktif olan Suudi muhalifler , yıllardır mücadelesini verdikleri değişimin gerçek olmadığı inancındalar. 2011 yılında açılan ve milyonlarca takipçisi olan “Mücahid” isimli sosyal medya hesabında prens ve ailesinin ülkeyi kendi malları gibi gördükleri, yolsuzluklarla mücadele etmedikleri, binlerce insanı haksız yere tutukladıkları yönünde paylaşımlar yapılıyor. Elbette muhalifler sadece sosyal medyada kendini göstermiyor. Geçtiğimiz yıl Dublin’de ilk kez Suudi muhalifler tarafından “Prangasız Vatandaşlar”adlı bir topluluk kuruldu. Suudi muhaliflerinin yurt dışında başlattığı bu harekete mensup olanlar, bir ideolojiyi temsil etmediklerini , amaçlarının ülkelerinde özgürce yaşama hakkı olduğunu ifade ediyorlar. Bu muhalif hareketin lideri Abdulaziz Almoayyad, gazetemize yaptığı açıklamada seçkinlere hizmet eden yeni bir dönem yaşandığını söyledi. Londra’da yaşamını sürdüren ve Suudi Arabistan’da yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Suudi muhalif Yahya Assiri ise “aslında her şey daha kötüye gidiyor. Vaatler var ve gerçek bir reform yaşanmıyor” diyor. Uzun yıllar Suudi Arabistan’da gazetecilik yapan Ahmet Bamunef ise değişimin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor. Diğer yandan Suudi Arabistan’da yaşayan yazar, yorumcu ve gazetecilere de reformlar konusundaki fikirlerini sorduk. Ancak yorum yapmak istemediler.Muhaliflerin ortak görüşü ise Suudi Arabistan’da yalancı bahar yaşandığı yönünde.