İzmir’de yaşayan 45 yaşındaki Serkan Aydın, bir anda günlük hayatta sıkça yaptığı eylemleri başaramamaya başladı. Önce yutkunma güçlüğü çeken Aydın, bir süre bu durumun geçeceğini düşünerek hastaneye başvurmadı. Ancak kısa bir süre sonra en basit günlük aktiviteleri bile yapamamaya başlayınca hastaneye başvurdu. Zatürre olabileceği söylenen Serkan Aydın, ilaç tedavisi gördü ancak şikayetleri gün geçtikçe arttı. Genç adam bunun üzerine tekrar hastaneye müracaat etti. Burada yapılan tetkiklerde yılda 100 binde bir ya da iki kişide görülen Guillain Barre sendromuna yakalandığı tespit edildi. Hemen tedavi altına alınan Serkan Aydın, plazmaferez işlemiyle sağlığına kavuştu.
Gullian Barre sendromu hakkında bilgi veren Serkan Aydın’ın doktoru Nöroloji Uzmanı Dr. Zaur Mehdiyev, "Gullian Barre sendromu, periferik sinir sistemini tutan ani başlangıçlı hafif ve çok şiddetli güçsüzlüğe sebep olan bir hastalık. Genellikle bağışıklık sisteminin bozukluğu üzerine ortaya çıkar. Bu sendroma yılda 100 binde bir ya da iki kişide rastlıyoruz. Her yaşta görülebilir ve hasta 1 ile 4 hafta öncesine kadar üst solunum yolu ekfeksiyonu veya gastroenterite neden olan bir enfeksiyon geçirir. Doğum veya cerrahi işlem sonrası da bu şikayetler ortaya çıkabilir” dedi.
Sendrom sonucu ortaya çıkan şikayetlerin güçsüzlük, ağrı, karıncalanma ve uyuşma olduğunu kaydeden Uzman Dr. Mehdiyev, “Bazıları sadece yürüme güçlüğü çeker, bazıları ise solunum ve yutkunma güçlüğü çeker. Hatta yüz ve göz kaslarını dahi hareket ettirmeyecek kadar yatağa bağımlı hale gelen hastalar da mevcuttur. Bu hastalık çok hızla ilerleyip hayatı tehdit edecek solunum sıkıntısına neden olabilir. Bağışıklık sistemi periferik sinirlere zarar vermeden tedaviye başlamak ve o bileşenleri vücuttan uzaklaştırmak gerekir” diye konuştu.
Erken tedavi edilmediği takdirde hastaların yüzde 50’den fazlasının yatağa bağımlı hale gelebileceği uyarısında bulunan Uzman Dr. Mehdiyev, şu bilgileri paylaştı:
Serkan Aydın’a uygulanan plazmaferez işlemini anlatan İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Filiz Büyükkeçeci ise "Hastanın kanını hiçbir dış yüzeyle temas etmeden tamamen kapalı bir sistemle kolunun bir damarından alıp bir cihazdan geçiriyoruz ve hastanın kanının içerisindeki zararlı maddeler orada tutuluyor. Temizlenen kan, hastaya diğer kolundan geri veriliyor. Kanın tamamına yakınını bir seferde alamayacağımız için işlemi 6-7 kez tekrarlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Hastalığa yakalanmadan önce hiçbir şikayetinin olmadığını belirten Serkan Aydın, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: