Akupunktur, vücuttaki tanımlı noktalara iğne batırılarak uygulanan bilimsel bir tedavi yöntemi. Akupunktur; insan beyninde limbik sistem adlı bölgenin çalışmasını düzenleyerek etki eder. Son zamanlarda çok tercih edilen bu tedavi yöntemi her geçen gün değişip çağımıza ayak uyduruyor. İşte akupunktur tedavisinin yeni trendi!
Akupunktur; öncelikle organ fonksiyon bozukluğuyla ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde kullanılır. Akupunktur kişinin strese karşı dayanıklılığını arttırarak hastalıklara karşı direnç mekanizmalarını güçlendirir. Akupunktur; iç organlarımızın fonksiyonlarını ve hormonal sistemin çalışmasını denetler ve düzenler. Akupunktur; sedatif etki oluşturur, hastanın kendini daha sakin ve huzurlu hissetmesini sağlar.
Akupunktur; endorfin denen ve insan beyninin belli bölgelerinde salgılanan morfin benzeri ağrı kesicilerin salgılanmasını sağlar. Bu etkisi nedeni ile akut ve kronik ağrılarda etkili bir tedavi yöntemidir.
Piercing gibi bir görünüm kazandırıldı
- Son zamanlarda sıkça tercih edilen bu tedavi yöntemi için yeni bir trend ortaya çıktı.
- Akupunktur, çağımıza farklı bir şekilde adapte oluyor. İşte yeni trend kulak çekirdekleri. Akupunkturla aynı mantıkta olan bu küçük çekirdekler zımba benzeri bir aletle kulağa yerleştiriliyor.
- Hangi vücut bölgenizde sorun yaşıyorsanız, o bölgelere uygulatıyorsunuz. Üstelik piercing gibi bir görünümleri var. Renkli, taşlı veya farklı şekillerde olanları özellikle tercih ediliyor.
Asıl amaç aksesuar değil
Elbette kullanılmalarının asıl amacı aksesuar değil. Küçük çekirdeklerin kulakta yaptığı basıncın çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiği iddia ediliyor. Migren, boyun ve sırt ağrılarının yanı sıra açlık hissiyle tatlı krizlerini bastırmak için bu yönteme başvuranlar çoğunlukta.
Şu an doktorlar uyguluyor olsa da, trende dönüşmesiyle evde kişinin kendi kendine uygulayabileceği versiyonları da piyasaya çıkmak üzere. Sabah'ın haberine göre, bazı tıp dergilerinde özellikle baş ağrısında işe yaradığı yönünde makaleler yayınlanmış olsa da, hala bu yöntemin etkisinin büyük ölçüde psikolojik olduğunu iddia edenler de mevcut.