Sultan Abdülaziz’in kızı Nazime Sultan’ın sarayda başlayıp sürgünde biten hayat hikayesini tarihçi Prof.Dr. Ali Akyıldız belgeler, mektuplar ve anılar ışığında kaleme aldı. Nazime Sultan kardeşi Abdülmecid’in vefat haberini alınca üzüntüden aklını yitirmiş.
Osmanlı sarayında Sultan Abdülaziz’in kızı olarak büyüyen Nazime Sultan’ın güzel başlayan ama sonu hüzünle biten hayat hikayesi bizi hanedanın sürgün hadisesine ve bu sürgünde yaşanan sıkıntılara şahit tutuyor. Nazime adlı biyografi kitabını arşiv belgeleri, mektuplar ve anılardan hareketle ele alan tarifhçi Prof.Dr. Ali Akyıldız’ın “aydın ve dindar bir sultan” diye tanımladığı Nazime Sultan, Sultan Abdülaziz ve Hayranidil Kadın’ın ilk çocuğu olarak 14 Şubat 1867’de Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya gelir. Nazime Sultan’ın doğumundan yaklaşık bir buçuk sene sonra Beylerbeyi Sarayı’nda Hayranidil Kadın’dan -tarihe son halife olarak geçecek- Abdülmecid Efendi doğar. Nazime Sultan ile Abdülmecid Efendi hem anne baba bir kardeş hem de yaşlarının yakın olması hasebiyle birlikte büyür.
Babası Sultan Abdülaziz’in iktidarı zamanında (1861-1876) Nazime Sultan, annesi Hayranidil Kadın ve kardeşi Abdülmecid Efendi ile Dolmabahçe Sarayı’nda hayatını sürdürür. Sultan Abdülaziz’in 4 Haziran 1876’da şüpheli bir şekilde vefatından sonra Nazime Sultan’ın yaşamı da değişir. Nazime Sultan evlendiği tarihe kadar annesi ve kardeşi ile Feriye Sarayı’nda kalmaya başlar.
Nazime Sultan mektep yaşına gelince diğer sultan ve şehzadeler gibi sarayda özel bir eğitim alır. 1878’de yani 11 yaşındayken hazırlanan karnesine göre en yüksek notları Kur’an-ı Kerim ve Güzel Yazı (Hat) dersinden almıştır. Nazime Sultan’ın kaleme aldığı mektuplarında el yazısı gayet güzel, okunaklı, imla hatalarının yok denecek kadar az olduğu görülür. Nazime Sultan ayrıca devrin ruhuna uygun olarak müzik eğitimi de görmüştür. 1889’da Nazime Sultan 22 yaşında iken, II. Abdülhamid tarafından İbrahim Derviş Paşa’nın oğlu Ali Halid Paşa ile evlendirilir. Nazime Sultan ve Ali Halid Paşa’nın 58 sene süren uzun ve mesut bir evliliği olur.
3 Mart 1924’te çıkarılan bir kanunla hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması gündeme gelir. Bu önemli karar hanedanın diğer mensupları gibi Nazime Sultan ve eşinin de yaşamını bütünüyle değiştirir. Kanun gereği on gün içinde yurdu terk etmeleri gereken Nazime Sultan ve eşi Ali Halid Paşa Beyrut’a gider. Çift, Beyrut’un Cünye kasabasında bahçeli bir villada ikamet etmeye başlar. Hanedan üyelerden bir kısmı da Beyrut’a gelerek burada yaşamaya başlar. Yurtdışına çıktıktan sonra da Nazime Sultan kardeşi Abdülmecid Efendi ile irtibatını koparmaz. Sultan Vahdeddin’in vefatıyla birlikte hanedanın reisi olan Abdülmecid Efendi ailesiyle beraber Fransa’da sakin bir hayat geçirir. Abdülmecid Efendi 1931’de kızı Dürrişehvar Sultan’ı Haydarabat Nizamı Osman Han’ın oğlu Hidayet Azam Cah ile evlendirir. Haydarabat Nizamı Osman Han, Abdülmecid Efendi’ye ve Nazime Sultan’a düzenli maddi yardım ve destekte bulunur. Bu vesileyle Nazime Sultan ve eşinin de Beyrut’ta maddi sıkıntı yaşamadıkları söylenebilir.
ABDÜLMECİD’İN ÖLÜMÜYLE AKLINI YİTİRİR
Abdülmecid Efendi’nin 2 Ağustos 1944’te vefat ettiği haberini alan Nazime Sultan düşüp bayılır. Nazime Sultan bu elim hadisenin verdiği travma ile aklını yitirir ve üç sene bakıma muhtaç bir şekilde yaşar. Ömer Faruk Efendi’nin kızı Neslişah Sultan eşiyle beraber büyük halası Nazime Sultan’ı ziyaret ettiğinde büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadığını anılarında anlatmaktadır. Uzun bir yaşam süren Nazime Sultan, 9 Kasım 1947’de 80 yaşında vefat eder ve Şam’daki Selimiye Cami haziresine defnedilir. Eşi Ali Halid Paşa ise yaklaşık bir sene sonra Hac için gittiği Mekke’de vefat eder. Ali Halid Paşa hayatı boyunca hanedana sadakatini sürdüren, dindar, basiretli, bilgili, dürüst bir insan olarak öne çıkar.
Nazime Sultan ve Ali Halid Paşa çocukları olmadığı halde diğer hanedan evliliklerinde pek rastlanmayacak derecede mutlu bir evlilik yaşadıkları görülür. Çift hem ikbal hem de sürgün yıllarında birbirlerine can yoldaşı olur. Nazime Sultan ve Ali Halid Paşa saraya mensup olmaları dolayısıyla pek çok imkân ve kudrete sahipken mütevazi bir hayat sürmüştür.
Hamiyetperver bir sultan
Nazime Sultan, yardım severliği ve toplumsal olaylara duyarlılığı ile tanınan bir sultandı. Çeşitli vesilelerle düzenlenen yardım kampanyalarına katılarak kayda değer yardımlarda bulunmuştur. Hicaz Demiryolu inşası için başlatılan yardım kampanyasına Nazime Sultan bir aylık maaşını bağışlamıştır. Bunun üzerine kendisine Ocak 1902’de altın madalya verilir. Nazime Sultanla beraber eşi Ali Halid Paşa da yardım kampanyalarına her fırsatta katılmaktaydı. 1909’da Mekteb-i Fünun-i Harbiye’nin eksiklerinin giderilmesi için başlatılan kampanyaya hanedan üyeleri destek verir. Nazime Sultan ve eşi de bağış yapanlar arasında yer alır. 23 Temmuz 1911’de İstanbul’da çıkan yangında zarar görenlere yardım için açılan kampanyaya Nazime Sultan da bağışta bulunmuştur. Donanma cemiyeti için 1913’te düzenlenen kampanyada Nazime Sultan ve eşi Ali Halid Paşa’da bağışta bulunarak yer almıştır. Bunun üzerine Nazime Sultan ile eşine donanma madalyası verilir. Yine Hilal-i Ahmer’e yaptığı yardımlardan ötürü Nazime Sultan’a 1921’de Gümüş Hilal-i Ahmer madalyası verildiği görülmektedir.
Padişah iradesiyle evlilik
Sultan II. Abdülhamid, Nisan 1885’te Sultan Abdülaziz’in kızları Nazime Sultan, Saliha Sultan, Esma Sultan ve kendi kızı Zekiye Sultan’ın evlendirilmelerine karar verir. II. Abdülhamid’in iradesiyle yaver-i ekrem İbrahim Derviş Paşa’nın (1817-1896) oğlu Ali Halid Bey Nazime Sultan’a eş olarak seçilir. Nazime Sultan ve Ali Halid Paşa dört sene nişanlı kaldıktan sonra 19 Mart 1889 Pazartesi günü şeyhülislam tarafından nikahları kıyılır. Nazime Sultan ile diğer üç gelin sultanın düğün törenleri 2 Nisan 1889 günü öğle vakti Sultan II. Abdülhamid, şeyhülislam, paşalar ve üst düzey ulemanın katılımıyla Mevlid-i şerif okunarak Yıldız Sarayı’nda başlatılır. Aynı günün akşamı vükela ve yüksek rütbeli memurlara ertesi günü ise bendegan ile yabancı diplomatlara padişah adına ziyafetler verilir. Düğün merasimi dolayısıyla İstanbul’daki mektep, karakol ve kışlalara erzak yollanarak yemekler hazırlanır. Nazime Sultan ve diğer gelin sultanlar Çarşamba günü yapılan bir törenle kendileri için hazırlanan saraylarına geçer.
Aile İçi Mektuplaşmalar
Nazime Sultan evlendikten sonra annesi Hayranidil Kadın ve kardeşi Abdülmecid Efendi ile sık sık mektuplaştığı görülür. Nazime Sultan’ın mektuplarından onun kültürlü, ailesine bağlı, mütevazi, biraz vehimli bununla beraber basiretli bir insan olduğu görülür. Nazime Sultan’ın annesi ve kardeşi ile mektuplaşmalarında narin bir bünyeye sahip olmasından ötürü yaşadığı sağlık sorunları, aile içi ilişkiler, musiki, kitap ve fikir alışverişi ile bayram, kandil, yeni yıl kutlamaları gibi konular göze çarpar. Hayranidil Kadın’ın 1895’te vefatına kadar anne kızın mektuplaşmaları devam eder. Sadece Nazime Sultan değil eşi Ali Halid Paşa da kayınbiraderi Abdülmecid Efendi ile zaman zaman mektuplaştıkları bilinmektedir. Sözü edilen ve sayıları 100’ü bulan bu mektuplar aile içi ilişkiler, entelektüel faaliyetler ile güncel meseleleri ihtiva etmesi açısından önem arz etmektedir. Hiç çocuğu olmayan Nazime Sultan’ın annelik özlemini Abdülmecid Efendi’nin oğlu Ömer Faruk Efendi (1898-1969) ile gidermeye çalıştığı kardeşiyle mektuplarında göze çarpar. Ali Halid Paşa, Abdülmecid Efendi’ye yazdığı mektuplarda ise eşi Nazime Sultan’ın başının tacı, merhametli, nazik ve yüce ahlaklı bir sultan olduğuna vurgu yapmaktadır.
Nazime Sultan’ın sarayları
Nazime Sultan eşi Ali Halid Paşa ile Mercan Sarayı’nda on bir sene ikamet eder. Esma Sultan’ın genç yaşta vefatı üzerine Kuruçeşme’deki sarayı Temmuz 1900’da Nazime Sultan’a tahsis edilir. Nazime Sultan’ın boşalttığı Mercan Sarayı da Mercan İdadisi olarak kullanılmaya başlar. Nazime Sultan eşi ile yurt dışına çıktıkları 1924 senesine kadar kışları Kuruçeşme’deki yalıda otururken yazları Küçük Çamlıca’daki -Reji komiseri Menapirzade Nuri Bey’den 1897’de satın alınan- köşkte geçirmekteydi. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis-i Mebusan’ın faaliyetlerini sürdürdüğü Çırağan Sarayı’nın 19 Ocak 1910’da yanması üzerine hükümet yeni bir çalışma mekânı aramaya başlar. Bu esnada Nazime Sultan, Kuruçeşme’deki yalısını meclise bağışlar. Nazime Sultan’ın bu jesti üzerine bütün Osmanlı kadınları adına Halide Edip’in Sultan’a teşekkür ve hürmetlerini bildiren mektubu 26 Ocak 1901’da Yeni Tanin gazetesinde yayınlanır. Ancak Kuruçeşme yalısının merkeze uzak olduğu düşünülerek Fındıklı’daki Cemile Sultan Sarayı Meclis-i Mebusan çalışmalarına tahsis edilir.