Her hafta büyük bir katılım eda edilen Cuma namazı için bu hafta Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen hutbe konusu "Rahmet ve sekinet müjdesi: İnşirâh suresi" başlığı oldu. 20 Ekim 2023 tarihli cuma hutbesinin tamamını haberimizde okuyabilirsiniz.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı bu haftaki Cuma hutbesinin konusu "Rahmet ve sekinet müjdesi: İnşirâh suresi" olarak belirlendi.
Allah Resûlü (s.a.s)’in peygamberliğinin ilk yıllarıydı. Müşriklerin, Mekke’de Müslümanlara uyguladığı baskı ve zulüm iyice artmış, müminler için hayat çekilmez bir hal almıştı. İşte böyle zor bir zamanda, Yüce Allah, bizler için nice müjde ve hikmeti içinde barındıran İnşirâh suresini indirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu surenin nazil olmasıyla sevinç duydu, ferahladı ve Rabbimizin her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık, bir sekinet lütfedeceğini müjdeledi.[ Muvatta, Cihâd, 6; Suyûtî, Câmiu’s- Sağîr, 7374.]
Bugün, başta Filistin olmak üzere yeryüzünde baskı ve zulme maruz kalan bütün kardeşlerimize İnşirâh suresinin gönülleri rahatlatan, müminlere umut aşılayan mesajlarıyla seslenmek istiyorum:
Bizler inanıyoruz ki her şeye kâdir olan Allah’tır. Rahmet ve merhametiyle bizleri kuşatan O’dur. Göğsümüzdeki darlığı giderecek de, gönlümüze inşirâh verecek de O’dur. Cenâb-ı Hak, üzerimizdeki ağır yükleri kaldıracak, her türlü zorluk ve sıkıntıdan bizleri mutlaka kurtaracaktır.
İnşirâh suresinin hatırlattığı hakikatlerden biri de şudur:
Evet, inanıyoruz ki her hüznün ardından bir sevinç, her sıkıntının ardından bir ferahlık mutlaka gelecektir. Zira Cenâb-ı Hak, peygamberleri ve inananları hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. Onları, zalimlerin ve düşmanların insafına asla terk etmemiştir. Hz. Nûh’u tufanın helakinden, Hz. İbrâhim’i Nemrut’un ateşinden, Hz. Mûsâ’yı Firavun’un zulmünden, Hz. Yûsuf’u zindanın karanlığından kurtarmıştır.
Ve nihayet, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’i inkârcıların türlü eza ve cefasından felaha çıkarmış, ona nice fetih kapıları açmıştır.
Kıymetli Müslümanlar!
İnşirâh suresi bizlere şu hakikati de öğretmektedir:
Ayet-i kerimelerde de belirtildiği gibi bizlere tembellik ve vurdumduymazlık yakışmaz. Mümin, sorumsuz ve ihmalkâr olamaz, rehavete kapılamaz. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar, hak ve hakikati, adalet ve merhameti yaşamaya, yaşatmaya ve yaymaya gayret eder. Mümin, her işini Allah’ın rızasını gözeterek yapar. İmanından aldığı güçle zorluklar karşısında ümidini yitirmez. İstiklalini ve istikbalini muhafaza etmek için var gücüyle çalışıp çabalar.
İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin’de, Gazze’de yaşanıyor. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar vahşice katlediliyor. Evler, camiler, okullar ve hatta hastaneler acımasızca bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleniyor. Binlerce masum insan aynı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı sadece seyrediyor. Mazlumun ırkına, diline ve dinine bakılmaz. Tüm insanlığı zalimin karşısında mazlumun yanında olmaya davet ediyoruz.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Zulüm, zalim için kıyamet gününde zifiri karanlıktır.”[ Buhârî, Mezâlim, 8.] Müslümanların bugün yaşadığı sıkıntılar elbet sona erecek, zalimler dünyada da ahirette de acı bir akıbete maruz kalacaktır. İnananlar, Allah’ın yardımıyla mutlaka galip gelecektir. İçinden geçtiğimiz zorlu süreçler, yeni dirilişlerin habercisidir. Yeter ki, Müslümanlar olarak bizler, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edelim. Kardeşlik ve muhabbetimizi daim kılalım. Birbirimize karşı merhametli, düşmana karşı ferasetli ve kuvvetli olalım. Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. Rabbimize, kardeşlerimize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Getirelim ki Rabbimiz, zorluklarımızı kolaylaştırsın, meşakkatlerimizi rahmete dönüştürsün. Bizi insanlığa yeniden önder ve örnek kılsın.
Hutbemi şu ayet-i kerime ile bitiriyorum: