İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı duruşmada altıncı gün. Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Duruşma salonundan son gelişmeleri,
muhabirimiz Emin Gülgönül
anbean aktarıyor. Bugün görülen oturumda ilk olarak örgüt lideri Fırat Sarı, mahkeme heyetine savunma yapıyor.
İşte Fırat Sarı'nın ifadesindeki çarpıcı itiraflar...
Mahkeme başkanı Fırat Sarı’ya,
"Hakkında "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "Nitelikli dolandırıcılık", "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "Resmi belgede sahtecilik" suçlamaları var. Bunlara ne diyeceksin?"
diye sordu.
'Savcı tehdit olayından sonra...'
Fırat Sarı,
“Sayın başkan yaklaşık 2 ay önce savcı tehdit olayından sonra kamuoyunda yoğun tepkiler artınca avukatlarım ayrıldılar. Bir süre önce memleketimden 2 avukat geldi onlar katılmak istedi ama hazır olmadıklarını söylediler ben bu olaylar çıktığından beri tek amacım maddi gerçeğin ortaya çıkması için elimden geleni yapmak o yüzden savunma yapmak istiyorum”
dedi.
'Benim hayattan artık bir beklentim kalmadı'
Fırat Sarı, mahkeme başkanına savunmasında şunları söyledi:
"Kendimi insan olarak görmüyorum. Bu iddianame kapsamında olan bir şey değil, özellikle davacı tehdidinden dolayı toplumun etkilendiği bir durum oldu. İnsanı varlık yapan ne kadar değer varsa, hepsi üzerimden alındı. Ben bir hiç kaldım. Buraya gelmek çok istedim ama hayata dair pek umudum kalmadı. Öyle şeyler çıktı ki, akış hayal gücüne sığmayacak durumlara vardı."
'Hastanem de yok param da'
Benim hastanem yok. Bütün hesaplarıma bakılsın, param da yok. Sümeyye ve Mehtap dün söylediler, benim onlara borcum var. Çok fazla para harcıyorlar diye para kontrolleri olsun diye para alırdım.
'4-5 yıl cezaevinde örgüt üyeliğinden yattım'
1975 Bingöl doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi orada tamamladım. 17 yaşımda tıp fakültesine girdim. Üniversitede bir yürüyüşe katıldım, bu nedenle 4-5 yıl cezaevinde örgüt üyeliğinden yattım. 16-17 yaşlarında çocukların ölüm orucu yaptığı dönemde bulundum. Örgütü benim kadar iyi kimse bilemez. Daha sonra ayrıştım ve güvenlik güçleriyle görüşmeye başladım. FETÖ dönemine kadar devletle bağlantım vardı."
"İnsanı varlık yapan ne kadar değer varsa hepsi üzerimden alındı. Ben bir hiç kaldım" diyen Fırat Sarı savunmasına şöyle devam etti:
"Zorunlu hizmetimi Esenyurt Devlet Hastanesi'nde yaptım. Orası, bir hekimin günde 100’ün üzerinde hasta baktığı bir yer. Zorunlu hizmetten sonra 2018 yılında Reyap Hastanesi'nde işe başladım. Reyap Hastanesi'nde çalışınca Esenyurt Hastanesi'nde bir geçmişim vardı.
Esenyurt, İstanbul’un en büyük ilçesi. Orada çok fazla tıp merkezi var. Halkın sosyoekonomik seviyesi düşüktür. Mesela bir gebe, sadece doğum yapacağı zaman, suyu geldiğinde en yakın tıp merkezine gider. Doğum yapan bir annenin bebeğinin ne durumda olacağını kestiremezsiniz. Bebek kötü olunca da bir an önce sevk etmek isterler.
'Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve böyle başladım'
Önce işletme nedir diye baktığımda, sadece yenidoğan değil, kulak burun boğaz, göz, fizik tedavi... Hatta fizik tedavi, en çok işletmenin olduğu bölüm. Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve böyle başladım.
Sözleşmelerle ilgili ne varsa bana her şeyi sorabilirsiniz, her şeyi size detaylı anlatacağım. İlker Gönen ile tanıştık. Kendisi de nasıl tanıştığımızı anlattı. O da benim gibi çalışmayı seven bir insandı.
Bu operasyon süresince Reyap Hastanesi’nde bulunduğum sürede iyi çalıştım ve birçok hastaneden teklif aldım ama 'yoğunuz' diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu.
'Korkunç boyutlara ulaşabiliyor'
Hastaneler neden işletme istiyor? Onu da anlatayım. Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer konu ise bunların ücretiyle ilgili. Özellikle hemşirelerin maaşlarında bir sorun var. Maaşlar genelde asgari ücretin biraz üzerinde. Aldıkları büyük sorumluluklara rağmen yargılanan hemşireler asgari ücretten biraz fazlaya çalışıyor. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki denge bozuluyor.
Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Doğru yönetilmeleri de çok önemli çünkü küçük bir olay bile korkunç boyutlara ulaşabiliyor.
'112 dışı sevkleri tıp merkezlerinden aldım'
Biraz sevklere değinmek istiyorum. 112 dışı sevk dediğimiz olay, tıp merkezlerindeki hekimin bana güvendiği için arayıp söylüyor sevk ediyor. O dönem para almadım. Sonra dışarıdan iş gelmeye devam ettikçe Mert ile anlaştık. Ben 112 dışı sevkleri tıp merkezlerinden aldım. Rüşvet vererek hasta almadım zaten mümkün değil. Siz 112'yi ararsanız zaten bilgi alırsınız hangi hastaneye kaç hasta gönderildi diye. 112, hastayı sevk edeceği zaman hasta yakını hastanın gideceği yere karar veremiyor o yüzden sevklerin çoğu hastaların bana gelmesinden ibaret. 112 deki arkadaşlar işlerini özverili yapıyorlar. İstanbul’da 4 tane yenidoğan servisli ambulans var. (Küvezli)
Tapelerin çevirilerinde çok fazla anlam bozuklukları var tıbbi terimlerde yanlış.
'Biz hizmet vermeden önceki yenidoğan ölüm oranlarını karşılaştırsınlar'
Yabancı hastaların birçoğu sigortası bu insanlar burada doğuruyor vs bunun yükünü özel hastaneler çekiyor.
Sağlık sistemi iyi işleyen bir sistem, eskiden hatırlıyorum bir oyuncu vardı prematüre bebeğine özel hastanede bakım masrafları için 2 dairesini satmıştı. Şimdi böyle değil. Tapelerden kamuoyuna sanki bu işler çok laçka gibi yansıtılıyor ama bu işler çok ciddi işler.
Bir hekime 100 bin ödeme yapılıyorsa 40 bin hastane veriyor, 60 bin biz veriyoruz ama bunu nasıl veriyoruz biz hastaneye hizmet karşılığında fatura kesiyoruz oradan geleni veriyoruz.
'Ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum'
Beylikdüzü ve Avcılar
bölgesinin biz hizmet vermeden önceki yenidoğan ölüm oranlarını karşılaştırsınlar bakın biz kötü hizmet vermiyoruz.
Ben ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum
10 tane hastane kapatıldı bununla birlikte bir çok kişi işsiz kaldı oradaki kafeler eczaneler vs de etkilendi çok kişi mağdur oldu.
'Başka hastane önerebilir misin' diye beni arıyorlar
Ben Kadan bebeği hiç görmedim bile. Kadan bebek öldükten 1 gün sonra bebeği İlker ile tartışıyoruz ne oldu nesi var vs diye. Bizimle çalışan hastanelerde de eksik var hekimlerde de eksik var. 6 aylık bebeği erişkin yoğun bakımına yatıramazlar. Oranında çocuk yoğun bakımı yok o sebeple yenidoğan yoğun bakımına yatırılıyor.
Ben 112 ye defalarca istemde bulundum. İstanbul'da çocuk yoğun bakımı çok az. Çocuğun ailesi burada tedavi görmesini istemiyor başka hastane önerebilir misin diye beni arıyorlar. Bende Doğukan’ı arıyorum böyle böyle bu bebeğe bakabilecek misiniz diye fakat Doğukan’ı kabul ediyor ama Şehmuza haber vermemiş bile. Ben bunu yeni öğreniyorum. Denetim geldiğinde kendileri de gördü bebek için 112 nin arandığını talep açıldığını yer bulunamadığını biliyorlar."
'Benim hedefim patronla yönetim'
CİMER şikayetini yapan adam benim evladım gibi yanımda taşıdığım Deniz Korkmaz. Mao’cu aşırı sol gruba mensup bir arkadaş. Aşırı solcudur vatan millet nedir bilmez. Deniz dedi ki cimer şikayetiyle ilgili, "Arkadaşlar biliyorum canınız yandı ama benim hedefim patronla yönetim ben asıl onları patlatmak istiyorum."
Benim hayatım mahvoldu. Çocuklarımın okul paralarını bile ödeyemedik
Biz bu çocuğu (DENİZ KORKMAZ)’ı örgütten ayrı tutalım dağa gidecek diye yanımızda tuttuğumuz nasihat verdiğimiz bir çocuktu bu deniz. Benim hükmüm verildi kalemim kırıldı cezam verildi sayın hakim.
Ağlamaklı savunma: Oğlum mektubunda...
Oğlum mektubunda Babacım diyor 15 yaşında sesini özledim bir hastamız demiş ki baban iyi bir doktor bizim bebeğimize çok iyi baktı. Oğlum okula gitmeye korkuyormuş. Hayattaki her şeye katlanabilirim ama bu çok ağır oldu.
Sorgusunun ardından Fırat Sarı’nın çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme başkanı ilk olarak, “Gıyasettin Mert Özdemir’i tanıyor musun?” diye sordu. Sarı ise, “Evet sevk işleri ile ilgili bize liste getirirdi. Bebek başına 750 lira ya da bin lira ödeme yapardım” dedi. Sarı, “Hastanelerdeki anlaşmaları kimlerle yaptınız?” sorusuna ise, “Hastane yöneticileri ile yapıyorduk” dedi.
Tape'lere 'şakaydı' savunması
Mahkeme başkanının, “Bir tapenizde, ‘Dursun abinin diplomasını kullanıyoruz ama o olmayacak diyorsunuz ne demek bu?” diye sordu. Sarı ise gülerek, “Şaka amaçlı bir konuşma kimsenin diplomasını kullanmadık vallahi kullanmadık nasıl olur bu” dedi.
Hastane yönetimi beni sıkıştırdı
Hastane yönetimleri beni sıkıştırırdı hatsa sayıları artmayınca.
Hasta yabancı uyruklu, parası yok. 5 gün için yatış verilecek, ödeme yapmayı kabul ediyor ama. Hastane yönetimi gün başına 2 buçuk bin TL'ye razı. Toplam 12 buçuk versek onlara razı. Bende ekstra 5 lira daha istedim, Hasan'a vermek için. Keşke istemeseydim harçlık olsun genç çocuk diye düşünmüştüm.
‘Haha dedemin fişi…’ tapesi: Siz irite oluyorsunuz ama...
Konuşma kayıtlarında, çetenin lideri Doktor Fırat Sarı’nın, bir bebeğin fişinin çekilmesi konusunda,
diyerek, durumu alaycı bir üslupla ifade ettiği anlar yer almıştı. Mahkeme heyetinin bu sözlerle ilgili sorusuna sanık Sarı şöyle cevap verdi:
"Kimsenin fiş çektiği falan yok. Siz buradan duyunca irite oluyorsunuz, haklısınız ama bunlar muhabbet. Üstelik ben hastaları uzun uzun yatırmakla suçlanıyorum, neden öldüreyim?
Sağlık profesyonelleri kendi aralarında böyle muhabbet yaparlar şaka amaçlı.
Yoksa niye öldürelim, mümkün değil böyle bir şey, niye fişi çekilsin? Keşke söylemeseydik, ciddi bir konuşma değildi bir eylem değildi."
İlker'e verdiğiniz maaş ne kadardı?
Fırat Sarı: 150 bin civarındaydı.
Mahkeme heyeti: "Bizim sistemi denetliyor olabilirler bu sistemden herkes nasipleniyor" ifadesinde bahsettiğin sistem nasıl bir sistem?
Fırat Sarı: Ticari bir ilişkiden bahsediyorum.
Mahkeme heyeti: Bir sürü epikriz düzenlenmiş bunların hepsi bebeklere uygun olarak mı düzenlendi?
Mahkeme heyeti: "Bir süre epikrizleri aynı yazacağız ciddi zararımız…." ifadeleriniz...
Fırat Sarı: O konuşmayı hatırlamıyorum.
Hastanelerin para karşılığı bebek sevkinden haberi var mıydı?
Mahkeme heyeti: Kapatılan hastanelerin yönetimleri, Gıyasettin Mert Özdemir ile para karşılığı hasta sevki yaptığınızı biliyor muydu?
Fırat Sarı: Evet haberleri vardı.
Mahkeme heyeti: Neden çalışanlarının üzerine şirket kuruyorsun ve kurmaya çalışıyorsun?
Fırat Sarı: GMZ’deki hedefimiz orada çalışan hemşire ve doktor arkadaşlarımızı oraya ortak edip, ödemeleri resmi ve kayıtlı ödemeler için.
"Biz hocanın illegal kısmındayız”
Mahkeme heyeti: Hasan Basri’nin “Biz hocanın illegal kısmındayız” tapesindeki olay nedir illegal kısım nedir?
Fırat Sarı: Öyle bir şey yok. Hasan Basri’nin ilginç konuşmaları oluyordu zaten.
Mahkeme heyeti: ".. ben çocuk öldürmem hocanın dediği gibi ilacını kesmem." tapesinde ne demek isteniyor?
Fırat Sarı: Kabul etmiyorum ben asla öyle bir şey demem.
Sağlıklı çocuklar ilaç verilip yoğun bakıma alındı mı?
Mahkeme heyeti: Sağlıklı çocukların ilaç verilip yoğun bakıma alındığı durum oldu mu?
Kaya bebeğin SGK'ya maliyeti 2 bin 900 TL
Mahkeme heyeti: Kaya bebek 3 gün kalmış Güney hastanesinde bunun SGK'ya maliyeti nedir?
Fırat Sarı: Ben o sırada işletmeci değildim. Bu medikal muhasebenin hesaplayacağı bir şey.
Mahkeme heyeti: Günlük 2900 TL demişlerdi doğru mudur?
Fırat Sarı: Olabilir o civarda bir şeydir herhalde.
Mahkeme heyeti: Hasan Basri’nin boş konuştuğunu düşünüyor musunuz?
Mahkeme heyeti: Neden o halde asistan olarak aldınız yanınıza?
Fırat Sarı: Bir insanın boş konuşması araba kullanmasına asistanlık yapmasına engel değil.
Mahkeme heyeti: Kaya bebeğin sevki ve müdahalesiyle doğrudan ilişkiniz var mı?
Mahkeme heyeti: Kaya bebeğin görüntülerini sabah 6 da size gönderildiğini söylediniz kim gönderdi?
Fırat Sarı: Doğukan gönderdi.