İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun restorasyon sırasında “Tasavvuf Müzesi ve bölgenin ruhuna uygun etkinliklerin yapılacağı bir kültür merkezi” olacağını söylediği tarihi Feshane binası, satanist semboller, çıplak heykeller ve LGBT propagandası içeren sergiyle açıldı. İBB, Gazhane ve Yerebatan Sarnıcı’nda kültürümüze ve değerlerimize aykırı “sapkın sergiler” nedeniyle tepkilere neden olmuştu.
Tarihi Feshane-i Amire, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras kapsamında restore edilip Artİstanbul Feshane adıyla açıldı. Daha önce yaptığı açıklamada “Feshane’deki restorasyonlar tamamlanınca bölgenin ruhuna uygun etkinliklerin yapılacağını ve buranın tasavvuf müzesi olacağını” söyleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, söylediklerinin tam tersini yaparak İstanbulluları yine kandırdı. “Ortadan Başlamak” adlı sergiye ev sahipliği yapan Feshane, İmamoğlu ve ekibinin sapkın yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı.
KİMLİKSİZLEŞTİRMEYE ÖRNEK
Restorasyon başlangıcından itibaren akıbeti merak edilen, 8 bin metrekarelik büyük alanda açılan Artİstanbul Feshane, geçmişten hiçbir şey barındırmadı. Çağdaş sanat adı altında bilinçaltının en karanlık noktalarına yer verilen sergi, İstanbul’un tarihi mekanlarını geçmişinden uzaklaştırıp kimliksizleştirmenin en son örneği oldu. 1839’da Padişah Abdülmecit’in fermanıyla, Osmanlı ordusunun fes ve aba ihtiyacını karşılamak için kurulan Feshane, Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileşmenin simgesiydi. İBB tarafından 1995 yılında restore edilerek “festival merkezi” olarak hizmete sunulan yapı, 30 Temmuz 2018’de İBB yönetimi AK Parti’deyken “Eyüp Feshane Tasavvuf ve Osmanlı Kıyafetleri Müzesi İnşaatı” olarak ihale edilmişti.
TASAVVUF MÜZESİ NEREDE?
İmamoğlu, 24 Ekim 2019 ve 1 Nisan 2021’deki açıklamalarında restorasyonun “Tasavvuf Müzesi ve bölgenin ruhuna uygun etkinliklerin yapılacağı bir kültür merkezi” olacağını söyledi. Ancak ne olduysa bu fikirden vazgeçildi. Feshane, bölgenin ruhuna tamamen aykırı şekilde, üstelik aceleye getirilmiş çalakalem bir sözde çağdaş sanat sergisiyle kapılarını açtı. Serginin girişine ve her köşesine yerleştirilen irili ufaklı çıplak heykeller, satanist sembollerle dolu çizimlerin çoğu bilinçaltının karanlığı üzerine kurulmuş. Çoğu eski tarihli eserlerde açılışa özel kurgu bile yok. Ne tarihle bağı var ne de bulunduğu mekan olan Eyüp Sultan Hazretleri’nin ruhuyla bir alakası. Sapkın ruhların sanatı istila etmesine örneklerle dolu olan sergi, en ufak bir umut bile barındırmıyor.
KENDİLERİNDEN OLMAYAN MAĞDURA YER YOK
Çağdaş sanat denilen fakat herkesin işine geldiği şekilde yorumladığı eserler, çeşitli kategorilerde boy gösteriyor. Mahyasında “Alaturka” yazan caminin önünde resmedilen dansözlerden, 15. Bianel’den kadın kıyafeti giydirilmiş erkek resmine, Gezi kalkışmasından Adalet yürüyüşüne polisle karşı karşıya gelinen çeşitli içerikler mevcut. “Sosyal hayatta nefes almaya çalışan, mücadele eden bir queer’im” cümlesiyle sözde mağduriyetini anlatan LGBT’linin eser olarak inşaat taşlarını sergilemesi, her mağdura sahip çıkma mesajı verse de kendilerinden olmayan bir tek mağdur sergide yer almıyor.
ATATÜRKÇÜLER NE DİYECEK?
Sergide Gezi var 15 Temmuz yok, Cumartesi Anneleri var Diyarbakır Anneleri yok, devrim ve sosyalizm övgüsü var 28 Şubat yok, LGBT var mülteciler yok, 300 sözde çağdaş sanatçı var ancak bir tane geleneksel sanatçı yok. Cami, önünde dansöz oynatmak için, peygamber, dalga geçilmek için, padişah, çıplak kadın resmi çizdirmek için yer alıyor. Atatürkçüler ne der bilinmez ama sergide Kürtçe bir videoda Sabiha Gökçen’in bombalama uçuşu da anlatılıyor.
Çocukları siyasete alet ettiler
“Beraber Fanzin” köşesinde çocuklara yaptırılan çalışmalar tam skandal. Köşede, çocuklara siyasi mesajlar verdirildi. “Pazar günü herkes oyunu vermişken” diye başlayan karikatür, “Melekler şunu diliyordu, Allahım lütfen yardım et, bu defa başka biri çıksın sandıktan. Derken tam o sırada kötü insanlar muhaliflerin oylarını çaldılar” diye devam ediyor. Bir başka resmin altında “Gezi’nin 10. yılı, özgürüz ama değiliz”, bir testere resminin altında ise “Tabii ki kovulacaksınız bu demokrasinin kılıcı değil bu defa testeresidir, her daim başımızda” içerikleri yer alıyor.
Diyanet’in gençleri LGBT ve sapkın akımlara karşı uyaran hutbesine tepki gösteren İmamoğlu, hutbeyi manidar bulduğunu ve çok üzüldüğünü söylemişti. Milli ve manevi değerlerden nasıl uzaklaşılır, bu vesileyle göstermiş oldu.
İBB’nin kültür ve sanatı kimin?
CHP’li İBB yönetimi, kültür ve sanatı ayrıştırarak kendi zihniyetlerine hitap eden etkinlik ve içeriklere yer verme konusunda oldukça başarılı. Birkaç örnekle hatırlamak gerekirse; İBB’ye ait İstanbul Kitapçısı’nda çocuk tacizinin işlendiği Çıtır Çıtır Felsefe adlı kitap satıldı. İBB’nin 3 aylık ücretsiz yaşam-kültür dergisi İST’de LGBT propagandası yapıldı. İstanbul Kitapçısı’nda da LGBT içerikli kitaplar satıldı. Sultanahmet Camii yanındaki İSMEK Sanat Sokağı da İmamoğlu’ndan sonra kapatıldı.
NE İLK NE SON
CHP’li İmamoğlu’nun sanat adına yaptığı facialar Feshane ile sınırlı değil. Yeni dönemde kültür sanat odaklı yaşam alanı konseptiyle yapılan restorasyonlar da bundan nasibini alıyor. 2021 yılında açılan Müze Gazhane de bunlardan biri. Restorasyonda 130 yıllık hafızanın temsil edileceği bir mekân beklentisi oluşmuşken, müzeler ve sergi içerikleri ne gazhanenin tarihi, ne de mekânın taşıdığı hafızayla ilgiliydi. Duvarlarına astıkları ve tepki geldiği için topladıkları görseller, sapık bir zihniyetin ürünü olarak tarihe geçti. Çoluk çocuğun göreceği dış mekan çizimlerinde canavardan cinsel organ yapılmış, bir canavarın insan bacağını yemesi gibi rezil ve müstehcen görüntüler sergilenmişti. Tüm bunlar tepki üzerine kaldırıldı.
CHP’li İBB Miras’ın restore ederek açtığı yapıların neredeyse tamamının restorasyon süreci AK Parti döneminde başladı. Bittiğinde ise bambaşka bir yapı ortaya çıktı. Yerebatan Sarnıcı da onlardan biri. 2017 yılında restorasyona başlanan tarihi Yerebatan Sarnıcı, geçtiğimiz yıl açıldı. Restorasyon sürecinde sarnıcı adeta Pagan Tapınağı’na dönüştüren İBB, çıplak heykellerin ön planda olduğu görsellerle tepki çekti. Her yere heykel dikmekle meşhur olan CHP, tarihi sarnıca da bu utancı yerleştirmekten geri durmadı.
Sanat adına girişilen fiyaskoların ardı arkası gelmiyor. Geçtiğimiz yıl haziran ayında İstanbul Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali adı altında bir organizasyon düzenleyen İBB, dünyanın çeşitli ülkelerinden 180’in üzerinde dansçı getirdi. Koreografi kurgulamadan, kompozisyon çalışmadan doğaçlama performans sergileyerek İstanbul’un farklı alanlarında gösteriler yapan dansçıların absürt hareketlerine kimse anlam veremedi. Sosyal medyada tepkilerin artması üzerine festivalin PR çalışmaları durdurulurken, İBB yönetiminin festival organizasyonu için anlaştığı şirkete 215 bin lira ödediği ortaya çıktı.
AK Parti döneminde restore edilip 2018’de açılan Fatih’teki tarihi Şerefiye Sarnıcı’nın da kültürel mirasını zedelemeyi başaran İBB, bu sefer tarihi mekanı ticari meta olarak kullandı. Daha önce hat sanatının göze ve ruha hitap eden eserlerinin sergilendiği Şerefiye Sarnıcı, hem tarihi miras hem de kültürel merkez hüviyetini kazanmıştı. CHP’ye geçene kadar kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan tarihi sarnıçta, CHP’li İBB yönetimi geçtiğimiz günlerde gece kulübü görüntüsüyle otomobil lansmanı düzenledi.