Giresun'da yaşanan sel felaketi, bölgede 'tek tip bina' sorununu yeniden gündeme getirdi.
Giresun son yılların en büyük afeti ile karşı karşıya kaldı. Sağanak yağışın 24 saat içerisinde Ağustos ayı ortalamasının 1.5 katı olarak yağması heyelanı beraberinde getirdi. İkisi asker, 6 vatandaşımız hayatını kaybederken, 10 kişiyi arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Peki bu sel felaketinin nedeni iklim değişikliği mi yoksa bir ihmal söz konusu mu? Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan Afet Yönetim Uzmanı Mikdat Kadıoğlu, "En büyük hatamız, dere yatağında normal dağın tepesine ev yapar gibi yapıyoruz. Dere yatağında sıfır geniş bina yapılmış. Burada yapılan köprü ve menfezler de doğru şekilde projelendirilmemiş. Dere var ve iki tarafı beton duvarlarla örülmüş. Dereyi iki duvara almışız diyerek, sıfır geniş bina yapmaya kalkıyoruz ve sonuçları daha ağır oluyor." diye konuştu.
Türkiye, Giresun'da yaşanan sel felaketi ile sarsıldı. Yaşanan selde 2 jandarma personeli şehit oldu, 4 kişi hayatını kaybetti, 153 kişi mahsur kaldıkları bölgelerden ekiplerce kurtarıldı.
İl genelinde selde kaybolan 3’ü jandarma personeli, biri iş makinesi operatörü
10 kişiyi arama çalışmaları devam
ediyor.
Sel sonucu 3'ü Dereli'de, 4'ü Doğankent'te, 10'u Yağlıdere'de olmak üzere
yıkıldı, bu üç ilçede toplamda
hasar gördü.
Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu, Samsun'dan Artvin'e kadar olan bölgede olan yağışların arazinin de etkisiyle sellere neden olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Giresun için Meteoroloji iki gün önceden aşırı yağış uyarısı yaptı. Samsun Artvin'e kadar olan bölgede yaşanan gök gürültüğü yağışlar, İstanbul'a göre farklıdır. Bunun adı
. Bu tür yağışlar İstanbul'da bir saat sürer bazen, Karadeniz'de günlerce sürebilir. Toprağın aldığı yağışa göre, toprak eğer suya doymuşsa direkt akışa geçerler. Derelerin içerisindeki heyelanlar, göllere dönüşür. Bir baraj gibi oluşur. Şehit verdiğimiz o tür menfezler küçük geldiğinde arkaya su birikmeye başlar. Bu menfezler önünde ağaçlar, dallar birikir. Göllenir ve köprünün üzerinden aşar. Bu tür yağışlar, olmayacağından daha büyük sellere neden olur. Karadeniz'de dağlar dik, dereler kısadır. Hızlı bir şekilde bu suların denize ulaşması gerekir. Arazi örtüsünden dolayı yapacak bir şey yoktur."
TÜRKİYE'NİN KANAYAN YARASI HALİNE GELDİ
Dere yatağına sıfır giriş bina yapılmasının Türkiye'nin kanayan yarasının olduğunu belirten Kadıoğlu, "En büyük hatamız, dere yatağında normal dağın tepesine ev yapar gibi yapıyoruz. Dere yatağında sıfır geniş bina yapılmış. Burada yapılan köprü ve menfezler de doğru şekilde projelendirilmemiş. Dere var ve iki tarafı beton duvarlarla örülmüş. Dereyi iki duvara almışız diyerek, sıfır geniş bina yapmaya kalkıyoruz ve sonuçları daha ağır oluyor." bilgisini verdi.
"DERE YATAĞINA SIFIR GİRİŞ BİNA ENGELLENMELİ"
"
Karadeniz'deki ev tipinin ve projelendirmesinin nasıl olması gerekir?
" sorusuna yanıt veren Kadıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Karadeniz'de geleneksel evler direkler üzerine yapılmıştır. Devletimizin yapması gereken, dere yatağına sıfır giriş bina yapılması engellenmesidir. Şu andan itibaren aşırı yağış tehlikesinin riske dönüşmemesi için dere yatağında sıfır giriş bina yapılmaması gerekir. Meteoroloji mühendislerinin 500 yıldır bu bölgede en şiddetli yağışı hesaplayıp, Devlet Su İşleri'ne vermesi gerekir. Buna göre su basma seviyesi diye binaların bir kod belirlenmesi gerekir. Bu kodlara göre, yüksek girişli binalarda bodrum kat yapılması yasaklanmalı."
#Giresun
#Dağ sağanağı
#İstanbul
#Türkiye
#Dere yatağı
#Ev