Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu iddia ederek aralarında tanınmış sporcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 18 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan’ın davasının yankıları sürüyor.
Türkiye'nin gündemine oturan fon dolandırıcılığı iddialarında eski çalışanın isminin karıştığı olaya ilişkin Denizbank kamuoyuna açıklama yaptı.
Bölge Müdürünün bir başka numaradan Seçil Erzan tarafından aranarak görüşmek amacıyla Çorlu’daki eve davet edildiği ve WhatsApp üzerinden kendisine bulunduğu evin konum bilgisinin iletildiği belirtildi.
"15.000 çalışanı, 700’e yakın şubesiyle 14 milyon müşterisine 4 ülkedeki iştirak banka ve şubelerinin yanı sıra yurtiçi iştirakleriyle hizmet veren DenizBank, 27 yıllık tarihinde ülkemize 10 milyar USD’nin üzerinde net sermaye girişi sağlamış Türkiye’nin 5. büyük özel bankasıdır. Tarımdan Kobilere, turizmden denizciliğe, ülkemizin büyük altyapı ve enerji projelerine, eğitim ve sağlık sektörlerine 30 milyar USD’nin üzerinde uzun vadeli kaynak temin etmiştir. Kurum olarak, eski bir çalışanımızın karıştığı, Bankamızla ilgisi bulunmayan münferit bir olayın kamuoyunda gündemi meşgul etmesinden üzüntü duymaktayız.
Konuya ilişkin ceza davasının başlamış olması ve dosya üzerindeki gizlilik kararının kalkmasının ardından çeşitli basın ve yayın organlarında an itibarıyla mağdur olduğunu iddia eden kişi ve avukatları tarafından DenizBank A.Ş. hakkında doğrular saklanarak tek taraflı, aslı olmayan çok sayıda beyanat verilmektedir. Bu beyanatlar; Bankamız hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesine rağmen, farklı mecralarda, görüşlerimize başvurulmadan, doğruluğu teyit edilmeden ve taraflı olarak kullanılmaktadır. Böylece hem gerçekler çarpıtılmakta hem de Bankamız itibarı zarar görecek şekilde haberlere konu edilmektedir.
Kurumumuz, kovuşturma süreci devam eden bu olayda; konunun mahkemeler nezdinde hızla ve adilane bir şekilde sonuçlanacağına olan inanç ve müşteri gizliliğine riayet etme ilkesiyle, hukuk sürecinin ve adaletin tecelli etmesini beklemektedir. Ne var ki, yapılan çok sayıda taraflı yayın karşısında kamuoyuna bu bilgilendirmenin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Her şeye rağmen açıklamamızda, kurum olmanın sorumluluğuyla hareket edilmesine özen gösterilmiş ve ilgili kişilerin adlarına yer verilmemiştir.
Bankamız, konudan 2022 yılı Haziran ayından itibaren Levent Büyükdere Caddesi Şubemizde müdür olarak görev yapan Seçil Erzan’ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığı 07.04.2023 tarihinde müşterimiz de olan bir şikâyetçinin şubeye gelmesi ile ilk kez haberdar olmuştur.
Kamuoyunun dikkatine özellikle sunmak isteriz ki şikayetçilerin mağdur olduklarını iddia ettikleri olaylar yaklaşık bir yıl öncesine kadar gittiği halde 7 Nisan tarihine kadar hiç kimse tarafından konu ile ilgili ne bankamıza ne BDDK’ya ne de CİMER’e talep, ihbar veya şikayet iletilmemiştir.
Bankamız Teftiş Kurulu tarafından derhal incelemeye alınan konu, 7 Nisan 2023 Cuma günü saat 16:30 sularında Genel Müdürümüze aktarılmıştır. Tarafımıza gelen ilk bilgi üzerine öncelikle Seçil Erzan ile iletişime geçilmeye çalışılmış ancak kendisine Bankamızca bilinen iki telefon numarası üzerinden ulaşılamamıştır. Aynı gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulmuş, olaya karışanların kamuoyunda futbol ve iş dünyasından şöhret isimler olması da göz önünde bulundurularak adı geçenlerin kişisel haklarının korunması amacıyla dosyada gizlilik talep edilmiş; Seçil Erzan’a hiçbir şekilde ulaşılamaması, ortada bir bankacılık suçu olma ihtimali de gözetilerek Seçil Erzan için yurt dışına çıkma yasağı talebinde bulunulmuştur.
7 Nisan Cuma günü ilerleyen saatlerde Genel Müdürümüz, yine spor dünyasından olan isimler tarafından aranmış ve görüşme talep edilmiştir.
8 Nisan Cumartesi sabahı spor dünyasından olan isimler Bankamızı ziyaret etmiş, kendileriyle Bankamız Hukuk, Operasyon, Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları birimlerinin yöneticileri, ilgili Bölge Müdürü ve Genel Müdürümüzün de katıldığı toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, spor dünyasından olan kişiler kendi eski hocalarının adıyla anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısı ile yazılı alacaklı listesinin görüntüsünü vermişlerdir.
Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir. Aynı toplantıda bulunan söz konusu teknik direktör de “… kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan’ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum.” gibi beyanlarda bulunmuştur. Banka yöneticileri, konunun Teftiş Kurulu tarafından incelendiğini ancak yapılan ilk tespitlerde şikayete konu tutarlara dair bir borç alacak kaydına rastlanmadığını, banka hesaplarında bir anormallik görmediklerini, incelemelerin devam ettiğini, Seçil Erzan’a da ulaşma çabalarının sürdüğünü ancak, kendisiyle irtibat kurulamadığını bildirmiştir. Bunun üzerine futbolculardan biri, Seçil Erzan’la devamlı irtibat halinde olduğunu ve sabaha kadar kendisiyle konuştuğunu, istenirse bankaya telefon numarasını ve o an kaldığı adresi verebileceğini söylemiş, ardından bankadan ayrılmışlardır. Bahse konu kişilerin bankadan ayrılması akabinde Bankamız yöneticileri toplantıya devam ederken şikayetçiler arasında yer alan aynı futbolcu, telefon ile arayarak, Seçil Erzan’ın Çorlu’daki yakınının evinde olduğunu söylemiş ve Bankamız kayıtlı numaraları dışında kendisine ulaşılabilecek telefon numarasını bildirmiş, Seçil Erzan’ın sicil amiri Bölge Müdürümüz Sermin Tekin’in kendisini araması halinde, yalnızca onunla görüşmek istediği bilgisini iletmiştir. İlaveten “Siz, şikâyetçilerin Cumhuriyet Savcılığına başvurmasını istiyorsunuz ama biz onları tutuyoruz…” şeklinde bir beyanda bulunmuştur.
Verilen telefon numarası aranmışsa da cevap alınamamış, ardından Bölge Müdürü bir başka numaradan Seçil Erzan tarafından aranarak görüşmek amacıyla Çorlu’daki eve davet edilmiş ve Whatsapp üzerinden kendisine bulunduğu evin konum bilgisi iletilmiştir. 8 Nisan Cumartesi öğleden sonra Çorlu’daki eve giden Bölge Müdürü, içeriye davet edilmiş, Seçil Erzan “… kendisinin, alacaklı olan kişilerce devamlı tehdit edildiğini, kötü bir ruh durumu içerisinde olduğunu, intihar etmek istediğini, devamlı olarak arandığı için telefonlarını kapalı tuttuğunu …” ifade etmiştir. Bölge Müdürü ile gerçekleştirdiği üç saatlik konuşma sonrası, rahatlamış olduğunu, gerçekleri anlatmak istediğini, bankaya gelip Teftiş Kurulu’na da açıklamalarda bulunmak istediğini söylemiştir. Bunun üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 29-32'nci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19’ncu ve devamı maddeleri, BDDK'nın yayınladığı Bankaların İç Sistemleri ve İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci Hakkında Yönetmeliğin 5'nci maddesinin d bendi, 7'nci maddesinin a ve h bendi ve 21'nci maddenin 2'nci fıkrası hükümleri ile Banka Personel Yönetmeliği, Disiplin Yönetmeliği ve Banka ile Çalışan arasında imzalanmış İş Sözleşmesi hükümlerine göre 9 Nisan Pazar saat 10:00’da genel müdürlüğümüze davet edilerek, Bölge Müdürü evden ayrılmıştır.
9 Nisan Pazar günü yakını olan H. E.’nın kullandığı yine yakını E. E.’ye ait araçla bankaya gelen Seçil Erzan, toplantı odalarının bulunduğu 18. katta Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları, Hukuk Grubu yöneticilerinin ve Bölge Müdürü huzurunda beyan ve açıklamalarda bulunmuştur. Bu beyan ve açıklamaları yaparken Göktürk’teki evinde bazı notlar olabileceğini söylemiş, ancak kendisi yalnız gitmek istemediği için talebi üzerine Bölge Müdürü ile birlikte Göktürk’teki evine gitmiş, yengesi olduğunu beyan ettiği N. A’nın da bulunduğu evdeki birkaç ajandayı bulduktan sonra bankaya geri dönmüştür. Bahse konu ajandalar incelendiğinde, içeriklerinde anlam ifade eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Seçil Erzan, bu ajandaları akşam Çorlu’daki evine giderken yanında götürmüştür. Hakkında yapılacak idari soruşturma kapsamında alınan yazılı ve imzalı savunmasında “… ortada aslında bir fon olmadığını, bir kısım topladığı paraları daha önce para aldığı kişilere ana para ve faiz ödemesi olarak verdiğini, kendisinin de bu çerçevede aşırı borçlandığını, mallarını kaybettiğini, bu kişilere ortada bir fon bulunmadığını bildirdiği halde buna kimsenin inanmak istemediğini, hatta söylediği kişilerden bazılarının kendisine karşı cebir ve şiddet kullandığını ve kurulan bu saadet zincirinin devam etmesini istediklerini… “ söylemiştir. Aynı gün saat 22:00 sularında tüm bu beyanlar alınırken hiç ayrılmadan banka genel müdürlük lobisinde kendisini bekleyen H. E. ile beraber tekrar annesinin ve birkaç yakınının da olduğunu ifade ettiği Çorlu’daki eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir. Beyanları sırasında kendisinin devamlı tehdit edildiğini ifade ettiğinden olası bir tehdit ve/veya darp durumunda emniyet güçlerine haber vermek maksadıyla iki silahsız güvenlik görevlimizin de içinde bulunduğu araç evin yakınında bekletilmiş, bu konudan Seçil Erzan bizzat haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.
Ertesi gün, 10 Nisan Pazartesi sabahı aynı yakınının ve bu yakınının eşinin de bulunduğu aynı araç ile tekrar genel müdürlüğe gelmiş ve beyanlarına devam etmiştir. 7 Nisan tarihinden başlayarak 10 Nisan tarihine kadar bankaya başvuran şikayetçilerin beyanları ile oluşturulan ve DenizBank’taki hesaplara herhangi bir giriş çıkışın bulunmadığı, dolayısıyla ortada bir bankacılık suçu saptanamadığını ifade eden DenizBank Teftiş Kurulu ön inceleme raporu 10 Nisan tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmiştir. Raporun teslimi esnasında, Başsavcılık, DenizBank tarafından yapılan bildirim dışında hiçbir mağdurun bir başvurusu olmadığını, bu konuda yapılan tek müracaatın sadece Banka tarafından olduğunu, Cumhuriyet Savcılığının raporda yaptığı ilk incelemede ortada bir bankacılık suçunun tespit edilemediğini açık bir şekilde beyan etmiştir.
İfadesinin alındığı bu iki gün boyunca, Seçil Erzan’a olay ve içeriğini anlayabilmek maksatlı, ortada alışverişe konu paranın miktarını, alışverişe konu kişilerin isimlerini öğrenebilmek amaçlı sorular sorulmuş, Bankamıza şikayet yapan kişilerin beyanlarıyla, Seçil Erzan’ın anlattıkları karşılaştırılmış, şikayetlere konu işlemlerin Bankamız kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. İncelemeler sonunda Seçil Erzan tarafından işlendiği iddia edilen fiillerin Bankamızdaki hesaplar kullanılmaksızın, bu kişinin görevi dışındaki ilişkilerini kullanarak gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır. Aynı gün Teftiş Kuruluna verdiği beyanlarını tamamlayan Seçil Erzan, tekrar H. E. ve eşiyle birlikte 19:35 sularında yakınlarının da bulunduğu Çorlu’daki eve geri dönmüştür. Gece yarısı, polis marifetiyle gözaltına alınmış, 11 Nisan günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vermiştir. Tutuklanma talebiyle Sulh Hakimliğine gönderilmiş, mahkemede de aynı ifadesini tekrarlamasını müteakip tutuklanmıştır.
Kamuoyunda, özellikle bir takım iddia sahipleri tarafından manipülasyon amacıyla yapılan bilgilendirmelerin aksine;
Bankamızca hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Seçil Erzan’ın ifadesi alınmıştır,
İfade alma süreçleri, Bankamızın ilgili ve yetkili kurullarında görevli personel huzurunda ve tamamen 5411 ve 4857 sayılı Kanunlar ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir,
9 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ifade alma aşamasında Seçil Erzan, yakını olan H. E.’nin kullandığı ve yine diğer bir yakını olan E. E.’ye ait araç ile gelmiş, H. E. ifade süreci boyunca bankanın lobisinde Seçil Erzan’ı beklemiş, ifade bittikten sonra da aynı araç ile Çorlu’da annesiyle kalmakta oldukları eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir.
Seçil Erzan’ın ifadelerinde, maruz kaldığı tehdit ve darp olayları üzerine korku içinde olduğunu beyan ettiğinden 9 Nisan tarihinde, silah taşımayan iki güvenlik görevlisinin içinde bulunduğu araç, gerekmesi durumunda, emniyet güçlerine haber verilebilmesi maksadıyla evinin yakınında bekletilmiştir. Konudan Seçil Erzan da haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.
10 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ikinci görüşmeye, Seçil Erzan, yine yakını H.E. ve H. E.’nin eşinin de eşlik ettiği yine yukarıda belirtilen yakınına ait araç ile gelmiştir. Adı geçenin “bütün gece uyuyamadığını ve çok halsiz olduğunu” belirtmesi üzerine kendisinin de kabulüyle, banka personelimiz için daimi olarak genel müdürlük binamızda dört binden fazla çalışanımıza hizmet veren polikliniğinde görevli beş doktordan birinin gözetiminde hazırlanan vitamin ve serum takviyesi, görevli kıdemli hemşire tarafından verilmiştir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, tamamen Seçil Erzan’ın sağlığı için, iyi niyet çerçevesinde yapılan bu destek basına beyanat veren bazı avukatlar tarafından amacından saptırılarak Bankamız aleyhine kullanılmaktadır.
Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.• Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.
Seçil Erzan, ifade bittikten sonra saat 19:30 gibi yine H.E.’nin kullandığı aynı araç ile Çorlu’ya, yakınlarıyla kalmakta olduğu eve geri dönmüştür. Aynı gece, polis tarafından gözaltına alınmıştır.
Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Bankamızın bir alıkoyma ve benzeri tutumu olmadığı gibi, Seçil Erzan Savcılıkta 11 Nisan tarihinde verdiği ilk ifadesinde aksi yönde bir beyanda bulunmamıştır. Buna karşın hangi saik ve baskı altında verdiği bilinmeyen 3 Mayıs tarihli ikinci ifadesinde böyle bir konudan bahsetmiş, ancak “… hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki …” diyerek gerçekte bir alıkoyma ve benzeri tutumun da olmadığını ifade etmiştir. 20 Kasım tarihli duruşma esnasında verdiği beyanında da bu konuda herhangi bir şikayetinin olmadığını beyan ederek aynı tutumunu sürdürmüştür. Yukarıda da ayrıntılarına yer verilen banka genel müdürlüğüne geliş gidişler tamamen yakınlarına ait araç ve şahıslar eşliğinde yapılmış, ifadesinin alındığı Pazar ve Pazartesi günleri, ifadesinin ardından Çorlu’da kalmakta olduğu eve giderek her iki akşamı da bu evde geçirmiştir. Hatta gerekirse kullanması maksadıyla bir telefon da kendisine verilmiştir. Bu durumda, her daim Cumhuriyet Savcısı, polis ve/veya arzu ettiği kimselere ulaşma imkanı olduğu ortadadır. Konu, zaten Cumhuriyet Savcılığı tarafından da ayrıca incelenmektedir.
Bu çerçevede, Seçil Erzan’ın Bankamıza giriş ve çıkışı arasındaki tüm hareketler, lobi ve toplantı odasındaki giriş çıkışlar kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olup rapor eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına sunulmuştur. Hal böyle iken, kanunen yerine getirmek zorunda olduğumuz prosedürlerin uygulanmasının Bankamızın “personelini alıkoymak” şeklinde anlatılması kabul edilemez bir iddiadır. Daha açık bir ifadeyle belirtmek isteriz ki; Seçil Erzan’ın “ortada zimmet suçu yoktur, konunun bankayla ilgisi yoktur yönünde ifade vermesi ve bu kapsamda delillerin bertaraf edilmesi maksadıyla baskı altına alınması hatta hürriyetinden yoksun bırakılması” yönündeki tüm iddialar tamamen mesnetsizdir. Kaldı ki iddia sahiplerinin belge dedikleri kağıtlar, şikayetçiler ve vekilleri tarafından mahkeme dosyalarına sunulmuştur. DenizBank’ta saadet zincirine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından doğal olarak herhangi bir delilin karartılması da söz konusu olamaz. DenizBank, Cumhuriyet Savcılığı ve BDDK tarafından kendisinden istenen diğer tüm bilgi ve belgeleri derhal ilgili makamlara sunmuştur. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, Levent Büyükdere Caddesi Şubemizin 27 kamera tarafından tespit edilen yaklaşık 10 aylık şube kayıtlarını da, daha soruşturmanın en başında adli mercilere teslim etmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere Seçil Erzan’ın ifadesine başvurma gereği kanunla düzenlenmiş bir konu olup aksi yönde davranış Bankanın görevini ihlali anlamına gelecektir.
Bu noktada, şunu özellikle belirtmek isteriz ki; BDDK tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru süreci başlatılmamıştır. 5411 sayılı Kanun kapsamında bir zimmet suçunun varlığının bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması halinde, mevzuat gereği banka, zimmete geçirilen paraları hak sahiplerine ödeyecek ve ardından sigorta poliçesine müracaat edebilecektir. Dolayısıyla, Bankamızın kendi kuralları çerçevesinde çözümü olan bir durumdan kaçınma gibi bir refleksi olmadığı halde “zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan’ın alıkonulduğu” yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve Bankamızın itibarını zedelemeye yöneliktir.
BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o zaman banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konunun yargıya intikal etmiş olması karşısında basında yer alan ve gerçeği yansıtmayan beyan ve iddiaların en yakın zamanda açıklığa kavuşacağına inancımız tamdır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine BDDK tarafından görevlendirilmiş Murakıplarca içlerinde DenizBank’ın da olduğu 23 bankanın kayıtları incelenmiştir. Söz konusu inceleme sonucunda hazırlanmış olan 16.06.2023 tarihli 88387 sayılı raporun 41. sayfasında “Seçil Erzan tarafından teslim alındığı iddia edilen paraların Banka kayıtlarına ve/veya Banka mamelekine herhangi bir şekilde girmediği, işlemlerde aldatma unsurunun var olabileceği (olmayan bir fonu varmış gibi gösterme) Seçil Erzan’ın hizmet sözleşmesinde müşterilerden fiziki ve nakdi para kabul etme gibi bir görevinin bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.” denilmektedir.
DenizBank’ta gişe personeli dışında hiç kimsenin nakit para kabul etme yetkisi bulunmamaktadır. Türkiye’deki bütün bankalardaki bankacılık işlemleri, ilgili bankaların sistemlerinde gerçekleştirilmekte ve şubelerden yapılan her türlü nakit para kabul etme işlemleri de yine sadece bu işle görevlendirilmiş personel vasıtasıyla gişelerden yapılabilmektedir. Şikayetçilerin hemen hepsinin DenizBank ve diğer bankaların müşterileri olduğu da gözetildiğinde, kuralın bu kişilerce bilinmediğini söyleyebilmek hayatın olağan akışına aykırıdır.
Yine aynı raporun 41. sayfasında “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamı tarafından yürütülen 2023/82925 Sayılı soruşturma kapsamına dahil olduğu görülen 19.04.2023 tarihli suç duyurusunda Banka Yöneticileri Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu ve Seçil Erzan şüpheli olarak gösterilmektedir. Seçil Erzan’a atfedilen fiiller konusunda Rapor’da ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Şüpheli ifadelerinin bir kısmında Seçil Erzan’ın Banka Yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu tarafından yönetilen bir fonda yüksek getiri beklentisiyle nemalandırma taahhüdüyle para topladığı iddia olunsa da adı geçen Banka Yöneticileri tarafından yönetilen ve müştekilerden edinilen paranın kayden veya nakden aktarıldığı böyle bir fonun mevcudiyetine ilişkin emareye (sirküler, sözleşme, ilan, dekont açıklaması, para hareketi ve sair belge) rastlanmamıştır.” denilmek suretiyle bazı şikayetçi avukatlarının iddia ettiği gibi DenizBank Yönetim Kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin konu ile ilgi ve bilgilerinin olmadığı açıkça belirtilmiş, BDDK Raporu çerçevesinde zimmet suçu yönünden yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi vekilleri yazılı ve görsel medyada ceza dava dosyasındaki evrakları diledikleri gibi manipüle etmekte ve serbestçe gerçeklere aykırı bilgilendirmeyi fütursuzca yapmaktadır. Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler. 20 Kasım tarihli duruşmada da şikayetçilerin her biri, ellerindeki kağıtları, paraları nakden Seçil Erzan veya kuryelerine teslim ettikten sonraki tarihlerde temin ettiklerini ifade etmişlerdir.
Seçil Erzan’a para verdiğini iddia eden A.T.’nin vekili tarafından mahkemeye sunulan ve emniyet birimlerince deşifre edilen 7 Nisan akşamı Seçil Erzan’la yaptığı telefon görüşmesinin bir kısmına aşağıda yer verilmiştir;
A.T.: Kaç kişi var 20-25 ya Seçil gözünü seveyim bize artık yalan söyleme çoluğumuz çocuğumuz zor durumda
Bankamızca 7 Nisan tarihinde yapılan başvurudan sonra birkaç gün içinde 29 şikayetçi Seçil Erzan tarafından dolandırıldıkları iddiasıyla Teftiş Kurulumuza başvurmuştur. Bu şikayetçilerden hiçbiri, Seçil Erzan tarafından dolandırılırken Bankamızın herhangi bir yöneticisinin adının kullanıldığına dair bir beyanda bulunmamış ve fakat bizim Savcılık şikayetimizden sonra şikayette bulunan bazı avukatlar herhangi bir delil göstermeksizin Seçil Erzan yanında olayla hiç ilgisi olmayan yerli yabancı bütün banka Yönetim Kurulu üyeleri ve bir kısım yöneticilerinin de adlarını olaya karıştırarak, Seçil Erzan’dan tahsili mümkün olmayan paraların banka yöneticilerine baskı kurularak bankadan tahsiline çaba göstermeye başlamışlardır. Bu yönde Türkiye bankacılık sistemine dahi tehdit olabilecek davranışlardan kaçınılmamıştır. Hatta kendilerinin de sahte olduğunu kabul ettikleri, bankacılık sisteminde bir anlam ifade etmeyen ve banka tarafından düzenlenmemiş kağıtlar kullanılarak banka aleyhine ihtiyati haciz kararı alınmış, basın önünde bu karar icra edilmeye çalışılmıştır. Bankanın bu karar aleyhine Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı başvuru kabul edilmiş haksız ve hukuka aykırı olan ihtiyati haciz kararı iptal edilmiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu paraların Seçil Erzan’dan tahsilini mümkün görmeyen şikayet sahipleri, Bankaya karşı haksız olarak alacaklarının tahsili maksadıyla dava açmışlardır. Bütün bu yaşananlardan anlaşıldığı üzere, banka ve yöneticileri üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Yukarıda özetlediğimiz olaylar çerçevesinde, kamuoyunda sıkça sorulan bütün soruları elimizdeki veriler ışığında cevaplandırmak maksadıyla aşağıdaki soru cevap bölümüne yer verilmiştir. Burada amaçlanan; saptırılan gerçeklerin, prosedür ve kanun içeriklerinin kamuoyunun bilgisine doğru şekilde sunulması, böylelikle yoğun manipülasyon gayretinin önüne geçilerek sürecin sağlıklı yürütülmesinin sağlanmasıdır.
Bu dönemlerde döviz hesaplarında yıllık faiz oranı %4’leri geçmemiştir. Sözü edilen %4 faiz oranı, yıllık faizi ifade etmekte olup örneğin bir ay süre ile yatırılan mevduat için %4’ün 12’de biri mudiye ödenmektedir. Bankacılık sistemi genelinde, bütün oranlar yıllık olarak ifade edilir. Öte yandan saadet zincirinde, dolar cinsinden kısa vadelerde (üç gün, beş gün, bir ay gibi) dahi önerilen %30-40 seviyesindeki getiri, yıllık basit oranda %250’lerden başlayıp %2607 gibi fahiş oranlara varan faizlere denk gelmektedir ki böyle oranların gerçekçi olmayıp bankacılık uygulamalarında da yeri olmadığı herkesin malumudur.
Olayın öğrenildiği gün, 7 Nisan 2023 tarihinde Teftiş Kurulumuzun yaptığı yalnızca birkaç saatlik inceleme neticesinde, durumun aciliyetine binaen, avukatlarımız tarafından aynı gün İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gizlilik kararı ve yurtdışı yasağı talebiyle; zimmet şüphesi, özel evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık yönünden suç ihbarında bulunulmuştur. Buradan anlaşacağı üzere henüz öğrenilmesinin üzerinden birkaç saat geçmiş olması vakanın niteliğini ve suçun vasıflandırılmasını mümkün kılacak bir zaman dilimi değildir. Ancak incelemeler neticesinde gerek Bankamız Teftiş Kurulu, gerek BDDK tarafından düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere olayda zimmete dair bir tespitte bulunulmamıştır. Bu sebeple, zimmet yönünden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek, süreç nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları açısından devam etmektedir.
Bankacılık sektöründeki teamüllere bakıldığında, şube müdürleri 5 yıl veya daha fazla süreyle aynı şubede görev yapabilmektedir. Bunu engelleyen herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Burada esas olarak şube operasyon yöneticisi (ki tüm işlemlerin kontrol sorumluluğu da ondadır) veya şube müdüründen en az birisinin maksimum beş yılda bir değişmesi sağlanmaktadır. Bu şubede de aynı kural uygulanmış ve Seçil Erzan’ın müdürlük yaptığı dönemde üç kez operasyon yöneticisi değiştirilmiştir. Ayrıca Bankamızda uzun süre aynı şubede müdür olarak görev yapan bir çalışan ise; şubesi yoğun denetim planına tabi tutulmaktadır. Bu şube de Seçil Erzan’ın görev yaptığı 10 yıllık süreçte 11 kez denetlenmiştir. Ancak işlemlerin kayıt dışı yani bankacılık sistemi dışında gerçekleşiyor olması nedeniyle herhangi bir tespit yapılamamıştır. Diğer taraftan, Seçil Erzan’ın kayıt dışı işlemlerinin neredeyse tamamı Haziran 2022’den beri görev yaptığı Levent Büyükdere Caddesi Şubesinde çalıştığı dönemde gerçekleşmiştir.
DenizBank iç düzenlemelerine ve görev tanımına göre şube müdürünün paraya dokunması, müşterilerden para alması ve para teslim etmesi yasaktır. Bankamız Disiplin Yönetmeliğine göre, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, bu tür uygulamalara göz yummak.” fiilleri “Ağır Kınama”, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, göz yummak ve bu uygulamalar neticesinde müşteri şikayetine ya da DenizBank veya müşterilerinin zararına sebebiyet vermek veya bu uygulamaları alışkanlık haline getirmek.” fiilleri ise “İş Akdinin Bildirimsiz ve Tazminatsız Feshi” cezasına tabidir. Zaten Seçil Erzan, duruşmada mahkemeye verdiği ifadesinde görev tanımında nakit teslim alma veya verme yetkisinin olmadığını beyan etmiş, ayrıca BDDK raporu da bu hususu teyit etmiştir.
Bankamızdaki kariyerine 2000 yılında başlayan Seçil Erzan, 2010 yılında, 33 yaşındayken şube müdürlüğü görevine terfi etmiştir. Basına yansıtıldığı gibi Bankamızda “Yılın Bankacısı” gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Tüm bankalarda olduğu gibi Bankamızda da, yıl içinde dönemin önceliklerine göre hedeflere ulaşılması amacıyla çok sayıda kampanya yapılmakta ve birçok şube yöneticimiz başarısına göre ödüllendirilmektedir. Şube müdürü olduğu 2010 yılından bu yana yıllık değerlendirme sonuçlarımızı gösteren şube sıralama sistemimize göre sadece bir kez ilk 20 şube içerisinde yer almış, onun haricindeki yıllarda hep sıralamaların dışında kalmıştır. Bununla birlikte Seçil Erzan’ın terfien gittiği iddia edilen Levent Büyükdere Caddesi Şubemiz eski şubesi olan Florya Şubemiz ile aynı segmentte yer almaktadır. Dolayısıyla yatay geçiş olup bir terfi söz konusu değildir.
Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirinin tıkandığının söz konusu yapının çöktüğünün iddia sahiplerince öğrenilmesi ile birlikte, TESLİM ETTİKLERİ PARALARIN İSPAT EDİLEBİLMESİ VE ÖZELLİKLE BANKAMIZDAN BU PARALARIN TAHSİLİ AMACIYLA ÜRETİLEN, PARALARIN TESLİMİNDEN SONRAKİ TARİHLERDE VERİLDİĞİ; DOSYADAKİ İFADELER, TELEFON GÖRÜŞME TUTANAKLARI VE WHATSAPP YAZIŞMALARIYLA AÇIKÇA BELLİ OLAN kağıtlardır. İddia sahiplerinin sunduğu tüm kağıtlar; bankanın sisteminde üretilmemiş, bu sebeple iz kaydı olmayan, üzerlerinde bir borç-alacak kaydı içermeyen, sistemden de izlenmesi mümkün olmayan kağıtlardır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğu iddia edilemez, bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi de mümkün değildir. Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır.
Bunların banka tarafından takip edilebilmesi mümkün müdür? Seçil Erzan tarafından üretilen bütün kağıtlar, “banka sistemi dışında” kendisi tarafından üretildiğinden sistemde bu kağıtlara ilişkin herhangi bir log kaydı (bilgisayar iz kaydı) bulunmamaktadır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğunu iddia etmek de mümkün değildir. Bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi yapılamaz. İlave bilgi olarak; müşterilerimizin gişelerimizden yaptıkları tüm işlemler hem sistemde kayıtlı, hem de dekontları da izlenebilir durumdadır. Banka gişelerinden para yatırılırken veya para çekilirken, Banka sistemleri otomatik dekont üretmektedir. Bu dekontlara ilişkin işlem anında oluşan muhasebe kayıtları, şube ve genel müdürlük sistemlerinde anlık olarak izlenmektedir. Sistemden çıkmayan ve sistemde kaydı olmayan dekont uygulaması söz konusu değildir. Günümüzde, bankalar tarafından müşterilerine verilen belgeler el yazısı ile veya bankacılık sistemi dışında üretilmemektedir. Olay kapsamında şikayetçiler tarafından mahkemeye sunulan kağıtların hiçbirisi bankacılık sisteminde üretilmemiştir. Şikayetçilerin tamamının finansal okuryazar ve hatta nitelikli yatırımcı olmaları nedeniyle kendilerine Seçil Erzan tarafından verildiği iddia edilen kağıtları gerçek bir bankacılık belgesinden ayırt edebilecek bilgi birikimine sahip oldukları aşikardır. Adı geçenlerden Bankamızda hesabı olanların internet bankacılığı, mobil bankacılık ve şube kanallarımız aracılığıyla fon alım satımı dahil gerçek bankacılık işlemlerini muhtelif defalar yaptıkları Bankamız sistemi iz kayıtlarında mevcuttur ve mahkemeye sunulmuştur.
Yapılan soruşturmalar kapsamında verilen ve İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesinin 2023/341 E. Sayılı dosyasındaki ifadelerinde, sisteme para aktaranların “bu paralar Seçil Erzan’a teslim edildiğinde adı geçen tarafından kendilerine herhangi bir belge verilmediğini”, daha sonra talepleri üzerine Seçil Erzan’dan kağıtları temin ettiklerini söylemişlerdir. Deşifre edilen tapelerde de bu konu açıkça ortadadır.
Seçil Erzan tarafından yapıldığı belirtilen geri ödemelere dair Bankamıza yazılı herhangi bir doküman sunulmamıştır. Nitekim sözde sisteme yatırıldığı iddia edilen tutarlarda olduğu gibi, geri alındığı ifade edilen tutarlara ilişkin de Bankamız sisteminde herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi şikayetçiler tarafından da tahsil ettiklerini belirttikleri tutarlara ait hiçbir belge bugüne kadar mahkemeye ibraz edilmemiştir. Para teslimiyle ilgili; teslim yeri, zamanı, tarih ve tutarını dahi kanıtlayacak bir dekont sunulmamıştır. Bahsedilen tutarlar beyandan öteye gitmemektedir.
Varsa bu imzalar ne şekilde alınmıştır? Üç sahte belgede Seçil Erzan’ın yanı sıra Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası bulunmaktadır. Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk, belgeleri imzaladığı sırada ilk imzanın Şube Müdürü Seçil Erzan tarafından atıldığını, Seçil Erzan’ın şubenin yoğun bir anında, kağıtların üstünü de kapatarak, müşterilerin acil olan işlemleri için beklediğini söylemiş ve kendisini acele ettirerek kağıtların içeriğini kontrol etmesini engellemiştir. Adı geçen, bahse konu kağıtları yalnızca sicil amirinin kendisini zorlaması sebebiyle imzaladığını ancak dokümanların içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmiştir. Böylece, Seçil Erzan Asiye Öztürk’ün iradesini fesada uğratmıştır. Diğer yandan Seçil Erzan, iki dokümanda da “A.Öztürk” şeklinde Asiye Öztürk adına taklit imzalar atmıştır. Eğer Asiye Öztürk ve Seçil Erzan birlikte hareket ediyor olsalardı, Seçil Erzan, Asiye Öztürk’ün yerine sahte imza atma gereği duymayacak, hatta üç adet dokümanda değil, olaya konu bütün kağıtlarda Asiye Öztürk’ün imzası bulunacaktı.
Bir belgede iki imza olması o belgeyi geçerli kılar mı? Şikayetçilerin elinde olan kağıtların tamamı, üzerindeki imza sayısından bağımsız olarak gerçek bir işlemi göstermediği gibi banka tarafından üretilmiş belgeler de değildir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirindeki şikayetçilerin taleplerini bankaya yöneltebilmek maksadıyla Seçil Erzan tarafından sonradan üretilmiştir. Üretilmiş sahte evraklar üzerindeki imzanın tek veya çift olmasının hiçbir anlamı yoktur.
Bankanın Şube Müdürlerini bırakın, bankanın dahi fon kurma yetkisi yoktur. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Bankalar ise kurulmuş olan fonların, fon paylarının satışına aracılık edebilmektedir. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 52’inci ve 54’üncü maddelerinde yatırım fonlarına ilişkin hükümlere yer verilmiş olup anılan maddelere dayanılarak Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.1) yürürlüğe konulmuştur. Anılan Tebliğ, yatırım fonlarının kuruluşlarına, faaliyet ilke ve kurallarına, katılma payları ile bunların ihracına ve kamunun aydınlatılmasına ilişkin esasları düzenlenmiştir. Portföy yönetim şirketlerinin faaliyet konusu kuruluşu ve faaliyete geçmesi ile ilgili esaslar 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 55’inci maddesinde düzenlenmiştir. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Seçil Erzan’ın herhangi bir fon kurma yetkisi bulunmadığı gibi, Seçil Erzan tarafından oluşturulduğu belirtilen sistemin de bir fon olarak adlandırılması mümkün değildir. Kaldı ki, yasalarla çerçevesi belirlenen ve ağır yaptırımların yer aldığı sermaye piyasasında fonlar gizli olamaz, aleni olmak zorundadır. Kurulan her fon, kurumsal internet sitelerinde veya Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden duyurulur. Diğer yandan, bu tip fon paylarının sahipleri zaten gerek Merkezi Kayıt Kuruluşu, gerek çalıştığı bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık sistemleri üzerinden varlıklarını (mevcut olup olmadığını veya miktarını) istedikleri zaman kontrol etme imkanına sahiptirler. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına uygun şekilde kurulmuş olan fonların tamamı da Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) üzerinden görüntülenebilmektedir.
Müşteriler, aracılık yapan kurumun şubelerinden, mobil bankacılık ve internet bankacılığı üzerinden, E-Devlet veya Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık Numarası ile Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun internet sitesi üzerinden banka veya aracı kurumlardaki yatırım fonlarının mevcudiyetini, hesap bakiyelerini ve getirilerini izlemeleri, takip ve kontrol etmeleri mümkündür.
İddia sahipleri şahsi birikimlerini bankacılık sistemi dışında ve çoğunlukla şube lokali haricindeki yerlerde elden Seçil Erzan’a veya kuryelerine teslim etmiş, hatta bazıları varlıklarını DenizBank’tan çekerek vermeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, bildirimde bulunan şahısların paralarının Bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildiklerini göstermektedir. Seçil Erzan’ın, çeşitli şahıslardan sağlayarak oluşturduğu ve saadet zinciri şeklinde bir sistem kurduğu ve kişilere fahiş getiri vadettiği değerlendirilmektedir. Şahısların beyanlarında belirttiği getiri beklentileri de olağan bankacılık yatırım ürünlerinin getirileri ile mukayese edildiğinde finansal hayatın gerçeklerine uymayan ölçekte yüksektir. Belirtilen hususlar ışığında, iddia sahiplerinin Seçil Erzan’a verdiklerini söyledikleri tutarların bankacılık sisteminde değerlendirilmediğini bildikleri, birçoğunun birbirleriyle bağlantılı oldukları, büyük ölçüde birbirlerini ikna yoluyla saadet zincirine dahil oldukları, dolayısıyla ortak hareket etme iradesini gösterdikleri değerlendirilmektedir. Şubelerimizin tamamı ortalama 20 kamerayla 7/24 izlenmekte olup, Levent Büyükdere Caddesi şubemizdeki 27 adet kameranın 7/24 kayıtları, olay tarihi 7 Nisan’dan 27 Temmuz 2022’ye kadar geriye doğru gün gün Savcılığın talimatı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü’ne teslim edilmiş, şikayetçilerin belirttiği günlere ait kayıtların kopyaları tarafımızca da alınmıştır. İddia sahiplerinin bu olaylarla ilgili olarak tek tek izlenen kayıtlarında, şube gişesinde para teslim ettiklerine dair hiçbir görüntüye rastlanmadığı gibi, birçoğunun anılan günlerde şubeye gelmediği de saptanmıştır. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, yaklaşık 10 aylık şube kamera kayıtlarını adli mercilere teslim etmiştir.
Bavuluna GPS takacak kadar şüphe duyan ve bunu tespit etmesine rağmen sisteme tekrar para yatırması nasıl açıklanabilir? Söz konusu şikayetçi Savcılık dilekçesinde özetle; 14.11.2022 tarihinde 2.500.000 USD tutarında parayı iki veya üç çantayla Seçil Erzan’a teslim ettiğini, paraları taşıdığı çantaya değişik zamanlarda yüklü paralar taşıması sebebiyle GPS cihazı taktığını, GPS takılı çantaların müşteri tarafından takip edildiğini, akabinde 15.11.2022 veya 16.11.2022 olarak hatırladığı bir tarihte gece saat 01.00 civarında Seçil Erzan’ın kendisini aradığı ve “Bana verdiğin para çantasında GPS cihazı takılı mıydı?” şeklinde soru sorduğunu ve kendisinin de “GPS cihazları olabilir ama hangi çantada olduğunu bilmediğini” belirttiğini, Bu süreçten sonra kendisini 5********* numaralı hattan birisinin arayarak gergin bir üslupla GPS cihazlı çantanın kendisine mi ait olduğunu sorguladığını ve GPS cihazlı çantayı Seçil Erzan’ın verdiğini, arayan bu kişinin kamuoyunca tanınan eski bir futbolcu olduğunu öğrendiğini, bunun akabinde kendisinin Seçil Erzan’ı arayarak “çantayı neden bu şahsa verdiğini” sorduğunu, Seçil Erzan’ın ise “bu kişi ve eşi bankada, onların yanında çantada para olduğundan sakın bahsetme” şeklinde ifadede bulunduğunu, özetle kendisinin Seçil Erzan’a verdiği paranın başkaca bir eski futbolcuya verildiğini anladığını ifade etmiştir. İddia sahibinin, yukarıda belirtilen oldukça şüpheli olaylara rağmen Seçil Erzan’a bu olay sonrasında da yine elden, ilave nakit para teslim etmeyi sürdürmesi izaha muhtaç bir konudur.
Banka’nın para çekilişleri ile ilgili olarak mevduat müşterisinin taleplerini sınırlaması mümkün değildir. Bankacılık Kanunu’nun 61 inci maddesi gereğince Bankalar mevduat sahibinin parasını çekmesi yönündeki talebini yerine getirmek zorundadır. Bu sebeple kendi hesaplarından yaptıkları para çekilişleri esas olarak banka tarafından normal karşılanmış, şüphe doğurucu işlemler sorgulanmış ve fakat, mudiler tarafından bu maksatla yapılan açıklamalarda Seçil Erzan ile yapmayı düşündükleri işlemlerden hiç bahsedilmeksizin makul açıklamalar yapıldığından işlemler, şüpheli işlem bildirimlerine konu olmamıştır. Konuyu örnekle açıklamak gerekirse, bir şikayetçi vadesine bir gün kalan Kur Korumalı Mevduat hesabındaki yaklaşık 2 milyon USD tutarındaki parayı çekme talebinde bulunmuştur. Müşterinin parasını çekmesi durumunda edeceği zarar ve yalnızca bir gün daha beklerse sağlayacağı kazanç tutarı dikkate alındığında, 65 bin USD kayba uğrayacağı bildirilmiş ancak müşteri “ev alacağını” beyan ederek parasını çekmek konusunda ısrarcı olmuştur. Müşterinin bir dolandırıcılık olayına maruz kalmış olmasından şüphe duyan şube çalışanımız kanunen böyle bir zorunluluk olmadığı halde, müşterinin evine giderek tekrar kayıplarını hatırlatmış ama şikayetçi, çalışanımıza “parayla ikamet ettiği evi çok ucuz bir fiyata satın alacağı”nı teyiden bildirmiştir. Savcılığa verdiği kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere bankadan çektiği ve banka dışına çıkardığı parayı bir restoranın önünde Seçil Erzan’ın kuryesine herhangi bir belge almadan teslim etmiştir. Somut olaydan anlaşılacağı üzere Bankamız, müşterilerini korumak için yasal yükümlülüklerinin çok ötesinde bir çaba sarf etmektedir. Bahse konu kişi, saadet zincirini 7 Nisan tarihinde Bankamıza ilk kez bildiren şikayetçidir.
Banka, müşterinin parasını çekmesine bir kısıt ve engel koyamaz. Müşteri çekmek istiyorsa, banka müşterinin parasını ödemek zorundadır. Para zaten sistem içerisinde olduğu için müşterinin kendi parasını çekmesi doğal hakkıdır. Bankanın müşteriye “parayı neden çektiğini” sorgulaması Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Bankacılık Kanunu’na da aykırıdır. Hesap sahibinin parasını banka hesabından nakit çekmesi durumunda yani bankacılık sisteminin dışına çıkarması halinde para üzerindeki bankanın zilyetliği ve sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Bunun için tek şart hesap sahibinin nakit çekiliş yaptığı durumda mutlaka imzasının alınmasıdır. Uygulamada banka sistemleri üzerinden üretilen nakit çekilişine ilişkin dekont üzerine hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişilerin imzası alınmaktadır. Bu uygulama ile Bankanın çekilen para üzerindeki sorumluluğu da nihayete ermektedir. Paranın nakit çekilmesiyle birlikte para sahibi kişi, paranın üzerinde hem zilyet hem de tasarruf yetkisi olan tek kişi olmaktadır. Bankadan çekilmiş olan nakit paranın artık tek sorumluluğu ve kullanım hakkı para sahibinin kendisindedir. Bundan sonra bankacılık sisteminin dışına çıkarılmış bir paranın akıbetinden bankanın sorumluluğu bulunmamaktadır. Örnek olarak eski futbolcunun kardeşinin hesabına havale ettiği ve kardeşi tarafından şubeden nakit olarak çekilen para, ardından Bankamız personeli olmayan üçüncü bir şahsa teslim edilmiş ve bu şahıs tarafından banka dışına çıkarılmıştır (Bu üçüncü şahsın, Seçil Erzan’ın para getir götür işlemlerini yapan ve halen tutuklu bulunan A.Y. olduğu geriye dönük kamera incelemelerinde saptanmıştır). Bu işlemin bir şikayetçi avukatı tarafından Basında “müvekkilim parasını banka içerisinde teslim etmiştir” ve “bu kadar para bankada başka birine teslim ediliyor, banka bunun farkına varmıyor mu?” şekilde yapılan spekülasyonlar yersizdir, abesle iştigaldir.
18) İfadesinde belirtildiği şekilde 50 bin USD üzeri nakit çekim işlemleri teftişe tabi midir?
Değildir. Böyle bir teftiş uygulaması Bankamız ve sektörde bulunmamaktadır. 50 bin USD ve üzeri işlemlere ilişkin konu kamuoyuna yanlış şekilde aksettirilmektedir. Efektif yatan, nakit yatan işlemlerinde bankalar kendi iç uygulamalarına göre herhangi bir sınırlama olmaksızın hesaplara yatırılan paraların kaynağını kara paranın aklanmasının önlenmesi kuralları çerçevesinde araştırabilir. Nakit çekimlerinde, Bankanın müşterilerinin varlıklarına bu tip bir kontrol koyması hukuken mümkün değildir. Mevduat çekilmesine konulacak her kısıt Bankacılık Kanunun 61. maddesine göre mevduat sahiplerinin geri alma hakkının engellenmesi suçunu oluşturur. MASAK’a yapılan bildirimler sadece işlemin şüpheli görülmesi halinde yapılır. Hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişinin hesaptan para çekmesinin şüpheli bir tarafı yoktur.
19) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından bankanın parayı ödemesine yönelik bir telkinde bulunulmuş mudur?
Basında ve sosyal medyada yer alan bahse konu iddialar, bütünüyle gerçek dışı olup hiçbir resmi merciden Bankamıza veya herhangi bir yöneticisine bu konuda yönlendirme veya telkin söz konusu olmamıştır.
Olaya konu meblağlar, bir banka için ve dolayısıyla Bankamızın öz varlık büyüklüğü içerisinde anlamlı bir büyüklüğe sahip olmamakla birlikte; BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o takdirde ödeme yapan banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz."