Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, AA Editör Masası'na katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye-İran sınırında dün meydana gelen 5,9 büyüklüğünde depreme ilişkin son bilgiler ve bölgede yıkılan evlerle ilgili nasıl bir çalışma yapılacağı sorulan Kurum, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Kurum, ülke topraklarının yüzde 66'sının, nüfusun da yüzde 71'inin deprem bölgelerinde yer aldığını ifade etti.
Son zamanlarda Elazığ, Malatya, Denizli, Manisa, Konya ve son olarak dün de Van'da depremler yaşandığını anlatan Kurum, "Son 1 asırda yaşamış olduğumuz depremlerden 56'sı, 6 üzerinde şiddetteki depremler... 80 bin canımız gitti. 1999'da yüzyılın depremi diyeceğimiz Marmara Depremi'nde 18 bin canımız gitti. Düzce Depremi'nde aynı şekilde birçok ocağa ateş düştü. Dün Van'da gerçekleşen İran merkezli deprem nedeniyle Başkale ve Saray ilçelerinde hissedilen deprem sebebiyle 9 vatandaşımız hayatını kaybetti, 50 vatandaşımız da yaralandı." diye konuştu.
Dün Elazığ'da çalışmalar yürüttüklerini, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Van'a gittiğini aktaran Kurum, bakanlığın afet koordinasyon birimleri ve hasar tespit çalışmaları yapacak ekiplerinin hızlı bir şekilde Van'a hareket ettiğini hatırlattı.
Hasar tespit çalışmaları neticesinde Başkale ve Saray ilçesine bağlı birçok köyde hasarın oluştuğunu gözlemlediklerine işaret eden Kurum, şunları söyledi:
Bakan Kurum, "Genelde yapı kalitesine ilişkin eleştiriler var. Böyle bir sorunumuz var diyebilir miyiz?" sorusu üzerine, depremden sonra genelde aslında depremin değil binanın, yapının öldürdüğünün net bir şekilde ortaya çıktığını dile getirdi.
Elazığ, Malatya ve Manisa'da yaşanan depremlere bakıldığında binaların hepsinin niteliklerin yığma ve kerpiçten olduğunu gördüklerini vurgulayan Murat Kurum, şunları kaydetti:
"Genelde ömrünü tamamlamış, herhangi bir mühendislik hizmeti almamış, donatısının olmadığı, eksik olduğu, beton kalitesine baktığımızda ya deniz kumu ile yapılmış ya da beton hizmeti almamış yapıların olduğunu görüyoruz. Yıkımların da en çok bu alanlarda olduğuna şahit olduk. Deprem muhakkak şehrimiz, ülkemiz için önemlidir ama 99 sonrası yapılan yapılara baktığınızda biz herhangi bir yıkımla karşılaşmıyoruz. Çok ufak hasarlar oluşuyor. Dolayısıyla yapıların niteliği depremde çok önem arz ediyor."
1999 depreminden beri toplanan vergilerin nasıl değerlendirildiğine ilişkin soru üzerine Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde AK Parti hükümetinin kentsel dönüşümle ilgili net bir duruş sergilediğini belirtti.
Bu seferberlik ilanı üzerine Türkiye'nin her ilinde çalışmaların başladığını hatırlatan Kurum, "Bugüne kadar bu işe ilişkin 171 milyar lira para harcanmıştır. Devam eden yatırım bedeli de 60 milyar liradır. Sadece kentsel dönüşüm, deprem dönüşümüyle alakalı 230 milyar liralık proje yürütülmektedir ve 170 milyarı da tamamlanmıştır." diye konuştu.
Kurum, bu noktada çok kararlı olduklarını ifade ederek, şunları söyledi:
Sadece 1999 depreminin ardından İstanbul, Kocaeli, Yalova ve Sakarya'da yapılan 103 milyar tutarındaki kalıcı konut sayısının 42 bin 500 olduğunu bildiren Kurum, "Van, Kütahya, Bingöl, Afyon Dinar'da 37 bin 700 afet konutu da ürettik. 7,5 milyar liralık yatırım yaptık. Yine 99'dan bugüne vatandaşlarımız için 80 bin kalıcı konut üretimi tamamladık." bilgisini verdi.
Dar gelirli vatandaşlara yönelik 100 bin sosyal konut projesinin anahtar tesliminin ne zaman yapılacağı ve yeni bir projenin hayata geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Kurum, 2019'da başlatılan 50 bin sosyal konut projesine yaklaşık 650 bin başvurunun yapıldığını dile getirdi.
Kurum, Erdoğan'ın bu durum üzerine "Ülkede evi olmayan dar gelirli vatandaş kalmayana kadar çalışmaların yürütülmesi" talimatı verdiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
2020 yılının ilk çeyreğinde inşaat uygulamaları, hemen hemen bütün alanlarda başlatmak istiyoruz ve 1-1,5 yıl içerisinde tamamlayarak vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Bunun dışında ülkemizde sosyal konut ihtiyacı olan ve alanlardaki çalışmalarımız da bir taraftan devam ediyor. Biz her ilimiz vatandaşlarımıza, belediyelerimize diyoruz ki 'Sosyal konutla ilgili taleplerinizi bize iletin'. Çalışmayı 1 yıl önceden başlatıyoruz. Ne kadar talep gelirse Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde sosyal konut ihtiyacını giderecek çalışmaları her yıl yapacağız. Amacımız her yıl en az 100 bin sosyal konut projesine başlamak."
Kurum, "Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED raporu onaylandı. ÇED raporunda yer alan, planlanan projeler için çalışmalara başladınız mı?" sorusu üzerine, projenin İstanbul'un geleceği, depremle mücadelesi ve şehirleşme adına çok önemli olduğuna değindi.
Kanal İstanbul ile doğal kaynakların korunduğu, depremle ilgili toplanma alanlarının, rezerv konutların tasarlandığı, Ar-Ge merkezlerinin, akıllı şehir uygulamalarının ve nüfusu 500 bini aşmayacak bir şehrin planlandığını anlatan Kurum, şöyle devam etti:
"Proje tasarlanırken tüm çevre hassasiyetleri göz önünde bulunduruldu. İçme suyu kaynakları, tarım ve ormanla ilgili tüm alanlar hazırlamış olduğumuz ÇED raporunda detaylı bir şekilde belirtildi. Proje uygulamaları da bu rapor doğrultusunda yapılacak. Raporda çevreye, doğaya, doğal kaynaklara ilişkin alınması gereken tedbirler ne ise uygulamada da bu yönde hareket edilecek. Raporumuzu onayladık. 500 bin nüfusu aşmayacak bir nüfus öngörüsü ile 1/100 binlik çevre düzeni planımızı da onayladık. Şimdi 5 bin ve bin ölçekli uygulama planlarını yapıyoruz ve bu planlar için de bir ekip kurduk. Bu ekip içinde hocalarımız var. Sivil toplum örgütlerinden kişilerin fikirleri alındı. İstanbul için yapılacak bu önemli projeye ilişkin her türlü fikrin orada tartışıldığı bir komisyon, birim oluşturduk. O birim çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz."
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Kanal İstanbul Projesi konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye ile ters düşmüş gibisiniz. Bazı konularda anlaşılamadığı görülüyor. İtirazlar ve şikayetler süreci başlatıldı. Bu süreç nasıl yönetiliyor." sorusuna şu yanıtı verdi:
"Kim ne itiraz ederse etsin biz bildiğimizi yaparız, ederiz, bildiğimizden şaşmayız gibi bir anlayış bugüne kadar, 18 yıldır, AK Parti iktidarında hiçbir zaman olmamıştır. Biz her zaman milletimizle beraber yol yürüdük, milletimize rağmen hiçbir zaman bir iş yapmadık, yaptırmadık. Bu süreçte gelen itirazlar neyse yapılması gerekenleri, tedbirleri raporlarımıza işliyoruz. Hem ÇED raporu hem de 100 bin ölçekli planlarımıza ilişkin itirazları dikkate almak suretiyle projemizi yapmaya gayret gösteriyoruz. Sonuçta doğrudan bir olduğuna inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılında paylaştığı Kanal İstanbul Projesi'nin belediye başkanlığı döneminde tasarladığı bir proje olduğunu anımsatan Murat Kurum, "Halkımızla bu konuyu paylaştığımızda yüzde 52 çoğunluğun Cumhurbaşkanımızın projesine destek verdiğini gördük. Neticede bu anlayışla yürütülmektedir. Ulaştırma Bakanımız da projenin ihale safhasına geldiğini duyurmuştu. Biz de yapılması gereken projeleri onlara destek vermek suretiyle gösteriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, şöyle konuştu:
"Bütün binalarda gidip risk analizini yapmak zorundayız. Belediyede bir imar müdürüne, zabıtaya, kapıdaki güvenlik görevlisine de sorsanız ilçenizde hangi alanlar sıkıntılı, problemli bunu net bir şekilde herkes bilir. Birbirimizi kandırmayalım. İlçelerimiz bu noktadaki haritalarını hazırlayıp o haritalar üzerinde riskli binalar, acil yıkılması gereken binalar nerelerde bu çalışmaları yapıp bize gönderiyorlar. Biz de bu haritalarımızı işliyoruz. Bu alanlardaki dönüşüm çalışmasını başlatıyoruz. Bu çerçevede hedefimiz, 2023 yılına kadar 1,5 milyon konutun dönüşüm sürecini başlattık. Her yıl acil öncelikli dediğimiz 300 bin konut dönüştüreceğiz."
Yaklaşık 8,5 milyon vatandaşın yapı denetim düzenlemeleri kapsamında yapılan yeni binalarda oturduğunu ifade eden Kurum, "Tüm Türkiye için 35 milyon vatandaşımızı teminat altına alacak süreci başlatmış olduk. Bugüne kadar 1 milyon 350 bin bağımsız bölümün dönüşüm sürecini başlattık. Bu dönüşüm süreçlerinde ağır hasarlı yıkılması gereken riskli olduğunu düşündüğümüz tüm binalardaki dönüşüm süreci bu projelerin içinde yer aldı. Bir kısmı bunların bitti, oturanlar var. Yarısı bitti yarısının yıkımı ve proje süreci de devam ediyor. İnşaatları devam edenler var. Biz bunu daha da hızlandırmak zorundayız. Her ilçemizde proje yapmaya çalıştık. 39 belediye başkanımızı da bu çerçevede topladık." şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, toplantıda alınan kararlardan birinin de Esenler'de 65 bin konutluk tüm Türkiye'ye örnek olacak bir akıllı şehir uygulaması olduğunu belirterek, mahalle kültürünün yaşatılacağı, sosyal donatıları ve millet bahçesi olan proje kapsamındaki 5 bin konutu 2021'e kadar tamamlayacaklarını kaydetti.
Kurum, İstanbul'un bütün ilçelerinde yıkım sürecinin başladığını vurgulayarak, "Silivri merkezli depremimizde yıkılması gereken 228 bina, bunlar ağır hasarlı. Bunların, süreçlerin tespiti yapıldı, tebligatlar yapıldı, boşaltıldı. Binalarımızın yıkım süreci de bir taraftan başlatıldı. Hızlı bir şekilde yıkım süreci de başlıyor." değerlendirmesinde bulundu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, şöyle devam etti:
"Riskli binada vatandaşımızı oturtmayacağız, bunun altını net bir şekilde çiziyorum. Bunun sonu nereye giderse gitsin o riskli binada vatandaşımız oturmayacak. Belediyemiz, biz oturtmayacağız. Onlarla birlikte bu dönüşüm sürecini inşallah götürmüş olacağız. Vatandaşımızdan da ricamız riskli binalarla alakalı risk tespiti talebinde bulunsunlar. Gelsinler bizim bakanlığımıza, belediyelerimize binaların risk analizini yaptırsınlar. Çok basit, cüzi miktardaki fiyatlarla risk tespitlerini yapabiliyorlar. Her yerde, bütün Türkiye'de bunu yapsınlar. Deprem sonrası enkazda hayat aramak yerine biz deprem öncesi binalarımızı, şehirlerimizi dönüştürelim istiyoruz."
Bakan Kurum, tüm Türkiye'de dönüşüm sürecini başlattıklarını ifade ederek, "Sadece 25 bini İstanbul'da, 65 bin Türkiye'de ve baktığınızda sadece dönüşümü İstanbul'da değil şehrimize 81 ilimize gittiğimizde acil dönüştürülmesi gereken alanları, tarihi dönüşümleri, Fatih'te çeşmemizin üzerine, tarihi surların üzerinde otel ve yanında bir motel, pansiyon şeklinde bir yapı vardı. Hemen Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu yapıların yıkım sürecini başlattık. Tarihi çeşmemizin üstünde surları restore etmek aslına döndürmek ve üstünde de bir dinlenme alanı yapmak suretiyle tarihi dönüşüm sürecini yürütüyoruz."