Tvnet ekranları, Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıldönümünün tüm yönlerini gün boyunca sürecek özel yayınla izleyicilerine aktarmaya devam ediyor. Mehmetçiğin destan yazdığı Afrin sınırındaki Hatay ve Milli Mücadele'nin merkezi olan Çanakkale’den başlayan yayın iki gün boyunca sürecek. Hatay'dan canlı yayına katılan Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Afrin'in küçük ancak anlamının büyük olduğuna vurgu yaparak, "Münbiç'te de dayanamazlar. Asıl kıyamet Fırat'ın doğusunda kopacak. Amacımız, kuzey kuşağında yabancı bir ülke ya da terör örgütünün olmaması" dedi.
Tvnet 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümü dolayısıyla Çanakkale ve Afrin sınırı Hatay’dan eş zamanlı özel bir yayın gerçekleştiriyor.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Hatay'dan canlı yayın konuğu olduğu programda çok önemli açıklamalarda bulundu. Karagül, Afrin Harekatı'nda elde edilen zafer için 'Türkiye 7 düvele karşı savaşıyor. 1. Dünya Savaşı'mız yeni bitiyor' dedi.
Faruk Aksoy’un Çanakkale’den gerçekleştirdiği "Dünün destanından bugünün destanına", Çanakkale-Afrin Özel Yayını’na, Ömer Aslan, Bayram Akgün, Mustafa Onur Yurdal, İslam Özdemir, Halil Ersin Avcı ve Muhammet Erat konuk oluyor.
Canlı yayın esnasında Hatay’ın Afrin sınırına da bağlanılarak, buradaki konuklar Çanakkale ruhunun nasıl tezahür ettiği ve 19. yüzyılda başlayan hesaplaşmanın 21. yüzyıla nasıl aksettiği konusundaki görüşleri izleyicilerle paylaşılıyor.
TÜRKİYE’NİN DİRENİŞ HATTI
Tvnet’in Hatay’ın Afrin sınırından gerçekleştirdiği, Tvnet Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül ile Yeni Şafak gazetesi yazarı Nedret Ersanel’in konuk olarak katılacağı özel yayın, Serhat İbrahimoğlu ve Hilal Güven Özbey moderatörlüğünde gerçekleşiyor.
Tvnet’in, akademisyenlerden gazetecilere, güvenlik uzmanlarından köşe yazarlarına kadar birçok konukla gerçekleştirdiği bu özel yayın iki gün sürecek ve dünden bugüne Türkiye’nin direniş hattı tüm boyutları ile ele alınacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıldönümü kapsamında düzenlenen etkinliklere katılmak üzere alana geldi.
Canlı yayına Hatay'dan katılan Hilal Güven Özbey katılırken, Çanakkale'deki gelişmeleri işe Faruk Aksoy aktardı.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Hatay'dan katıldığı canlı yayında şunları söyledi:
- "Biz Çanakkale'de ne yaptıysak Afrin'de de onu yapıyoruz. Yine karşımızda onların ortakları var. Biz, çok zorlu coğrafyalarda çok önemli zaferlerin öncülüğünü yapan bir milletiz.
Her zaman mücadelenin en zoruna talip olduk ve en zorunu başarıya dönüştürdük. 100 yıl önce bu coğrafyada nasıl bir şekillendirme yapıldığını anlamayanların Türkiye'nin bugün ne yaptığını anlaması mümkün değil. Tarih ve milletlerin mücadelesi bir bütündür.
Bize 100 yıl önce bir coğrafya parçalayıp şekillendirdiler. yine aynısı olsun istiyorlar. Biz de 'bu kez biz şekillendireceğiz' diyoruz. bir coğrafya dirilişi, duruşu, inşasına talibiz. Eğer bu mücadeleyi yürütemezsek Anadolu'yu kaybedeceğiz.
- PKK çok uluslu bir silahlı unsurdur. Dış işgal aparatıdır. Suriye'nin kuzeyinde PKK-DEAŞ üzerinden yürüyen işgal ABD, İsrail, Avrupa işgalidir. Haçlı işgalleri önemindeki model bugün yine bölgede uygulanıyor. Bu bir kürt meselesi değil. O coğrafyayı insansızlaştırıyorlar. Kürtleri de kullanıyorlar. Türkiye dışında buna karşı çıkan yok.
Türkiye, 'biz bu coğrafyayı koruyacağız' diyor. bu bir Selçuklu dirilişidir.
Yeni yükseliş durumu yine Anadolu'dan başlayacaktır. 1. Dünya Savaşı bizim Afrin'e girmemiz ile bitti. Rüzgar tersine döndü.
Dünya duysun, siz ne kadar karşı çıksanız da, ABD, İngiltere, İsrail, BAE olsanız da biz mücadelemize devam ediyoruz. biz çok uluslu işgalle mücadele ediyoruz. Bu senaryonun bir sonraki aşaması Türkiye. Dünya tek cephe olsa bile bu saatten sonra geri adım atmayacağız.
Afrin operasyonu bölge ülkelerine de bir mesajdır. Siz de başaramayacaksınız. Çanakkale'den sonra bu coğrafya parçalandı. Osmanlı, İslam'ın son ordusuydu. 100 yıl sonra bizi yeniden denklem dışına itmek istiyorlar biz buna direniyoruz.
Afrin küçüktür ancak mesajları büyüktür. Çok büyük bir hesaplaşma olduğunu Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasının satır aralarında görüyorsunuz. Biz Afrin'de batı ile savaşıyoruz. Eğer o kuşağı temizlemezsek, Türkiye topraklarında yeni bir kuşak oluşturmak istiyorlar.
Çöküş döneminde de bu coğrafyayı biz şekillendirdik, yükselirken de biz şekillendirdik. 100 yıl sonra yine biz şekillendiriyoruz.
1917'de Gazze'de, Kanal'da, Yemen'de, Balkanlar'da Anadolu'yu savunmak için var olmuştuk. Biz, Katar'da, Somali'de, Azerbaycan'da bugün de bu mücadeleyi veriyoruz.
Bağımsızlaştıkça, özgürleştikçe, dünyaya ve kendi coğrafyana kendi gözlerinle bakmaya başladıkça karşına inanılmaz düşmanlar çıkar. Bu hep böyle olmuştur.
Ne zaman ki 'kendi ayaklarımız üzerinde' duracağız dedik, ne zaman 'kendi gelecek hesaplarımızı yapacağız' dedik, o zaman tüm müttefiklerimiz karşımıza çıktı. Ve gördük ki bunlar dost değil. Bunların hesapları Türkiye'yi parçalamak. Türkiye'yi parçalamak üzerine kurulu haritalarını da gördük.
- Gezi olayları, 17-25 Aralık saldırıları, en nihayetinde 15 Temmuz saldırısı. Bu basit bir darbe girişimi değildir. Atlantik'in çok ciddi bir girişimidir. Eğer başarılı olsalardı ABD güçleri Irak topraklarından Türkiye'ye girecekti. İstanbul'un bir yakası olmayacaktı, Mersin, Hatay olmayacaktı. Bu millet bir gecede coğrafyanın kaderini değiştirmiştir.
15 temmuzda şunu söyledik: '100 yıl önce olduğu gibi bizi bir kez daha teslim alamayacaksınız, bizi bölemeyeceksiniz'. Fırat Kalkanı, 15 Temmuz'un cevabıdır. Ardından Zeytin Dalı Harekatı. Kıbrıs harekatından sonra ilk kez Türkiye stratejik hamleler yapmıştır. Nerede kimin askeri olduğunu bu saatten sonra bu millet dinlemez. Türkiye kendi siyasal mirası ile hareket eden bir devlet. Milletiyle sürdürüyor bunu. böyle bir hareketin karşısında Batı duramaz. ABD askerleri Suriye'nin kuzeyinden tamamen çekilmek zorunda kalacaklar.
Afrin'de bırakıp kaçtılar. Afrin'deki tünelleri kim yaptı, silahları kim verdi? Gördük kaçışlarını... Münbiç'ten de çekilecekler. İran sınırına kadar gidecek Türkiye. Anadolu'yu koruyacak bir kalkan inşa edeceğiz.
Suriye'de bir yönetim oluştuğu anda Suriye'nin bütünlüğü korunacaktır. Musul-Halep çizgisinin üzerinde hiç bir terör örgütü hakim olamamalı diyoruz. Bölge dışı ülkeyi de orada istemiyoruz. Suriye şuan oraları savunamıyor. PKK taşeron. Oralar ABD-İsrail işgalinde.
Bu bölgede en büyük mesele yabancıların müdahalesidir. Bu coğrafyada yabancılarla çözüm üretemezsiniz. Bizim hareket noktamız da budur. Biz işgal etmiyoruz, biz o bölgeyi kendi halkına veriyoruz.
Afrin başlangıç, Münbiç'te tutunamazlar ve asıl kıyamet Fırat'ın doğusunda kopacak.
Yayına Çanakkale'den katılan Tvnet moderatörlerinden Faruk Aksoy ise konuklarıyla birlikte Çanakkale zaferinin önemine değindi.
18 Mart Çanakkale Üniversitesi Öğretim Üyesi konuğu ile Çanakkale Savaşı ile Afrin Zaferi arasındaki bağı masaya yatıran Aksoy, Çanakkale şehitliğinde yatanlar Afrin'de bugün var olan çocukların torunlarıdır ifadesini kullandı.
500 tane Afrin'li Halep'li Çanakkale'de şehit oldu diyen Aksoy, "Peki bunun karşılığında bugün sessiz mi kalacaktık? İşte bu nedenle bugün Çanakkale'den, Ankara'dan Hatay'dan bu yayını yapıyoruz" dedi.
Faruk Aksoy'a konukları Muhammet Eralp ve Mustafa Onur Yurdal da eşlik etti.
Anzaklar'ın şehit dedelerine sahip çıkmasının kamuoyunda bu bölgeye olan dikkati artırdığına işaret eden Eralp, "burası bizim topraklarımız. Biz, Çanakkale Zaferi'nin daha yeni yeni tanımaya başladık. Anzaklar gelince 'bu insanlar dedelerine sahip çıkıyor, biz niye çıkmıyoruz' algısı oluştu. Sonrasında insanlarımızın buraya ilgisi artmaya başladı. Burada 250 bin şehit var. bir kaç kitapla, filmle anlatılamayacak şeyler var" dedi.
Mustafa Onur Yurdal da son yıllarda özellikle ilgili Bakanlıkların bölgeye vatandaşları taşımasının önemine işaret ederek, "Afrin zaferinin 18 Mart'a denk gelmesini çok önemsiyorum. Bugün bir tarih yazılıyor. Toplumda bunun karşılığı var. Toplumda 'bizim orada ne işimiz var' diyen sesler yok denecek kadar az. Bundan 50 yıl sonra Afrin zaferini de konuşacak insanlarımız" şeklinde konuştu.
Çanakkale'nin Türk dünyasının ortak bir değeri olduğunun vurgulandığı yayında 'Çanakkale varsa İslam coğrafyası da var' yaklaşımı vurgulandı.
Canlı yayının bir diğer konukları da Araştırmacı Yazar Ömer Aslan ve Araştırmacı Yazar İslam Özdemir oldu.
- "Şehitler unutulunca ölür"
- Ömer Aslan, Türk milletinin günümüzde gazilerinin, şehitlerinin her zaman yanında olduğunu gösterdi. 103 yıl önce Çanakkale'de canını verenler, bugün Afrin'de canını verenler... Bir söz vardır, 'Şehitler vurulunca değil, unutulunca ölür' diye. Şehitlerimizi unuttuğumuz günler geride kaldı. şeklinde konuştu.
Faruk Aksoy ise şehitlerin bu topraklarda asla unutulamayacağı vurgusunda bulunarak, "Biz, esareti yırttık attık. Buraya gelen vatandaşlarımızı görünce annemi, ailemi görmüş gibi oluyorum. Artık bu saatten sonra geri dönüş yok. Çanakkale burada, Afrin orada... Yeter ki dış güçler bizi bize bıraksın. Gölge etmesinler başka bir şey istemiyoruz" dedi.
Faruk Aksoy, TSK'nın daha önceki harekatlarının ardından El Bab ve Cerablus'ta devam eden ve eksiksiz bir şekilde sürdürülen yeniden imar sürecine işaret ederek, "Dün Cerablus'ta yapılan bugün Afrin'de yarın Münbiç'te yapılacak. En ufak bir aksama olmadan, sivillere en ufak bir zarar verilmeden Suriye ve Irak'ın kuzey kuşağı boyunca ilerleyiş devam edecek" dedi.
Aksoy'un programının bu bölümdeki konukları Bayram Akgün ve Ahmet Yurttakal oldu.
Bayram Akgün, Çanakkale'de yaklaşık bir aylık süren şiddetli bir muhabere olduğuna işaret ederek, "18 Mart'a kadar bataryalarımız ve 230 adet topumuz savaş için beklemekteydi. Rakamın iyi olmasından ziyade burada önemli olan topların durumuydu. Bizim toplarımızın arasında en genç 30 yaşında idi. Karşı tarafta ise en yaşlısı 10 yıl geçirmiş toplar var" şeklinde konuştu.
Ahmet Yurttakal ise Çanakkale'nin sembol isimlerinden Cevat Paşa'nın önemine dikkati çekerek, 'Çanakkale'nin geçilemeyeceğini' en net şekilde vurgulayan komutanlarından birinin Cevat Paşa olduğunun altını çizdi. Yurttakal, "Cevat Paşa yaptığı planlarla eğer ilk halka geçilse bile ne olursa olsun düşman gemilerinin Çanakkale'yi geçmemesi için çok ince planlar yapıyor. Atatürk'e de çok yakın bir isimdir Cevat Paşa. Hatta Cumhurbaşkanı olduğunda Atatürk'ün bir görüşme sonrasında Cevat Paşa'ya 'Siz önden buyurun Paşam' diye saygı gösterdiği çok değerli bir komutan.
- "Afrin alınmıyor, temizlik yapılıyor"
- Faruk Aksoy, Afrinli, Cerabluslu Halepli isimlerin Çanakkale'de şehit düştüğünü hatırlatarak, "İşte o şehitlerin torunları bugün Afrin'de. Biz bu nedenle Afrin'i almıyoruz, asıl sahiplerinin yaşam alanı için temizlik yapılıyor" dedi.
Ahmet Yurttakal ayrıca, Çanakkale'de sadece bazı isimlerin etrafında durulması yerine bütünün etrafında kenetlenilmesi gerektiğine değindi.
Çanakkale Boğazı'nın tahkimatını ve Çanakkale'nin nasıl kazanıldığını, askerlerin ruh halini kitaplarında anlatmaya çalıştığını kaydeden yazar Bayram Akgün ise, "Biz cephede daha fazla mühimmat daha az asker yerine daha az mühimmat daha fazla asker kullanarak bu günlere geldik" dedi.
Faruk Aksoy'un bir diğer konuğu olan 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Ersin Avcı da şöyle konuştu:
"Biz burada sadece İngiltere ile savaşmadık. Burada bugün bağımsızlığı olan 112 devletin askeriyle savaştık. Bizim içinde bulunduğumuz ittifakın toplam 18 milyon askeri vardı. Karşı cephenin ise 42 milyon askeri var ve bu rakam savaş sırasında 70 milyona çıktı.
Çanakkale'de de Afrin'de de 28 devletin oluşturduğu ittifak ile savaştık. ABD, o zaman el altından bize karşı savaşıyordu bugün de. Biz, Çanakkale Savaşı'na dair bir çok şeyi hızlıca unutuyoruz.
Afrin'de ne işiniz var diye bize soranlar Dünyanın dört bir yanında operasyon yapıyorlar.
İngiltere'de Çanakkale Savaşı'na dair 10 binin üzerinde kitap vardır ve bunların hiçbirisinde yenilgi kelimesi geçmiyor. Ama şu bilgilere yer veriyorlar, 'Biz, Türkleri çok küçümsemişiz. İstanbul'daki iradeyi de yok saymışız'. O dönemde İstanbul'da İngiliz bayrağı çekilen yerler var o kadar eminler Çanakkale'yi çok kolay bir şekilde geçeceklerine. Hatta 19 Mart için gezi bileti alanlar var ve bu biletler İngiltere'de sergileniyor günümüzde.
- "Medeniyet kanaviçe gibidir"
- Dış güçler şunun farkında, 1925'te savaşı kaybettik ancak Türkiye'nin gençliğini kazandık, 100 yıl toparlanmaları beklenemez diyorlar. İşte, biz toparlanırsak dış etkilere gözümüzü kapatırsak o zaman yol alabiliriz. Bizim, kendi başımıza kalırsak neler yapabileceğimiz onları panikletiyor.
Medeniyet kanaviçe gibidir. Ninesi başlar annesi devam ettirir kızı bitirir. Biz dedelerimiz bu toprakları korudu, şimdi nice yatırımlar yapılıyor, devamını sağlamak bizim çocuklarımızın, torunlarımızın boynunun borcu.Başaramazsanız öleceğiniz bir mücadele vardı Çanakkale'de."
37 ülkeden temsilcilerin olduğu bir törende İngiltere Büyükelçisi bana 'geçmişi unutalım barışa bakalım' dedi. ben de kendisine yanıt verdim, 'Olanları, olmamış gibi kabul ederek barışamayız. Olanların korkunçluğunu iyi bilmeliyiz ki ortaya sağlam bir barış köprüsü çıksın' şeklinde.
Büyük devletlerin bir düşüncesi var; 'Güçlü olmam yetmez, karşımdakinin de büyüklüğümü kabul etmesi ve diz çökmesidir. Biz de güç ve kuvvet görünce çıldırmalarının sebebi o. Aramızda sadece teknolojik fark var. Bu açığı kapatırsak iş biter."