Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin ortaya çıkan deliller vahşetin merkezindeki ismin Veliaht Prens Muhammed bin Selman olduğunu gösterdikçe Beyaz Saray da Riyad'a yönelik tavrını değiştiriyor.
Daha birkaç gün önce "Orada İsrail'i korumaya yardım edecek başka kimsemiz yok" diyerek Prens Selman'ı 'sonuna kadar destekleyeceği' mesajı veren ABD Başkanı Donald Trump, bu tavrından vazgeçmeye başladı. Washington'da gazetecilere konuşan Trump, Selman'ın cinayette dahli olabileceğine işaret ederek, "Orada işleri (idareyi) bu seviyede daha fazla yürüten kişi Prens. İşleri o yürütüyor ve eğer biri (olayla ilgili) olacaksa bu kişi o olurdu" dedi. Bunun yanında Kral Selman bin Abdülaziz'in cinayetle ilgili önceden herhangi bir bilgiye sahip olmadığı konusunda ikna olduğunu kaydeden Trump, Riyad'da işleri Prens Selman'ın yürüttüğünü hatırlattı.
KONGRE KARAR VERİR
Prens Selman'la konuyu birkaç kez konuştuğunu ve ona Kaşıkçı olayını bilip bilmediğini sorduğunu söyleyen Trump, "Bana bilmediğini söyledi. 'Bu olay nerede başladı?' diye sordum. O da bana bunun alt kademelerde olduğunu söyledi" dedi. 'Bilmiyordum' diyen Prens’in doğru söylediğini umut ettiğini dile getiren Trump, "Onlara inanmak istiyorum" diye konuştu. Cinayetin çok kötü örtbas edildiğini söyleyen Trump, "Çok kötü, orijinal bir fikirleri vardı, başarısız biçimde uygulandı, örtbaslar tarihindeki en kötü örtbastı. Her kim bunu düşündüyse kanımca başı belada. Başları büyük belada olmalı. Berbat bir şeydi" yorumu yaptı. Kaşıkçı olayı hakkında bütün gerçekleri bir araya getirdikten sonra karar vereceğini belirten Trump, konuyla ilgili görüştüğü diğer ülke liderlerinin de duydukları rahatsızlığı dile getirdiğini belirterek Suudi Arabistan'a yönelik yaptırımlara da şöyle yeşil ışık yaktı: "Ne yapacağımız noktasında kararı Kongre'ye bırakacağım ve umarım iki partinin de desteklediği bir karar olur."
- Cinayeti ABD destekledi
- İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suudi Arabistan’ın ABD’den destek almadan Cemal Kaşıkçı’yı öldürmüş olamayacağını söyledi. Cinayeti ‘benzeri görülmemiş vahşice işlenmiş bir suç’ şeklinde niteleyen Ruhani, “ABD’nin desteği olmadan hiçbir ülkenin böyle bir suç işleyeceğini düşünmüyorum. Görünüşe göre, bir ülkeye hükmeden bir kabile, süper gücün korumasına sahip” diye konuştu.
Yaptırım yağmuru
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda vahşice öldürülmesinin ardından çok sayıda ülke, Riyad’a yönelik yaptırımlar dizisini ‘vize yasağı’ ile başlattı. Cinayetle bağlantılı isimlere ilk vize yasağı açıklaması ABD’den geldi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Elde ettiğimiz bilgiler ışığında Kaşıkçı’nın ölümüne karıştığından şüphelendiğimiz Suudi Krallığı, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat ve diğer bakanlıklara bağlı bazı Suudi yetkililerine vize iptali, vize yasağı ve diğer yaptırımlar uygulayacağız” dedi. Kaşıkçı’nın öldürülmesi konusunda Türk istihbaratıyla yakın işbirliği içinde olduklarını dile getiren Pompeo, başta Magnitsky Yasası olmak üzere yasalar gereğince başka yaptırımların da sırada olduğunu belirtti. Amerika vizeleri iptal edilip kendilerine yasak getirilen kişi sayısının 21 olduğu öğrenildi.
2 ÜLKE DAHA KATILDI
Benzer bir uygulama da Londra’dan geldi. İngiltere Başbakanı Theresa May, “İçişleri Bakanı bütün şüphelilerle ilgili, İngiltere’ye girmelerini önlemeye dönük eyleme geçiyor. Eğer bu kişilerin halihazırda vizeleri varsa bunlar iptal edilecek. Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesini mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz” dedi. Londra’nın ardından Paris’ten de benzer mesajlar verildi. Fransa, Kaşıkçı’nın ölümünde Suudi Arabistan’ın sorumluluğunun kanıtlanması durumunda bu ülkeye yaptırım uygulayacağını açıkladı. Yaptırımların içeriğine ilişkin ise henüz bir bilgi verilmedi.