Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ev sahipliğinde, Dışişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi resmi desteği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) işbirliğiyle, bu sene "İş Birliğinde Yeni Dönem" temasıyla 14.'sü düzenlenen "Türk-Arap Ekonomi Forumu" İstanbul'da gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, açılışta, Türkiye'nin 2003'ten bu yana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Arap ülkeleriyle işbirliği açısından doğru yolda ilerlediğini belirterek, "Türkiye'nin Arap ülkelerine olan ihracatı 20 yıl önce sadece 5 milyar dolardı. Bu, Türkiye'nin ihracatında yüzde 10'u temsil ediyordu. 2023'te 45 milyar doları geçti ve bu da Türkiye'nin yıllık toplam ihracatının yaklaşık yüzde 20'sine ulaştı. Son 20 yılda Türkiye 50 milyar dolardan fazla doğrudan yabancı yatırımı Arap ülkelerinden aldı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer aldığını anımsatan Dağlıoğlu, "Türkiye sürdürülebilir ve dijital bir büyüme hedefliyor. Türkiye şimdiye kadar bir bölgesel merkez oldu ama bundan sonra bir küresel ekonomik güç olarak devam etmek istiyoruz. Özellikle Arap ülkelerinden yatırımcıların bu büyümeye katkıda bulunmak için Türkiye'ye yatırım yapmasını bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin Afrika, Avrupa ve Asya'nın tam ortasında bulunan coğrafi konumunun önemine dikkati çeken Dağlıoğlu, "Türkiye'de iş dünyası dostu bir yatırım ortamı var. Türkiye'nin sağlam ve hızlı büyüyen bir ekonomisi var. 2003 yılından bu yana hızlı büyümemiz devam ediyor. Türkiye, çok rekabetçi bir yetenek havuzuna sahip." dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da dünyanın zor bir dönemden geçtiğini, küresel ekonomi ve ticaret hacmindeki büyümenin yavaşladığını ve jeopolitik riskler, çatışmaların arttığını dile getirdi.
Güçlü uluslararası işbirliğine ve dayanışmaya ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, "El birliğiyle, ülkelerimizde özel sektörü güçlendirmeliyiz. Zira çağımızda ülkelerin esas gücü, özel sektörlerinden geliyor. Türkiye ekonomisinin gücü ve dinamizmi de, özel sektöre dayalıdır." diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin girişimci bir ülke olduğuna dikkati çekerek, "Pek çok sektörde, otomotiv, beyaz eşya, konfeksiyon başta olmak üzere, Avrupa’nın ana tedarikçisiyiz. AB’nin kendi dışında, en çok otomobil ithal ettiği ülkeyiz. Tüm bunları, ticareti serbest hale getirip, rekabeti artırmak suretiyle sağladık. Zira ticaret zenginleştirir, korumacılık fakirleştirir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin istikrarı ve refahı için, ticaretin daha serbest olması şarttır. Dolayısıyla hep birlikte, serbest ticareti talep etmemiz gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Dünyanın farklı bir çağa girdiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Ortaya çıkan yeni teknolojilerle birlikte, geçmiş yüzyılın karbon bazlı büyüme dönemi sona eriyor. Ekonomileri doğal kaynaklara dayalı, rekabetçi piyasalara sahip olmayan, ticaret yapmayı bilmeyen ülkeler, mevcut iş modelleriyle kalırlarsa, bu asrın kaybedenleri olacak." dedi.
Hisarcıklıoğlu, düşük faize ve yüksek kredi akımına dayalı, kolay büyüme döneminin bittiğine işaret ederek, "Ülkeler ve özellikle bizler gibi gelişmekte olanlar, verimlilik artışlarına ve inovasyona dayalı, yeni ve farklı bir büyüme sürecine odaklanmak durumunda. Dünyaya entegre olmuş, iş yapma ortamını iyileştirmiş ülkeler, bu yeni asrın kazananları olacak." diye konuştu.
Türkiye'nin çok büyük sanayi üretim gücüne sahip olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin ihracatının yüzde 60'ını gelişmiş, zengin pazarlara, ülkelere gerçekleştirdiğini aktardı.
Hisarcıklıoğlu, "Ülkelerimizi ve milletlerimizi daha müreffeh hale getirmenin yolu, bir araya gelmek ve bir arada durmaktır. Bunun yolu da ticareti ve özellikle de birbirimizle yaptığımız ticareti artırmaktır. Asırlarca birbirine düşman olan Avrupa devletleri, birbirleriyle yaptıkları ticareti arttırarak zenginleştiler. AB ülkeleri, dış ticaretlerinin yüzde 70’ini birbirleriyle yapıyorlar." ifadelerini kullandı.
Sanayi, turizm ve tarım alanında, Arap ülkelerinin sermaye birikimleriyle Türk özel sektörünün üretim tecrübesinin bir araya getirilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Coğrafyamızda girişimciliğin geliştirilmesi ve KOBİ’lerin güçlendirilmesi için de Arap dostlarımızla yakından çalışmak istiyoruz. TOBB olarak bu konularda tecrübe ve bilgi paylaşımı yapmaya hazırız. Yatırım ihtiyacı olan Arap ülkelerinin yeniden inşasını da beraber gerçekleştirebiliriz. Küresel sorunları ve zorlukları, Türkiye ile Arap ülkeleri olarak, daha fazla işbirliği, ticaret ve ortak yatırımlar yaparak aşabiliriz. Birlikte çalışmalı, birlikte yükselmeliyiz. Türk iş dünyası olarak dileğimiz, Arap kardeşlerimizle ilişkilerimizi daha da derinleştirmek, çok boyutlu hale getirmektir."
Arap Odalar Birliği Genel Sekreteri Dr. Khaled Hanafy ise Türkiye ile Arap ülkeleri arasında devam eden, gelişen, süreklilik arz eden ekonomik bir ilişkinin olduğunu ve bunun rakamlardan da anlaşıldığını belirtti.
Hanafy, Türkiye'nin Arap bölgesinde ekonomik olarak büyük bir ortak olduğuna işaret ederek, "Türkiye'nin Arap ülkelerine ihracatı her sene artıyor. Yüzde 10 civarı bir artış söz konusu. Arap ülkeleri de Türkiye'ye yatırımını sürekli artırıyor ve direkt yatırım yapıyor. Aynı zamanda direkt olmayan yatırımlar da var. Bu yatırımlar özellikle emlak sektöründe gerçekleşiyor. Her sene ortalama 10 milyon Arap turist Türkiye'ye seyahate geliyor. " değerlendirmesini yaptı.
Hanafy, sözlerini, "Pazarlarımız hedef pazar olmamalı, bir yardımlaşma ortamı olmalı, belki de özel bölgeler açılmalı, büyük fırsatlar değerlendirilmeli. Şu anda uluslararası alanda o kadar kötü bir durum var ki bizim bunu fırsata çevirmemiz lazım. Şu anda tedarik zinciri eskiden çok daha zayıf. Biz coğrafi olarak bu ihtiyacı gidermeye daha yakınız." diye tamamladı.
Al-Iktissad Wal-Aamal Group İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Walid Abou Zaki de Arap ülkelerinin reformları daha da derinleştirmek ve kendi ülkelerindeki yatırımları daha da çeşitlendirmek istediğini söyledi.
Zaki, Arap ülkelerinin dünya ekonomisinde daha belirgin olmaya çalıştığını belirterek, "Bu formunun yapılması Türk-Arap işbirliğinin ne kadar ayrıcalıklı bir noktaya geldiğini gösteriyor. Türk şirketleri Arap pazarının çoğu bölgesinde, noktasında varlığına daha da gösteriyor, belirginleştiriyor." dedi.
"Türkiye ile Arap ülkeleri arasında daha sağlam bir ağ oluşturmak istiyoruz. Bu ağla Türk ve Arap şirketleri birbiriyle daha iyi eşleşebilsin veya karşı karşıya kaldıkları riskleri bertaraf edebilsin." diyen Zaki, ülkeler arasında daha çok ortaklık hayata geçirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.