Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi Saudi Aramco'ya ait 2 tesise yönelik hava saldırısının yankıları sürüyor. Saldırının drone ve seyir füzeleri ile gerçekleştirilmesi ve bu süreçte Suudi hava savunma sistemlerinin adeta 'uyuması' "Türkiye'nin hava savunma sistemleri bu tür stratejik saldırılara ne kadar hazır?" sorusunu da beraberinde getirdi.
Savunma Politikasi Analisti Turan Oğuz, yenisafak.com'a yaptığı açıklamada Aramco saldırısının 3 yönden yapılabileceğine dikkati çekerek, Yemen'in batısındaki Husi topraklarının, İran'ın ve Hizbullah unsurları üzerinden Irak topraklarının öne çıktığına değindi.
Saldırının ardından "Suudi Arabistan dünyadaki en büyük petrol ayrıştırma merkezlerinden birini nasıl koruyamadı?" sorusunun üzerine düşünülmesi gerektiğine işaret eden Oğuz, "Her ihtimalde en kısa yoldan dahi 600-650 km kat eden bir saldırıdan bahsediyoruz. Vurulan tesis, İran'dan 650, Irak'tan 600, Batı Yemen'den 1250 km'ye yakın bir uzaklıkta" bilgisini paylaştı.
Saldırının bir düzine civarında seyir füzesi ve 20'den fazla drone üzerinden 'birleşik saldırı' olarak yapıldığının altını çizen Oğuz, şöyle devam etti:
"Bu saldırıda hem ilginçlikler hem de zaaflar var. Suudilerin topraklarından en az 500 km'ye yakın yol alıyor bu saldırı unsurları ve radarlar bunları görmüyor. Kaldı ki seyir füzeleri ve drone'lar mikro araçlar da değil.
İşin ilginç kısmı ise Suudi Arabistan'ın en büyük düşmanı olarak İran'ı görmesi ama buna rağmen o tarafa doğru yöneltilmiş bir hava savunma sistemi ağının olmaması.
Turan Oğuz, Aramco saldırısının Türkiye için de hayati derecede önemli dersler çıkarılacak bir konu olduğunu anlattı.
"Peki, Türkiye ne yapmalı?" sorusuna da yanıt veren Oğuz, süreci şöyle anlattı:
"Kısa, orta, uzun ve çok uzun menzilli radarlardan oluşan bir ağ kurulmalı. Artık yeni bir savaş stratejisi ortaya çıktı. Drone'lar ve seyir füzeleri kullanılıyordu eskiden de. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu unsurların devlet dışı aktörlerin eline de geçtiği bir süreç yaşıyoruz.
Bu nedenle bu tür unsurları tespit ve teşhis edecek sistemlerimizin olması çok önemli. Bunları görecek radarlarımız olmalı. Mevcut radalarımızın çoğu eski. Aselsan, Erken İhbar Radar Sistemi (EİRS) üzerinde çalışıyor. Bu modern radarlar 2021 yılı sonrasında envantere girecek. Orta menzilli balistik ve seyir füzelerinin yanı sıra drone'ları da algılayabilen bir sistemimiz olacak.
Kaldı ki Türkiye'nin coğrafi zorlukları da var. Vadiler var bunlar radarların tespit mesafesine olumsuz etki ediyor.
Türkiye'nin merkezi bir radar sistemi konusunda adımlarını sıklaştırması ve aynı zamanda hızlandırması gerekli. Ağ merkezli bir yapıya geçilmesini bu noktada oldukça önemsiyorum.
Peki elimizde ne var? Şuan için I-Hawk sistemleri kullanıyoruz, S-400'ler kurulum aşamasında. Diğer taraftan Hisar A/O ve Siper ile Korkut yolda.
Aramco saldırısı bir kez daha gösterdi ki sadece Hava Savunma Sisteminiz olması yeterli değil. Türkiye'nin halkalar şeklinde kendi hava savunmasını adeta bir soğan kabuğu mantığı ile katmanlar halinde kurgulaması lazım.
Sistemin en içinde en kısa menzilli Korkut gibi namlulu sistemler yer alacak. Hemen dışında alçak-orta irtifa sistemlerimiz olacak ve en dışta yüksek irtifa savunma sisteminiz yer alacak.
Türkiye çalışma olarak oldukça iyi bir noktada bugün. Ancak seri üretime geçişte bazı sorunlar yaşıyoruz ve takvim uzuyor. Ürettiklerimizin seri üretime başlama hızı da artmalı.