Mersin'de kıyıya yakın bölgelerde balıkçıların oltalarına takılan balon balıkları, tedirginliğe neden oluyor. Bulunduğu bölgede kendisinden başka tür balıkların yaşamasına izin vermeyen balon balıklarının Akdeniz'de üremesi, diğer türlerin yok olmasının önünü açıyor.
Akdeniz'de yaşayan bir tür olmamasına rağmen balon balıklarının Mersin kıyılarında görülmeye ve üremeye başlaması, balıkçıları tedirgin ediyor. Mersin kıyılarında olta ile balık tutan balıkçıların oltalarına takılan balon balıkları, bulundukları bölgelerde diğer başka hiçbir tür balığı yaşatmıyor. Saldırganlığı ve yırtıcılığı ile teneke kola kutusunu bile parçalayabilen balon balıkları, diğer türlerin yok olmasına neden oluyor. Son dönemde Akdeniz'de bu balık türünün artması balıkçıları endişelendiriyor.
Mersin Olta Balıkçıları Derneği Başkanı Serkan Koç, balon balığının Akdeniz'de son bir kaç yıldır ciddi anlamda üremeye başladığı söyledi. Bu balık türünün çevresine ve doğaya çok zararlı olduğunu söyleyen Koç, "Hemen hemen kendi cinsi dahil bütün cinsleri yiyebiliyor. Özellikle lüfer, çupra, kefal gibi türler balon balığının yoğun olduğu yerlerde kesinlikle gözükmüyor. Çünkü bu balık diğer türlerin yumurtaları ile besleniyor. Ayrıca olta balıkçıları içinde gerçekten çile olan bir tür. Kesinlikle çevresinde gördüğü her türlü canlıya saldıran bir tür. Daha önceleri buralarda üremiyordu, sadece geçişlerde uğrardı ve belli bir derinlikte olurdu. Şimdi ise kıyı şeridine kadar gelmiş durumda. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Gelecek için sıkıntılı olacağının sinyalini veriyor. Yaklaşık 1 aydır balık sirkülasyonu durmuş durumda. Bu genelde balona ve lüfere bağlı bir sıkıntıydı. Lüfer geçiş dönemini bitirdi. Yalnız balon balığı artık her dönem kıyılarımızda gözükmeye başladı. Yapılan araştırmaya göre Akdeniz'de 4 çeşit balon balığı üremiş durumda. Bunların içerisinde çok zehirli olan türlerde mevcutmuş. O yüzden kesinlikle balon balığı tüketmeyelim. Çünkü zehrinin nasıl bir sonuca yol açtığı kesinlikle bilinmiyor. O nedenle balon balığından elimizden geldiğince uzak durmamız gerekiyor" dedi.
Balon balığının çok keskin dişleri olduğunu ifade eden Koç, "Teneke kola kutusunu bile bir kerede kesip atabiliyor. O kadar tehlikeli bir hayvan. Biz şimdiye kadar 2-3 kilo arasında değişen boyutlarda balık tuttuk. Bunun devasa olanları da var. Denizin altında yiyecek bir şey bulamayınca insanlara da saldırabilecek türde bir hayvan. Bunun için önlem almak lazım. Bu balıkları her balık yemiyor. Bu avcı bir balık. Bunu yiyen bizim bildiğimiz kadar bir orkinos var. Orkinosta yanlış avlamadan dolayı nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Buna önlem alınmasa Akdeniz'de yiyebileceğimiz bir balık türü kalmayacak. Sadece geçen hafta balığa çıktığımızda 130 kiloya yakın balon balığı yakaladık. Normal balık yakalama şansımız olmadı. Her 3 balıktan biri yarım geliyor, balon balığı yemiş oluyor. Şu anda çok ciddi anlamda üremiş durumda. Bu önümüzdeki yıllarda normal balık bulamayacağız anlamına geliyor" diye konuştu.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bedii Cicik ise balon balıklarının Akdeniz'in yerli balığı olmadığını, bu balığın indo pasifik kökenli bir tür olduğunu dile getirdi. Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte bu balığın Akdeniz'e giriş yaptığını belirten Cicik, "Süreç içerisinde Akdeniz'e dağılarak ve aşırı miktarda çoğalarak bugün hakim türlerden biri haline gelmiştir. Balon balığının özelliklerine baktığımızda aslında hızlı yüzen bir balık değildir. Aynı zamanda hantal bir balıktır. Böyle bir özelliğe sahip olmasına rağmen Akdeniz'de çoğalmasının, hakim olmasının en önemli sebebi düşmanı olmayışıdır. Bu balıklara karşı avcı balıkların saldırısında hava kesesini şişirerek yuvarlak bir görünüm kazanması, düşmanlarına karşı önemli bir korumadır ve böylelikle düşmanlarından korunmuş, bugün ki yaygın duruma gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Balon balıklarının Akdeniz'de aşırı miktarda çoğalmasının ekosistemin yapısal bileşenlerinde de birtakım değişikliklere neden olacağının altını çizen Cicik, "Aslında balon balığının zehirli olmasının yanı sıra Akdeniz'in ekosistemlerinde değişime neden olması açısından da önemlidir. Çünkü aşırı miktarda çoğalan bu tür diğer türlerin yavrularını tükettiği için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bir de toplumda zehirli olarak bilinmektedir. Aslında balık zehirli değil sadece sakatatlarında bulunan bir bakteri tarafından üretilen bir madde zehir etkisi yapmaktadır. Ancak biz genellikle iç organlarını tüketmediğimiz için böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalmamız söz konusu değildir. Buna çözüm olarak bu türün avlanmasının teşvik ederek, popülasyonunun kontrol altına alınması belki hızlı çoğalmayı engelleyecektir. Bu türün tüketilmediği için avlanmasının teşviki belki su ürünleri sektöründe özellikle yem sektöründe kullanıldığı takdirde olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.