Kahvaltılarda severek tükettiğimiz zeytinin kendisi kadar yaprağı da insan vücudu için tam bir şifa kaynağı. Faydaları saymakla bitmeyen ve Kur'an-ı Kerim'de adı geçen meyvelerden biri olan zeytinin yaprağı bitkisel tedavide kullanılıyor ve uzmanlar tarafından da sıklıkla tavsiye ediliyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten önce ortaya çıkan salgınlardan biri olan H3N2 virüsüne karşı dirençli olunmasını yardımcı olması ile bilinen zeytin yaprağının 1800'lü yıllarda meydana gelen sıtma salgınında da kullanıldığı bilinmekte. Uzmanlar, her sabah bir tane yaş zeytin yaprağını çiğneyerek dil altında beklet tikten sonra posasının atılmasının faydalı olacağını belirtiyor.
H3N2 ve koronavirüsün belirtilerinin benzemesi, zeytin yaprağının şifa verici özelliğini yeniden akıllara getirdi. Kullanım alanı oldukça geniş olan zeytin yaprağını çay şeklinde tüketilmesi tavsiyesinde bulunan uzmanlar, sabahları bir tane yaş zeytin yaprağını çiğneyerek dil altında beklettikten sonra posasının atılmasının faydalı olacağını belirtiyor.
Adı Kur'an-ı Kerim’de geçen meyvelerden biri olan zeytinin yaprağının hastalıklara karşı gücü halk arasında da bilindiği için uzun yıllar ilaç olarak kullanıldı. Hatta 1800'lü yıllarda meydana gelen sıtma salgınına karşı kullanıldığı da bilinmekte. Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü ise zeytin yaprağının, 21’inci yüzyılın en önemli doğal antimikrobiyal, antiviral etkiye sahip bir bitki olduğunu açıkladı. Yapılan araştırmalara göre zeytin yaprağı, 101 madde içeriyor.
2005 yılında Avustralya'da yapılan bir çalışma, zeytin yapraklarındaki antioksidan kapasitesinin, vitamin C'de bulunandan 5 kat fazla, yeşil çay ve üzüm çekirdeğindekinden de 2 kat fazla olduğunu ortaya koydu.
Aynı zamanda bu çalışma, zeytin yaprağı ekstraktında bulunan antioksidanların, üzüm çekirdeği ve vitamin E'de bulunan antioksidanlardan, zararlı serbest radikalleri uzaklaştırması bakımından çok daha güçlü olduğunu tespit etti. Zeytin yaprağı, anti-fungal, anti-viral ve anti-bakteriyel bileşiklerce zengindir.
Zeytin yaprakları, zeytin yağında bulunan kimyasal bileşiklerin aynısını içermektedir hem de kalorisiz! Vücuttaki yağ bezelerini ve tümörleri eritir, gelişmesini engeller. Safra taşı ihtimalini azaltır. Pankreas salgısını uyarır.
Çocuklarda kemik gelişimine yardım eder. Osteoporozu önleyicidir. Ödem oluşmasını önler. Astım, kolon kanseri, prostat, menopoz, göğüs kanseri riskini düşürür. Sinir sıkışmasının giderilmesinde etkilidir. Kulak enfeksiyonlarında, Hepatit A,B,C de etkilidir. Zonaya iyi gelir.
Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirip hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlayan zeytin ağacı çayının fayları ise şöyle:
Sindirim sistemini korur Merkezi sinir sistemini korur Mikroorganizma büyümesini engeller Kanser riskini azaltır
İnflamasyon riskini azaltır Ağrı uyarıcılarını azaltır Oksidasyon veya hücre hasarını önler Kilo vermeye yardımcı olur Kalp sağlığına yardımcı olur Kan basıncını düşürür
Tip 2 diyabetin tedavisinde yardımcı olur Şeker hastalığı tedavisinde yardımcı olur Serbest radikalleri yok eder Bağışıklık sistemini güçlendirir
Uçuklarla savaşır İltihabı azaltır Herpes kopmalarına yardımcı olur Beyni Alzheimer ve Parkinson’a karşı korur
Kolesterolü düşürür Kemik iltihaplanmalarını azaltır Genetik hasarı önlemeye yardımcıdır
Bakteri ve mantarları öldürür Yaşlanmadan kaynaklı cilt hasarlarını ve kırışıkları önleyerek, cildin nemlenmesini sağlar Yaraları daha hızlı iyileştirme özelliği vardır
Diş ağrısını geçirebilir Tokluk hissi vererek yemek yeme isteğini azaltır
Zeytin yaprağının vücudun direncini bu denli korumasının altında zeytin ağaçlarının dünyadaki en dayanıklı ağaçlardan bir olması yatıyor. İki bin 500 yıla kadar yaşayan zeytin ağaçları, bu uzun süreli yaşamlarını büyük ölçüde, kendilerine hastalık ve zararlılara karşı direnç kazandıran oleuropein adlı bir madde üretmelerine borçlu.