Kurban Bayramı'nın gelmesiyle birlikte asırlardır devam eden Kurban Bayramı gelenekleri de en çok merak edilenler arasında yerini aldı. İslam dinine özgü olan Kurban Bayramı'nın Osmanlı kültüründe de önemli bir yeri vardı. Sarayda Padişah ile yapılan bayramlaşmaya Muayede Alayı ya da Resm-i muayede adı verilirdi. Peki Osmanlı'da Kurban Bayramı nasıl ifa edilirdi? Osmanlı'da bayram sofraları nasıl olurdu? Ayrıntılar haberimizde...
Osmanlı’da bayramdan önce çeşitli kesimlere çeşitli hediyeler dağıtılırdı. Askerlere ve memurlara birer maaş ikramiye; Ayasofya, Sultanahmet, Fatih ve Süleymaniye gibi payitaht içinde bulunan camiler başta olmak üzere tüm camilerde ulemaya kürk behası adı verilen hediyeler dağıtılırdı.
Kurban Bayramı'nda arefe günü Topkapı Sarayı’nda 2, bayram sabahı sarayda binek taşının önünde törenlerle 7 adet olmak üzere toplam 9 kurbanlık padişah adına kesilirdi.
Kurban Bayramları'nda fazla miktarda et tüketiminden dolayı bozulan sindirim sistemleri sebebiyle her evde mutlaka turunç reçeli kaynatılır. Her evden mis gibi turunç kokuları yayıldığından turunç Osmanlı’da kurban bayramının en güzel simgelerinden biriydi.
Osmanlı saray mutfağında, padişah ve özel misafirler için Bayram da özel sofralar hazırlanırdı.
Peki, Osmanlı'nın bayram sofraları nasıl olurdu?
Osmanlı döneminde bayram şenliklerine ve yemek hazırlıklarına 3 gün önceden başlanırdı.
Hazırlıkların günler öncesinden başladığı saray mutfağında, ayrıca vatandaşlar için etli pilav, yahni ve hoşaf yapılıyordu.
Bayramda en çok tüketilen tatlı ise baklava oluyordu.
Bayrama özgü yemekler arasında ''kavun dolması'', ''badem çorbası'', ''badem helvası'', ''yufka bohçasında beğendili kuzu incik'' ''hassa böreği'' gibi yüzyılları aşan lezzetler yer alıyor.
Bayramda saray ahalisine, devlet adamlarına, misafirlere özel yemekler hazırlanır. Genellikle kuzu etleri tercih edilirdi.
Saray dışında ahaliye verilen yemekler ise etli pilavlar, hoşaflar ve yahnilerden oluşuyordu.
Kavun dolması, yüzde 60 kuzu, yüzde 40 dana etinden yapılıyor. İçerisine, pirinç, kara biber, pul biber, badem, kuş üzümü ve tereyağ konularak fırında pişiriliyor.
Badem çorbası kırılmış bademlerden yapılıyor, içine bir miktar muskat rendeleniyor. Hindistan cevizi, süt ve unla kavrulduğunu, et suyu ile pişirilip yazın vişne, kışın ise nar tanesi konularak servis ediliyordu.
Osmanlı'da sofra adetleri
Osmanlı'da yemekler yer sofralarında yenilirdi.
Yiyeceklerin yere dökülmemesi için sofra adı verilen büyük örtü, yere yakın olan küçük sehpaların altına serilirdi. Bu küçük sehpaların üzerine ise kalaylı dövme bakırdan yapılmış, üzerinde motifleri olan yuvarlak sini yerleştirilirdi.
Etrafında toplananların sayısı 5-6 kişiden fazlaysa, sini sayısı arttırılırdı. Hızlı servis yapıldığından yemek çeşitleri art arda sofraya taşınır ve kimse sesini çıkarmadan dolup taşan yemek çeşitlerinden iki, en fazla üç lokma alarak yemeğini bitirirdi.
Sofradaki görgü kurallarına göre her yemekteki lokma sayısını az tutmak ve sofradaki diğer kişilerin sırasını beklemek adettendi.
Osmanlı'da sabah kahvaltısı
Yumurtalı lapa, mantı ve yoğurtlu erişte.
Soğanlı mutancana, soğanlı ve sarımsaklı bir balık, nohutlu ve soğanlı bir kabunî, yoğurtlu ve pazılı buranî, lalanga (bir çeşit omlet), tavuk kalyesi
Akşam yemekleri
Şalgamlı ve yumurtalı kuzu kebabı, sarı erikli çorba
Yoğurt ve meyve