Yıllar önce Türkiye'nin çeşitli illerinden yurt dışına kaçırılan ve ABD'den iadesi sağlanan 12 eser için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ABD Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, Antalya Valisi Ersin Yazıcı, bakanlık üst düzey yetkilileri ve birçok davetlinin katılımıyla Antalya Arkeoloji Müzesi'nde tören yapıldı. Müzede özel bir bölüm oluşturulan 12 eser, törenin ardından sergilenmeye açıldı.
Tavizsiz politika
Bakan Mehmet Nuri Ersoy, kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili tavizsiz politikayı, tüm platformlarda aynı titizlikte devam ettirdiklerini söyledi. Bakan Ersoy, “Bugün burada bu stratejimizin önemli bir boyutu olan 'kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele' alanında sağladığımız çok önemli bir başarı vesilesiyle toplandık. Ülkemizin farklı bölgelerinden kaçak kazılar yoluyla elde edilen, yasa dışı yurt dışına kaçırılan ve ABD'de tespit edilerek el konulan kültür varlıklarımızdan 12'sinin daha iadesini sağlamış olduk" dedi.
ABD ile işbirliği sayesinde
Manhattan Bölge Savcılık Ofisi, Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi (HSI) ile geliştirilen iş birliğinin bir başka başarılı sonucu olarak iadesi sağlanan kültür varlıklarının, çok nitelikli eserler olduğunu belirten Bakan Ersoy, şöyle konuştu:
“Bunlardan Perge Antik Kentimizden çıkarılmış iki heykele ait başlar, bilim insanlarınca yapılan değerlendirmelere göre M.S. 3'üncü yüzyılda yontulmuştur. Söz konusu heykellerin gövdelerinin daha erken dönemlerde işlenmiş olduğu ve imparatorları tasvir ettikleri, başların ise geç antik çağda yeniden çalışıldığı anlaşılmıştır. Bu başlar, uzun yıllardır yurt dışında, iki ayrı koleksiyonda bulunuyordu. Bunların kazılardan çıkan hangi gövdelere ait olabileceğine yönelik daha önce yapılan çalışmalar ışığında araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Bu araştırmalar bu eserlerden şu an için biri hakkında net sonuç verdi. Antalya Arkeoloji Müzesi uzmanlarımız ile Antalya Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı uzmanlarımız, ABD'den iadesi sağlanan heykel başlarından ilkini gövdesiyle birleştirdi. Bu sayede bugün bu eseri bir bütün olarak görebiliyoruz."
Eserler hakkında bilgi verdi
Bakan Ersoy, “Bir diğer eserimiz ise 1960'lı yıllarda çok yoğun kaçak kazıya maruz kalan Bubon Antik Kenti kökenli Septimius Severus heykelidir. Geçen sene kasım ayında iadesini sağladığımız ve yine aynı alandan yasa dışı götürülmüş olan Lucius Verus heykelimizde olduğu gibi, 'eserin kaidesi', 'kaidesi üzerindeki yazıt' ve 'ayaklarının oturması için hazırlanmış yuvaların ölçüsünün tutarlılığı', 'bir kaçak kazıcının günlüğündeki ifadeler' öne çıkan kanıtlarımız arasında. Çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Jale İnan ve Gazeteci Yazar Özgen Acar tarafından 1970'lerden itibaren gerçekleştirilen araştırmalar, soruşturma safhasında kullandığımız dayanaklarımız arasında büyük öneme sahip" diye konuştu.
Bu eserler arasında, tek üretim merkezinin Manisa'nın Kulaksızlar Köyü olduğu bilinen, 6 bin yıllık bir de Kiliya tipi idol bulunduğunu belirten Ersoy, şu bilgileri verdi:
“Benzer bir Kiliya idolü için ABD hukuk mahkemeleri nezdindeki savaşımız devam ediyor. Büst çelenkli bronz portre de ülkemiz kültürel mirası açısından büyük kıymeti olan bir eserdir. M.S. 3'üncü yüzyıla tarihlenen eserin, bir 'imparator kültü rahibi' olabileceği veya 'yarışları düzenleyen bir kişiye ait' olabileceği düşünülüyor. Batı Anadolu kökenli olduğu stilistik olarak belirlenen büstün iadesinde; ait olduğu bölgede meydana gelmiş kaçak kazı ve benzeri adli kayıtların detaylı derlenmesi ve incelenmesi ile bilimsel raporlar etkili olmuştur. Ayrıca, Şanlıurfa kökenli boğa arabası, Çatalhöyük, Hacılar kökenli heykelcikler, Milattan Önce 2'nci bine tarihlenen Doğu Anadolu bezemeli vazo, Roma dönemine ait askeri diploma gibi Anadolu'ya ait binlerce yıllık kültür varlıklarını burada sizlerle buluşturabilmiş olmak, bizler için büyük memnuniyet vesilesi."
ABD Büyükelçisi: Çok büyük keyif aldım
ABD Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne kültürel varlıkların kaçakçılığında yaptığı mücadele için teşekkür ederek, “Kültür varlıklarının ülkeye geri döndürülmesinden açıkçası bir büyükelçi olarak bundan çok büyük keyif aldım. Yıllar sonra burada, ait oldukları yerdeler. Bu eserlerin geri getirilmesinin arkasında çok büyük hikayeler var. Ülkelere döndürülen bu kültürel varlıklarla ilgili biz Amerika kurumları olarak Türkiye'nin kültür varlıklarına son derece saygı duyuyoruz. Anadolu'ya ait bu eserler ait oldukları yere er ya da geç döneceklerdir. Bu eserlerin buradan yağmalanarak uzaklaştığını biliyoruz, dolayısıyla burada örneğin Roma İmparatoru Septimius Severus heykeli, Perge'den kaçırılan 2 heykel başının geri döndürülmesi kesinlikle çok önemli ve olması gerekenin yapılmış olduğunu söyleyebilirim" dedi.
ABD ve Türkiye'nin kültür varlıklarının geri döndürülmesi için bir protokol imzaladığını belirten Jeffry Flake, “Yağma ve kültür varlıklarının geri dönüşüne yönelik savaşıyor ve ülkeye geri döndürülmesi için baskı kurmaya çalışıyoruz. Hepimizin çabalarıyla bunlar gerçekleştirildi. Kültür varlıkları çok önemli, kıymetli ve korunmalıdır" diye konuştu. Bakan Ersoy ve ABD Büyükelçisi Flake, açılış töreninin ardından sergilemeye açılan eserleri birlikte gezerek, inceledi.
İadesi sağlanan 12 eser
Bronz Septimus Severus Heykeli: Bir süre Metropolitan Müzesinde ödünç sergilenmiş olan oldukça nadir ve önemli bir eser. Burdur'un Gölhisar İlçesi İbecik köyünde bulunan Boubon Antik Kenti'nde 1960'lı yıllarda gerçekleştirilen kaçak kazılar neticesinde elde edilmiş ve yurt dışına çıkarılmıştır. M.S. 193-211 yıllarında hüküm sürmüş olan Roma İmparatoru Septimius Severus'a atfedilen heykel günümüze ulaşabilmiş insan boyutunda nadir bronz heykellerden biri olarak oldukça önemli bir örnek.
Perge kökenli Tetrarkh Heykel başı: New York'taki bir özel koleksiyonda bulunan portre niteliği taşıyan imparator başları, Perge Tiyatrosu'nda yürütülen kazılarda bulundu. Bakanlık müze uzmanları ve akademisyenlerce yapılan değerlendirmeler ve raporlar ışığında eserlere Manhattan Bölge Savcılığı'nca el konuldu. Heykel başlarından biri temizlendikten sonra yıllardır ayrı durduğu vücuduyla birleştirildi.
Bronz rahip başı: M.S. 3'üncü yüzyıla tarihlenen imparator kültü rahibi ya da yarışları düzenleyen kişiye ait bronz bir portre olduğu değerlendirilmektedir. Büst bezemeli çelenk takan portrenin stil özellikleri, Anadolu Roma İmparatorluk dönemini ve Batı Anadolu Bölgesi'ni işaret etmektedir.
Pişmiş toprak vazo: Doğu Anadolu Yüksek Yaylası M.Ö. 2'nci binyıl Boyalı Çanak Çömlek Kültür grubuna ait bir örneği oluşturmaktadır. Daha çok mezarlık alanlarında bulunan çeşitli form, ebat ve bezemeleri içeren bu kaplar çark yapımıdır. Kullanılan bezemeler, yoğun olarak geometrik desenlerle birlikte su kuşları, nadiren hayvan motifleri ve bitkisel motiflerdir.
Boubon Antik Kenti kökenli bronz kol: Burdur ili Gölhisar ilçesi İbecik Köyü'ndeki Boubon Antik Kenti Sebasteionu'ndan 1960'lı yıllarda kaçak kazılarla çıkartıldıktan sonra yasadışı yollarla çeşitli müze ve özel koleksiyonlara satılan bronzdan yapılmış büyük boyutlu imparator heykellerinin olduğu bilinmektedir.
Muğla Milas Hydai Antik Kenti kökenli vazo: Karia doğu esinli olarak adlandırılan seramik grubuna aittir. M.Ö. 580-560 arasına tarihlenmektedir. 1970'li yıllarda Milas'ın Damlıboğaz Köyü'nde bulunan Hydai Antik Kenti Nekrolopolisi'nde kaçak kazılar sonucu ortaya çıkarılan eserlerin pek çoğu yurtdışına kaçırılmıştır.
Bronz Boğa arabası modeli: Ülkemizden yasadışı yollarla çıkarıldığı anlaşılan bronz boğa arabası M.Ö. 3'üncü binyıl sonu ile 2'nci binyıl başına tarihlenmektedir. Anadolu'da Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi Abamor Höyük'ten çıkarılmış oldukları bilinmektedir. Mezar hediyesi olarak, oyuncak veya tanrılara sunulmuş objelerden olabilecekleri düşünülmektedir.
Kiliya idolü: Orta Kalkolitik döneme ait (M.Ö. 4500-4200) tarihlenen Kiliyatipi idoller adını, türünün ilk örneği olan Gelibolu Yarımadası güneyindeki Kiliya Köyü çevresinde bulunan örnekten almıştır. Tek üretim merkezinin Manisa ili Akhisar ilçesi Kulaksızlar Köyü prehistorik yerleşimi olduğu bilinmektedir.
Çatalhöyük kökenli taş heykelcik: Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük kökenli Geç Neolitik döneme (M.Ö. 6'ncı binyıl ilk yarısı) tarihlendirilen heykelcikler ana tanrıça kütünün başlangıcı ve zamanın inançları hakkında özgün ve önemli bilgiler vermektedir. Pişmiş toprak ve taştan yapılmış bu heykelcikler 5 ila 15 santim arasında değişen büyüklükte, şişman, iri göğsü, büyük kalçalı ve zaman zaman doğum yapar vaziyette tasvir edilmişlerdir. Bu özelliklerinin bolluk ve bereketi temsil ettiği düşünülmektedir.
Hacılar ana tanrıça heykelciliği: Burdur'un güneybatısında Hacılar Köyü'ndeki Hacılar Höyüğü, Geç Neolitik-Erken Kalkolitik dönem (M.Ö. 6'ncı binyıl ortası) yerleşme katmanları arasında yer alan pişmiş toprak bir ana tanrıça figürinidir. Ana tanrıçalar, genç ya da yaşlı, hamile veya şişman vücutlu olarak, ayakta, bağdaş kurarak oturmuş, doğum yapar, bebeğini kucağında tutar, emzirir, yaban hayvanlarını kucağına alır ya da onların üzerine oturur, yere uzanır şekillerde tasvir edilmişlerdir.
Roma dönemi askeri diploma: Bronz yazıtın, Roma Cumhuriyet Dönemi'nden başlayıp Roma İmparatorluk Dönemi sonuna kadar Anadolu'da ve yakın coğrafyasında kurulan Roma Askeri Lejyonları'nda görev yapan, Roma vatandaşı olmadıkları halde Roma ordusunun bir parçası olarak savaşan askerlere emekli olduklarında verilen belge olduğu belirlenmiştir. Bu askerler, 'Diplomata Militaria' adı verilen bronz tableti 25 yıllık bir görev sonucunda almaya hak kazanıyorlardı. Bronz tabletin üzerinde yazılı olan 'Moesia' kelimesi tabletin Anadolu'da faaliyet gösteren lejyonda görevli bir askere verilmiş olduğunu doğrulamaktadır.