İzmir'in Karaburun ilçesindeki Eğriliman mevkiinde bulunan iki farklı şirkete ait balık çiftlikleriyle ilgili konuşan Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, balık tesislerinin yasal olmayan uygulamaları nedeniyle çevreye zarar verdiklerini öne sürdü. Yıllardır bölgede yaşayan vatandaşlar ise balık çiftliklerinin balıkların üreme alanlarına zarar vermesi nedeniyle denizde yaşayan balık sayısının ciddi oranda azaldığını, hem karada hem de denizde doğa tahribatı yaşandığını dile getirerek duruma tepki gösterdi.
İki firmaya ait balık çiftlikleri tarafından kapalı bir koy olan ve drenajı olmayan Eğriliman’nın işletme atıkları, balık aşıları gibi biyolojik maddelerle kirletildiğini dile getiren Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, bu konuda gerekli kurum ve kuruluşlara başvurduğunu ancak özellikle firmalara ruhsat veren Karaburun Belediyesi’nden gerekli desteği bulamadıklarını söyledi. Yıllardır bölgede yaşayan vatandaşlar ise balık çiftliklerinin balıkların üreme alanlarına zarar vermesi nedeniyle denizde yaşayan balık sayısının ciddi oranda azaldığını, hem karada hem de denizde doğa tahribatı yaşandığını dile getirerek duruma tepki gösterdi.
Balık çiftliklerine Karaburun Belediyesi tarafından ofis ruhsatı verildiğini ileri süren Eğriliman Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Ömür Mavioğlu, "Bölgenin korunması için 2015 yılından beri mücadele ediyoruz. Bu süreçte Karaburun Belediyesi’nden destek göremedik. Bu çiftliklere ait karasal tesislerin doğaya verdiği zararı önleyemedik. Firmalar kendi tesislerine ulaşabilmek için ormana kaçak yol yaptırdılar. Kaçak köprüler inşa ettiler.
Belediyelere, kaymakamlığa ve bu konu ile ilgili çeşitli kurumlara başvuruda bulunduk ancak özellikle Karaburun Belediyesi çiftliklere sıhhi müessese ruhsatı verdi. Aslında bu yapılar organize karasal işletmelerdir. Ofis diye ruhsat verilen bu alandaki firmalar gayri sıhhi müesseslerdir. Belediyeyi ilgili makamlara şikayet etmek zorunda kaldık. Henüz belediyeden bir hareket görmedik. Bu nedenle Karaburun Belediyesi yetkililerini kınıyoruz" açıklamasında bulundu.
35 yıldır Eğriliman mevkiine geldiğini dile getiren vatandaşlardan Uğur Ayözen (57), balıkların hastalanmaması için uygulanan aşıların kıyıya yakın bölgede yapıldığını ve enjektörleri ve flakonlarının kıyıya atıldığına dikkati çekti. Ayözen, "Kıyı balıkçılığı yaptığım için burada balıkların azaldığını adım adım gördüm. Kefal çok olurdu ancak artık yok, tutamıyorum. Çizmeyle suya girdiğim zaman balık çiftliklerine ait teknelerden atılan sintinelerin yağları ve mazotları çıkıyor. Ayrıca yavru balıklara kıyıya yakın bölgede canlı virüs ve bakteri aşısı yapılıyor. Aşı enjektörleri ve aşı planktonlarının kıyıya atıldığını gördük. Balık çiftlikleri ile doğaya verilen bu zarardan vazgeçilmesini istiyoruz. Burası doğal bir alan, burada yaşamak istiyoruz."
4 yıldır Eğriliman mevkiinde yaşayan Gürsel Eracun (40), "Yılın 365 günü buradayız. Balıkçılık yapıyorum. Bu koyda yüzemez hale geldik hatta teknelerimizle denize açılırken bile zorluk çekiyoruz. Balık çiftliklerine ait tekneleri bağladıkları tonozların halatları teknelerimizin ipiyle karışıyor. Koyda kendi yerleri haricindeki plajları ve alanları da park alanı olarak kullanıyorlar. Tüm malzemelerini bu alanda bırakıyorlar. Geceden sabaha kadar iş makineleri çalışıyor. Bu sesler bizi çok rahatsız ediyor. Çok sayıda yem kamyonu ve TIR geliyor. Koya ulaşan yol zeytin bahçelerinin içinden geçiyor. Burada doğaya verilen zarar çok büyük. Balıklar için kullanılan yemler nedeniyle denizde oluşan bulanıklık ve yağ tabakası olduğu gibi koyda kalıyor. Doğal yaşamı engelliyor. Açıkta tuttuğum balıkları deniz kıyısına gelip deniz suyu ile temizleyemiyorum çünkü suyun kirliliğinden tiksiniyorum" dedi.
Koyun balıkların yumurtlama alanı olduğunu ancak balık çiftliklerinin balıkların üreme alanına zarar verdiğini söyleyen emekli öğretmen Belgin Güler (63) ise “1984 yılından beri burada yaşıyorum. Doğası, çevresi için buraya geldik. Balık boldu, ürüme yerleri zarar gördüğü için şu an bu konuda büyük sorunlar var. Her şey çok değişti. Şu anda balık yok denecek kadar az. Çiftlikler malzemelerini kıyıya getirip doldurdukları için deniz kıyısında yürüyemez ve balık tutamaz olduk. Bu bölgede doğa tahribatı var. Torunlarım, çocuklarım var. Eskiden burada denize girebiliyorlardı. Şimdi denize girmelerine izin vermiyoruz, çünkü kirli" diye konuştu.