Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından Erzurum'da bir araya gelen gönüllü 18 inşaat mühendisi, afet bölgesinde gönüllü çalışmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne başvurdu. Bakanlık tarafından hızla başlatılan hasar tespit çalışmalarına destek için Valilik izniyle bölgeye giden gönüllü mühendisler, görevlendirildikleri Malatya'nın Doğanşehir ilçesi ile merkeze yakın köylerde bir hafta boyunca binalardaki hasar ve yıkımların nedenini araştırdı. Mühendisler, yıkımların ana nedeninin "kalitesiz beton, kötü işçilik ve bodrumu bulunmayan binalar" olduğunu gözlemledi.
Erzurum'da gönüllü 18 inşaat mühendisi, depremlerin ardından Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde yaptıkları hasar tespit çalışmasında yıkımların ana nedeninin "kalitesiz beton, kötü işçilik ve bodrumu bulunmayan binalar" olduğunu gözlemledi.
Bakanlık tarafından hızla başlatılan hasar tespit çalışmalarına destek için Valilik izniyle bölgeye giden gönüllü mühendisler, görevlendirildikleri Doğanşehir ilçesi ile merkeze yakın köylerde bir hafta boyunca binalardaki hasar ve yıkımların nedenini araştırdı.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Erzurum Şube Başkanı Abdulkadir Orhan, Doğanşehir'e vardıklarında çok sayıda yıkılmış binayla karşılaştıklarını belirtti.
İlçede geriye kalan çoğu binanın da ağır ve hasarlı olduğunu anlatan Orhan, "Bakanlığın verdiği tabletlerde hangi binalara bakacağımız belliydi. Bizim için üzücü bir durumdu. Hızlı bir şekilde hasar tespit çalışmalarına başladık." dedi.
"Atılan demirin faydasının olmadığını tespit etmiş olduk"
Binalardaki incelemelerinin ardından akşamları toplanıp sorunlar ve kusurlar üzerinde konuştuklarını belirten Orhan, şöyle devam etti:
"Bunda en öne çıkan husus beton kalitesi oldu. Betonun depreme karşı davranışına baktığımızda iki ana temel sonuca vardık. Birincisi, halk arasında betonun sulanması olarak bilinen betonun kürlenmesi. Betonun doğru kürlenmediğini ve zamanında betona kür yapılmadığını tespit ettik. Buradan kaynaklı oradaki beton olması gereken dayanımda olmadığından binaların yıkıldığını gördük. İkincisi ise betona su katmanın ne kadar sıkıntılı olduğunu gördük. Arkadaşımız şunu tespit etti, beton parçalanmış çıkmış. İçinin demir donatısına baktığı zaman gönyelerin doğru yapıldığını, etriyelerin doğru örüldüğünü ve hepsinin tamam olduğunu ama beton kalitesi olmadığından oraya atılan demirin faydasının olmadığını tespit etmiş olduk."
Zemin etütlerinin güzel yapılması gerektiğine dikkati çeken Orhan, deprem bölgesi için yıkıma yol açan ana sebeplerin kalitesiz beton, kötü işçilik ve bodrumu bulunmayan binalar olduğunu belirterek, "Bodrumu olmayan çok bina gördük, bodrum katsız 3-4 katlı binalara denk geldik. Yanındaki bodrum katlı binanın ayakta kaldığını, hasar aldığını ama bu tarafta bodrum katı olmayan subasmanlı olarak yapılan binaların yıkıldığını gördük. Daha çok proje hatalarına da denk geldik." diye konuştu.
"Bilim ve tekniğe uygun yapılan binalarda herhangi bir problem olmadığını gördük"
Kamu kurum ve binalarına da baktıklarını, yeni yapılan mühendislik hizmeti almış binalarda problem olmadığını ifade eden Orhan, "Doğru tekniğe göre gerçekten bilim ve tekniğe uygun yapılan binalarda herhangi bir problem olmadığını, uygun olmayanlarda sıkıntı yaşandığını net bir şekilde gördük." dedi.
Abdulkadir Orhan, şunları kaydetti:
"Bizzat tecrübe ettiğim bir olay oldu. Halk Eğitim Merkezine gittik, hasarsız iki katlı bina ile karşılaştık. Çok hafif sıva çatlağı bile denmez boya çatlağı vardı. Betonarme binanın ne zaman yapıldığını sorduğumuzda 1979'da yapıldığını söylediler. Hemen yanında yıkık bina vardı. Onun yapılma zamanını sorduğumuzda maksimum 10 yıllık bina olduğunu söylediler. Buradan şu sonuca da varabiliyoruz; eğer zeminse ikisi de aynı zemindeydi. Demek ki bütün problem zemin değil."
Depremin değil binaların öldürdüğüne işaret eden Orhan, "Ciddi manada bilim ve tekniğe uygun binalar inşa ettiğimiz zaman sıkıntılar yaşanmayacağını gördük. Özellikle köylerde yeni yapılan ve hasar alan binaların birçoğunun ruhsatsız olduğu ve bir şekilde mühendislik hizmeti almadığını görüyoruz." diye konuştu.
Proje denetimlerinin yeniden İMO'lara verilmesinin daha sağlıklı olabileceğini belirten Orhan, her şantiyede inşaat mühendisinin bulunması gerektiğini, sorunların önceden tespit edilerek hataların daha kısa sürede düzeltilebileceğini söyledi.