Barzani’nin küresel krizi göze alarak gittiği referandum sonrasında gözler Türkiye’nin alacağı önlemlere çevrildi. Bu konuda farklı sesler yükselse de jeopolitik uzmanları, Türkiye’nin elindeki iki büyük kozdan birinin Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı olduğunu belirtiyor. Öte yandan, IKBY’nin ticaret kapısının kilidi de Türkiye’nin elinde. Sektör temsilcileri 7,6 milyar doları bulan Irak ihracatında yaptırımlar sonrası oluşacak kaybın kolaylıkla telafi edilebileceğini vurguluyor. Zira gerekli üretimi yapacak tesisi bile olmayan IKBY’nin yumurtası bile Türkiye’den gidiyor.
Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 5 ülke arasında Irak yer alıyor. Ancak Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), enerji nakil hatlarında olduğu gibi ticarette de Türkiye’ye bağımlı durumda. Türk tarım ve gıda firmaları başta olmak üzere İKBY’nin karnı Türkiye sayesinde doyuyor denilse yeridir. Haliyle, Ankara’nın gerek kendi iradesi gerekse Irak Merkezi Hükümeti ve bölge ülkeleri ile atacağı adımların caydırıcılık etkisinin yüksek dozda olacağı öngörülüyor. Yıl sonunda 155 milyar doları bulması beklenen toplam ihracatımız içinde, Kuzey Irak’a ticari yaptırımlar sonrası 7,6 milyar dolarlık bir kaybın telafi edilebileceği ifade ediliyor.
Ancak işler, Barzani Yönetimi için yolunda gitmeyecek, zira bölgenin yumurtası bile Türkiye’den gidiyor. Bölge, yumurta üretecek bir tesise veya üretim teknolojisine bile sahip olmadığı için haftada 50 TIR'lık yumurta ihracatı gerçekleştiriyoruz. Afyonkarahisar Başmakçı Tavukçuluk Kooperatifi Başkanı Nevzat Tezcan, "IKBY'nin yumurta ihtiyacının tamamını Türkiye karşılıyor. Bağdat Yönetimi'ne haftalık 200 TIR'dan fazla ihracat yapılıyoruz. Yaptırım, Bağdat'a olsa bizi etkiler ama 50 TIR Türkiye’yi vurmaz” diyor.
Türkiye’nin elindeki iki büyük kozdan biri, Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nın vanası iken diğeri de ticari yaptırımlar. İki ülkenin ticareti 7,6 milyar doları bulurken, ülke gıda, tarım ve tekstil gibi stratejik önemdeki ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılıyor. Uzmanlar, ekonomik açıdan Türkiye'ye bağlı olunması nedeniyle yaptırımların, Barzani yönetimine nefes bile aldırmayacağı konusunda birleşiyor. Birçok sektör temsilcisi, alınacak tedbirlerin Türk ekonomisine muhtemel maliyetinin alternatif pazarlardan kolayca telafi edileceği görüşünde.
Barzani Yönetimi, günü kurtaracak çözümlere yönelse de birçok uzmana göre uzun vadede ipler Türkiye’nin elinde. Türkiye ve Irak; dolayısıyla IKBY arasında uzun zamandır süregelen derin ekonomik ilişkiler olduğuna dikkati çeken Enerji Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “Özellikle referandumun gerçekleştirildiği bölgelerde Türkiye’nin ekonomik ve ticari olarak varlığı yadsınamaz düzeyde. Türk işadamları ve firmaları bölgeye ciddi yatırımlar gerçekleştiriyor” diye konuştu.
IKBY sınırları içerisindeki petrolün Batıya ulaştırılmasında en önemli yolun Türkiye olduğuna dikkat çeken Karagöl, “Suriye’deki iç karışıklık ve İran’ın tutumu İKBY’yi Türkiye’ye karşı itmekte. Bu sebeple, yakın zamanda bölgede yeniden kurulacağı düşünülen denklemin dışında kalmak yerine denklem kurucularından biri olarak varlık göstermek Türkiye’nin çıkarına olacaktır” diye konuştu.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel “35 markamızın Irak’ta toplam 97 mağazası ve 559 satış noktası bulunuyor. Ekonomik ambargo durumunda mağazalarımız kapanacaktır" dedi. Toplam cirolar açısından mağazaların kapanmasının Türk markaları açısından çok ciddi sorun olmayacağını belirten Öncel, "Asıl sıkıntıyı bölge insanının çekeceğini düşünüyorum. Hazır giyim, ayakkabı, gıda, beyaz eşya gibi kategorilerde pazarın tamamına Türk markaları ve ürünleri hakim” diye konuştu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, "Irak, 2016’da 7,6 milyar dolar ile en çok ihracat yaptığımız 3. ülke oldu. Toplam ihracatımızda yüzde 5,4’lük bir paya sahip. 2017’nin ilk 8 ayında ise ihracatımız yüzde 25 artarak 5,6 milyar dolara ulaştı. Merkezi Hükümet ile ilişkilerimiz oldukça iyi. Ancak şunu belirtmek isteriz ki; bizim için öncelik ulusal güvenlik söz konusu olduğunda hiçbir zaman ticaret olamaz" dedi. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi de, “Türkiye’nin stratejik çıkarları bizim için çok daha önemli. Gerekirse bu ülkeye yönelik ihracatımızdan vazgeçer, buradaki ticari kaybımızı başka pazarlarda telafi ederiz” ifadelerini kullandı.
Global Energy Research Partners Strateji ve Araştırma Direktörü Emin Emrah Danış, petrolün bölgesel yönetimin krizdeki ekonomisini ayakta tutan en önemli gelir kaynağı olduğuna vurgu yaptı. Ceyhan üzerinden günlük 500 bin varil petrol ihraç edildiğini hatırlatan Danış; “Irak Merkezi Hükümeti'nin petrol konusunda komşu ülkelerden sadece kendisiyle görüşülmesini istemesi önemli. Sözde referandum sonrası Türkiye, bölgenin tartışmalı hale gelecek petrol ihracatını bölgeyi izole etmek ve ekonomik baskıyı arttırmak için Irak’ın da olası talebi olarak durdurulabilir” dedi.
Türkiye’nin bu konuda Irak’la birlikte hareket etmesinin önemine işaret eden Danış, “Unutmamamız gerekiyor ki Irak petrollerinin pazarlanmasından yasal olarak sorumlu tek resmi şirket SOMO. Irak merkezi Hükümeti ve SOMO’dan gelecek resmi talepler ile gerekli adımlar atılabilir. Başbakanımızın da ifade ettiği gibi aralarında Enerji Bakanlığının da olduğu birçok Bakanlığın alınacak önlemlerle ilgili olarak çalışıyor olması bu opsiyonun da masada olduğunu gösteriyor” açıklamasında bulundu.
- İPTALDEN BAŞKA ÇIKIŞ YOLU YOK
- Geçtiğimiz hafta Rus şirketi Rosneft’in bölgesel yönetimle yaklaşık 1 milyar dolar tutarında doğal gaz boru hattı anlaşmasına vardığını açıklamasını hatırlatan Danış bölgede bulunan doğal gazın Türkiye ve Avrupa piyasalarına ulaşabilmesinin referandum kararı sonrası hem çok zor hem de tartışmalı hale geldiğini anlattı. Bölgesel Yönetimin Irak ve bölge ülkelerini karşısına alan bu tutumunun uzun yıllar devam edecek bir iç savaşa sebep olabileceğini aktaran Danış; “Yönetimin referandum sonucunun iptalinden başka bir çıkış yolu olmadığını anlaması gerekiyor” diye konuştu.