Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım, ekonomide bazı sıkıntılarla karşı karşıya kalındığının sır olmadığını, ancak sıkıntının sebeplerine bakılması gerektiğini ve tespitin doğru yapılmasının önemli olduğunu belirtti. Çırağan Sarayı'nda bu yıl ikincisi 'Küresel Ticaret Savaşında Türkiye'deki Yatırım Fırsatları" mottosuyla düzenlenen İstanbul Ekonomi Zirvesi'nin açılışında konuşan Yıldırım, “Bu günler aynı zamanda fırsat günleridir. Herkesin durduğu yerde yatırım yapan kazanır" diye konuştu.
Türkiye’nin daha büyük krizi 2001 yılında gördüğünü dile getiren Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Finans kriziydi, 23 banka göçtü. 46,5 milyar dolar uçtu gitti. 2008 krizini gördük. Gezi olaylarını gördük. Osmanlı tarihinde bile görülmeyen derecede faiz oranı 4.6'ya düşmüştü. Dünyanın en büyük projelerinin ihalelerini yapıyoruz. IMF ile yolumuzu ayırmışız. Bütün bunlar tabi ki bazı çevrelerde rahatsızlık oluşturdu. Hemen arkasından 17-25 Aralık ihanetini gördük. Yargı darbe girişimini gördük. Yetmedi ve 15 Temmuz alçak FETÖ darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bütün bu sınamalardan geçen Türkiye yıkılmadı, ayakta kaldı. Özel sektörün, sanayicilerimizin tecrübesiyle birikimiyle ayakta kaldı. Dolayısıyla bugün yaşadığımız sıkıntıların üstesinden mutlaka geleceğiz, bunu açıkça söylüyorum. Gerek bankaların sıkıntılarına yönelik tedbirler alınıyor, gerek reel sektörün bilançolarının bozulmaması için gereken yapılandırmalara gidiyorlar. Bir müddet ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Geçmişte fazla açılmıştık, şimdi biraz daha işleri toparlayacağız.”
Türkiye nüfusunun 2002'de 65 milyon, günümüzde ise 81 milyon olduğunu hatırlatan Yıldırım, gayrisafi milli hasılanın 400 milyardan 900 milyar dolara yükseldiğini dile getirdi. İstanbul’un ekonomik büyüklüğüne de değinen Yıldırım, “İstanbul'un büyüklüğü 349 milyar dolar. Türkiye ekonomisinin yüzde 40'ını teşkil ediyor. Toplam mevduatın yüzde 44'ü İstanbul'da. Türkiye genelinde kullanılan 1,8 trilyonluk kredinin 755 milyarı İstanbul'da kullanılıyor. İstanbul ekonomisi, BM'ye üye 130 ülkenin ekonomisinden daha güçlü, 25 Avrupa ülkesinin ekonomisinden daha büyük” dedi.
2008 kriziyle birlikte dünyanın katılım bankacılığına olan ilgisini arttığına dikkat çeken Vakıf Katılım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, “Katılım Bankacılığı dünyada 2 trilyon doları aşan bir aktif büyüklüğe sahip ve her yıl da yüzde 10 oranında büyümeye devam ediyor” dedi. Bankacılık sektöründe toplanan fonların yüzde 6,5’inin, kullandırılan fonların ise 5,2’sinin katılım bankaları tarafından gerçekleştiğine dikkat çeken Oran, Türkiye’deki 5 katılım bankasının bin 105 şubeye sahip olduğunu ve 15 bin kişiye istihdam sağladığını dile getirdi. Kendilerinin de 90 şubeye ulaştığını vurgulayan Oran, sektörden yüzde 10 pay aldıklarının aktardı. Oran, yatırım için yabancı bankalarının ülkeye gelmesi gerektiğini fakat kontrolünün bizde olması gerektiğine de vurgu yaptı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, son 5 yıl içinde ihracatın 150 milyar dolardan 170 milyara çıkmasının ayrı bir başarı hikayesi olduğunu belirterek, “Birkaç yıl içinde 200 milyar dolarlık ihracatları yapmak en büyük hedefimiz ve çalışmamız” dedi. Son 16 yılda Türkiye ekonomisinin milli gelirini 231 milyar dolardan 852 milyar dolara yükselttiğini söyleyen Gülle, ihracat hacmini ise 4 kat artırarak 36 milyar dolardan 170 milyar dolara taşıdığını belirtti. Gülle, son dönemde kurda yaşanan aşırı oynaklığın, ekonomide sürdürülebilir büyüme ve istihdama yönelik yeni stratejiler yaratma zorunluluğu doğurduğunu, özellikle mal ve hizmet ihracatının öneminin bu dönemde ortaya çıktığını kaydetti.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de küresel piyasaların tamamında irili ufaklı sorunların bulunduğunu, ekonomik sıkıntıların sadece Türkiye için söz konusu olmadığını bildiklerini ifade etti. Dünyanın başka yerlerinde de ekonomik sorunlar olduğuna işaret eden Özdebir, İngiltere’de Brexit’in, Çin ve ABD arasındak ticaret savaşının ile İran ambargosu gibi birçok sıkıntın olduğunu vurguladı.