Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, ‘kredi almakta zorlanıyoruz’ eleştirisinde bulunan sanayiciye seslendi. Türk bankacılık sektörünün bu yıl 1,8 trilyon liralık kredi verdiğini belirten Çakar, “Ülke ekonomisini büyütmek için bankacılık sektörü her türlü desteği veriyor. Toplam kredi miktarımız son 9 ayda 4,9 trilyon liradan 6,7 trilyon liraya çıktı. Üretim ve yatırım yapan sanayicilerimize kapılarımız sonuna kadar açık” diye konuştu.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Yeni Şafak’a konuştu. Bankanın Maslak’taki Genel Müdürlük binasında sorularımızı cevaplandıran Çakar’a önce iş dünyasından gelen ‘kredi alamıyoruz’ eleştirilerini sorduk. Üretim, yatırım ve istihdam için finansman ihtiyacı olan herkese kapılarının sonuna kadar açık olduğunu belirten Çakar, ayrıca bu yılın ilk dokuz ayındaki kredi artışını rakamlarla anlattı. Çakar’ın cevaplar şöyle:
Türk bankacılık sektörü her zaman büyümenin finansmanın ana lokomotiflerinden biri olmuştur. Bu dönemde de ülke ekonomisini büyütmek için bankacılık sektörü için her türlü desteği veriyoruz. Ancak yeni Türkiye Ekonomi Modeli bazı kavramları ön plana çıkarıyor. Kaynakların da bu mecralara doğru kullanılması hedefi var. Çünkü sınırsız kaynak yapısı dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi bizim ülkemizde de yok. Kaynağın daha nitelikli üretime dönük, daha cari açığı azaltıcı sektörlere ve mecralarda kullanılması yönünde hükümetin ve ekonomi yönetiminin tercihi var. Merkez Bankası, BDDK ve ekonomi yönetiminin çizdiği çerçevede de bu konuda bir yönlendirme söz konusu.
ÜRETİM VE YATIRIM YAPANA KAPIMIZ AÇIK
Burada KOBİ'lerin krediye ulaşmasında, ihracatçılara, tarım sektörüne yatırım yapanların krediye ulaşımında sıkıntı yok. Ancak bankalar selektif olmayan alanlarda Merkez Bankası'nın belirlediği çerçeve içerisinde hareket ediyor. Bilançosunu ona göre ayarlıyor.
Enflasyonist ortamlarda işletme sermayesi ihtiyacı çok artıyor. Üretime ve yatırıma kredi için para politikası dengesini sağlamak lazım. Yılbaşından bu yana da bakıldığında özellikle TL cinsinden kredilerde çok ciddi bir piyasanın fonlanması söz konusu.
9 AYDA 1,8 TRİLYON LİRA KREDİ VERDİK
Bankalar bu yılın ilk 9 ayında TL bazında 1,8 trilyon kira kredi kullandırdı. Bu çok ciddi bir rakam. Ticari kredilerde pazar payı yüzde 81'e çıktı. Bireysel kredilerde ise yüzde 19. Eskiden bu 4 puan bireysel krediler lehineydi. Ticari kredi payı daha arttı. Bu da demek oluyor ki, krediler daha selektif alanlara gidiyor. KOBİ'lerin payı yüzde 24, büyük işletmelerin payı yüzde 27. Ayrıca imalat sanayinin payı da yılbaşından bu yana 3 puan arttı ve yüzde 30’a çıktı. Üretim yapan, yatırım yapan herkese kapılarımız sonuna kadar açık. Bu selektif kredi politikası kapsamında isteyen istediği kadar kaynak alabilir.
YETER Kİ AMACA UYGUN KULLANILSIN
Bütün sektörlerin kredi talebi var. Hiç ayrım yapamam. Sermaye ihtiyacı çok önemli. Enflasyon dolayısıyla özellikle yurt dışında ara malı hammadde fiyatları arttı. Bütün dünyada enflasyon olunca haliyle 10 liraya çevirdiğiniz kredi 20 lirayla çevirmeye başlandı. Ama burada biz o farkı finanse edebilecek durumdayız. Burada önemli olan kredinin amacına uygun kullanılması, dövize, altına gitmemesi ve kredi hakikaten yatırıma, üretime, ihracata dönmesi, cari açığa katkıda bulunması ve KOBİ'leri canlı tutması.
TL-DÖVİZ DENGESİ ZAMANLA OLUŞUR
Kur Korumalı Mevduat (KKM); TL ile yabancı para dengesinde iyi bir çözüm oldu. Yoksa hakikaten yabancı para cinsi mevduat ciddi oranda artmıştı. KKM bunu kısmen kontrol altına aldı. Şimdi yüzde 55'e-45 gibi bir seviyeye geldi. Ben TL cinsinden kredi kullandırırken, yabancı para cinsinden mevduat istemem. Özellikle eski enflasyonist dönemden kalan alışkanlıkla maalesef insanlar tasarruflarını değer kaybını önlemek amacıyla, yabancı parada kalıyorlar. Ama uygulanan liralaşma politikasıyla zamanla TL-yabancı para dengesinin sağlanacağını düşünüyorum.
Tabi devam ediyor. Şu anda 1 trilyon 370 lira KKM'de. Ziraat Bankası'ndaki KKM'nin yenilenme oranı yüzde 80.
SERBEST PİYASA MEKANİZMASI TAM İŞLİYOR
Türkiye'de her zaman para, mal ve sermaye hareketleri serbest olmuştur. Serbest piyasa mekanizması her zaman tam canlı ve sağlıklı işlemiştir. Ama hiçbir ülkede ve dünyada kuralsız bir serbest piyasa mekanizması olmaz. Ona göre de herkes bütün ticaret ve piyasa olağan akışı ile işler.
ELİMİZİ DAHA ÇOK TAŞIN ALTINA KOYDUK
Her banka kendi sermaye, kaynak yapısı, operasyonel maliyeti, bilanço yapısı, risk iştahı çerçevesinde bilançosunu yönetip, kredi verip, kazanmak ister. Bu sene özel sektör ve yabancı sektör bu sene iyi kredi verdi. Ancak pandemi döneminde ve sonrasındaki belli dönemlerde özel ve yabancı sermayeli bankalar biraz daha kontrollü hareket ettiler. Biz kamu bankaları elimizi daha çok taşın altına koyduk. Daha çok piyasaya destek verdik. Kamu bankacılığı da bunu gerektirir.
Her zaman o dengeyi sağlamak lazım. Özel sektörün de sürecin bir parçası olduğu kredi verebilir noktada tutmak lazım. Doğrusu da budur. Özel sektörde her zaman reel sektöre destek vermeye etmelidir.
TARIM KREDİLERİNDE ZİRVEDEYİZ
- -Ziraat Bankası’nın kredi performansı nasıl?
- Ziraat Bankası olarak bu yıl 159'uncu yılımızı kutlayacağız. Tarımsal kesimi finanse eden lokomotif bir kurumuz. O misyonla hareket ettik. Sanırım Ziraat Bankası tarihinde bu yılki kadar tarımsal kesimin finanse edildiği bir dönem olmamıştır. Kredilerimiz 180 milyar TL civarına geldi. Sadece Ziraat Bankası olarak sene başında 100 milyar liraydı. Hem talep biz de özellikle yeni müşteri edinmek, tarımı daha fazla desteklemek, müşterinin ihtiyacını net karşılamak adına özel bir gayret ve çaba gösteriyoruz. Genç ve kadın çiftçilerimizin tarımda yer alması konusunda yaptığımız çalışmalar çok iyi gidiyor.
- Diğer bir konuda elektrik dağıtım şirketlerine olan borçların ödemesi noktasında bir proje geliştirmiştik. Çiftçilerin çok önemli bir problemini çözdüğümüzü düşünüyorum.
- Bizim çiftçilerimiz zaten biz onlara kredi sağlıyoruz. O kredi kapsamında sürecin daha kaidi olarak işlemesini sağlamış olacağız.
- -Tahmini ne kadar bir kullandırma olur?
- Oradaki potansiyel ciddi bir rakam. Ama ben orada 5-10 milyar TL'lik bir hacme zamanla ulaşacağımızı düşünüyorum. Çiftçi gelip, ‘siz benim faturamı ödeyin, hasat döneminde ben sana öderim’ talebinde bulunursa biz öderiz. Bunun için entegre bir yapı kuruyoruz. Burada hem dağıtıcı firma kazanacak, hem çiftçimiz hem de banka olarak biz kazanacağız. Dolayısıyla üçlü bir nakit akışı süreci oluşturduk.
TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNE GÜVENİYORUZ
Türkiye yatırım yapılabilir çok iyi bir ülke. Çok iyi altyapıya ve teşvik mekanizmasına ve potansiyeline sahip. Türkiye'de her zaman doğrudan veya portfoy yatırımlarının bir talebi olmuştur. Bu anlamda cazip bir coğrafya. Zaman zaman bize doğrudan yatırım talepleri geliyor. Biz de bunu kolaylaştırmak için, elimizden geleni yapıyoruz. Yeter ki Türkiye'de yatırım yapan müşteriler gelsin. Biz hayatlarını kolaylaştırırız. Biz, bu ülkenin potansiyeline de geleceğine de insanına da güveniyoruz. Önümüzdeki süreç itibarıyla; Cumhurbaşkanının ifadesiyle Türkiye’nin yüzyılı olacak, cümlesine bütün kalbimle inanıyorum. Biz ülke olarak bütün dünyada önümüzdeki süreçte ivmelenerek pozitif ayrışan bir ekonomik yapıya kavuşacağız. Sermaye yapısı itibarıyla da bakıldığında, Türk bankacılık sektörü hakikaten sağlam dimdik ayakta. Ve ekonomiyi finansa edebilecek bir yapıdadır.
ADİL BÖLÜŞÜM OLMASI LAZIM
- Bu güçlü yapısından mı kaynaklanıyor çok kazanç elde ediyorlar eleştirisi?
- Yani şöyle, her sektörün para kazanması lazım. Para kazanmayan sektör olmaz. Ama bu karlılığın makul olması lazım. Adil bir bölüşüm olması lazım. Şunu çok önemsiyorum; Bunu TOBB toplantısında da söyledim. Reel sektörün kaybettiği ama bankacılık sektörü olarak benim kazandığım bir mekanizmanın sürdürülebilir tarafı olmadığı gibi benim işime de yaramaz. Önemli olan ülke bilançosuna ve hepimizin karşılıklı kazan kazan mekanizmasıyla doğru ve adil bölüşümlü bir kazanç yapısıyla ilerliyor olmamız lazım. Bu seneki bankacılık sektörünün karı daha çok enflasyonist ortamın getirdiği enflasyon karlılığın değerlenmesinin getirdiği bir sonuçtur.
- -Yeni bir KOBİ finansman paketinden sizin payınıza düşen nedir burada?
- Bu tip paketlerde tamamında Ziraat Bankası, bu işin ana öncüsü olur. Paketin ana sürükleyicisi olur. Önümüzdeki dönem itibarıyla da bu paketlerin tamamında yine Ziraat Bankası daha önce olduğu gibi bundan sonra da üzerine düşeni layıkıyla yapacaktır.