Koronavirüs salgını dünyanın karşılaştığı ilk küresel kriz değil elbette ancak salgının yüksek yayılım hızıyla verdiği ani hasar, tüm ülkelere ‘benzersiz’ bir şok yaşattı. Sağlığın hayati bir mesele olduğu, bir virüsün devletler de dahil olmak üzere tüm sistemleri bir anda felç edebileceği, büyük bir dehşetle tecrübe edildi. Z Raporu sağlık meselesini, ulusal güvenlik boyutuyla incelemeye aldı.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Öyle görünüyor ki, süreçler ‘Korona Öncesi’ ve ‘Korona Sonrası’ diye anılır olacak. Koronavirüs ile mücadele kapsamında devletlerin uyguladıkları tedbirler ve vatandaşların bu tedbirlere verdikleri tepkiler, geçmiş bakış açılarını değiştirebilecek güçte. Küreselleşmenin temel dayanağı olan sınırların ortadan kaldırılması iddiası tersine dönüyor. Seyahatler engellenip, ticari sınırlamalar getirilen yeni dönemde, sağlık sistemlerine artık salt ticari kurallarla değil, halk sağlığı, tıp etiği ve güvenlik önceliğiyle bakılıyor. Z Raporu’nun kapak konusunda, salgından sonra sadece sağlık sisteminin değil, tüm yaşam alanlarının sistemli değişikliklere gebe olduğu vurgusu yapılıyor.
Kapitalizm karşıtlığı yükseliş eğiliminde. Kapitalizmin sancılı bir sürece girdiği, bu yılki Davos toplantılarının ana gündem maddesiydi. Bir işletmenin tek amacının ‘kaynaklarını verimli kullanmak ve kârını artırmak’ olduğu fikri, ABD ve Avrupa başta olmak üzere bazı toplumlara refah getirse de, 80’lerden itibaren sınırsız kâr arayışı, toplumları eşitsizliğe sürükledi. Dünyayı daha iyi ve eşit bir yer haline getireceğine inanılan internet devrimi ise, çok kısa zamanda kendi zenginlerini yarattı. Araştırmalar, zenginlerin daha fazla zenginleştiğini, fakirlerin daha fakirleştiğini ortaya koyuyor. Z Raporu’ndaki kapsamlı analiz, dünyadaki serveti elinde tutanların da bundan rahatsız olduğunu ortaya koyuyor.