Türkiye ve dünyada yenilenebilir enerjide hem yatırımlar hem de istihdam artarak devam ediyor. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi'nde, 2010 yılında 27. sırada olan Türkiye 2018 yılında 17. sıraya yükseldi.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı hedefleyen ve yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandıran Türkiye’nin bu sektörde 7 yılda 2 kattan fazla büyüdüğüne dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “ 2009 yılından beri yenilenebilir enerji yatırımlarında Türkiye, hidroelektrik, güneş, rüzgar, jeotermal gibi alanlarda dev yatırım hamleleri yapmıştır. Bu kapsamda Türkiye, 2009'da yenilenebilir enerji üretiminde 15.5 gigawatt (GW) olan toplam kurulu güç kapasitesini 2016 yılında 34.2 GW'a çıkarmayı başarmıştır.
2015 yılında 1.9 milyar dolar yenilenebilir enerji yatırımları yapan Türkiye, bu yatırım rakamıyla yenilenebilir enerji alanında İngiltere, Fransa ve Hollanda ile birlikte 1 milyar dolar eşiğini aşan dört Avrupa ülkesinden biri olmuştur.
İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, şunları söyledi:
“Türkiye, yenilenebilir enerji sektörüne sağlanan devlet desteğini, rüzgar, güneş enerjisi ve biyokütle gibi zengin olduğu alanların yanı sıra ulaşım sektöründe alternatif enerjiye araştırma ve geliştirme desteği sunarak, dünya yenilenebilir enerji sektörü piyasasından daha fazla pay alma şansı yakalayabilir. Rekabet gücüne sahip yeni teknolojiler ve ihracat olanakları ile istihdamı artırabilme fırsatı yakalayan Türkiye’de yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği teknolojileri aynı zamanda istihdam kaynağı anlamına gelmektedir. Kamu ve özel sektörün işbirliğine bağlı olarak karbon salınımının azaltılması yönündeki çabalar ve rüzgar, jeotermal, su enerjisi ve güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji sektörüne yapılacak yatırımların orta ve uzun vadede ulaşım, inşaat, enerji tarım gibi sektörlerde yeşil çevre dostu hareketin gelişmesini sağlayacaktır”
Çin ve Hindistan’daki 2000 yılından bu yana ekonomik büyümenin getirdiği enerji talebi artışının, kömürlü termik santral kapasitesinin iki katına çıkarak 2000 GW’a ulaşmasına neden olduğuna vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “95 ülkede yaklaşık 3.000 GW’lık güce sahip toplamda yaklaşık 10 bin emekli edilen, işletilen ve planlanan kömür santralı yer almaktadır. Kömürden üretilen elektrik 2014 yılında zirveye ulaşmıştır. 2014 yılında zirveye ulaşmasının ardından ülkeler termik santral yatırımlarını daha da fazla arttırmaya başlamıştır. Ülkelerin termik santral yatırımlarını artmasının ilk nedeni; suyun buhar haline getirilmesi amacıyla kullanılan kömürün genellikle düşük kaliteli ve maliyetli olması, böylelikle ülke ekonomileri açısından ‘tasarruf’ anlamına gelmesi yer almaktadır. İkinci neden, termik santrallerde enerji üretimi için kullanılan kömürün taşınabildiği her alana termik santral kurulabilme olanağıdır. Termik santrallerde su buharıyla hareket sağlandığından dolayı su buharıyla sınırsız elektrik üretme imkânının bulunması üçüncü neden olarak karşımıza çıkmaktadır.
Termik santralleri yatırımının artmasındaki son neden ise, düşük kaliteli kömürlerin ve suyun kullanılmasının daha az maliyetli ve ucuz elektrik enerjisi üretmeye olanak vermesidir. Yenilenebilir enerji noktasında, kapasiteye net katkılar sabit kalmış, bazı teknolojilerde maliyetler düşse de, yenilenebilir ısıya ve nakliyeye yatırım azalmıştır. Enerjide geleneksel, bilindik ve daha düşük maliyetli üretim anlayışın sürmesinde, yenilebilir enerjide önde gelen ülkelerin jeopolitik belirsizlikleri, teknolojik dönüşümün ülkeleri tedbirli bir tutuma sevk etmesi, ticaret ile ilgili anlaşmazlıkları devam eden Çin ve ABD, Brexit endişeleri ile boğuşan Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yeterince kanalize olamaması da etkili olmuştur” ifadelerini kullandı.