Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal TMSF'nin 2020 yılı faaliyetleri ve 2021 yılı hedeflerine ilişkin basın mensuplarıyla sohbet toplantısı gerçekleştirdi.
Gülal, 18 yıldır ülkede bankacılık krizinin yaşanmamış olmasının, rezervlerini artırmalarına olanak sağladığına işaret ederek, sadece Bank Asya nedeniyle ödeme yükümlülüğüyle karşılaştıklarını ve orada da 967 milyon lirayı, Bank Asya'nın sigorta limiti kapsamındaki tutarı mudilere ödediklerini söyledi.
TMSF'ye devrolan 26 bankanın hakim ortaklarından kamu alacağının tahsiline ilişkin süreçlerin sonuna geldikleri bilgisini veren Gülal, "Toplam tahsilatımız 23,3 milyar lira seviyesine ulaştı. Bundan sonra artık iyimser tahminle 350 milyon dolar daha tahsilat yapabiliriz diye öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
Gülal, Balkaner Grubu'na yönelik çalışmalar kapsamında Ataşehir'de "Ataşehir Modern" adında bir inşaat projesi yürüttüklerine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Lansman yaparak satışa çıkacağız. 1113 konutluk, 3 bloklu bir proje. 70 ticari alan var, 1 artı 1'den, 5 artı 1'e kadar farklı büyüklükte daireler var. Oradan 1 milyar lira kamu alacağı tahsili yapabiliriz diye öngörümüz var. Onunla da meşhur Balkaner Dosyası'nı kapatmış olacağız."
TMSF Başkanı Gülal, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) aidiyeti ve iltisakı tespit edilen şahıslara ait bir kısım varlıkların TMSF kayyumunda yönetimine karar verildiğini anımsatarak, bu kapsamda 797 şirket olduğunu bildirdi. Bu şirketlerin aktif olarak yüzde 64 seviyesinde büyüdüğüne ve öz kaynak büyümesinin de yüzde 60 seviyesine geldiğine dikkati çeken Gülal, "TMSF kayyumu döneminde irtifa kaybeden herhangi bir şirketimiz olmadı." diye konuştu.
Bu şirketlerin kaynaklarıyla sosyal sorumluluk projelerine katkı vermeye başladıklarını ifade eden Gülal, "Dün terörün finansmanında kullanılan bütçe imkanlarını artık devletimizin, milletimizin, çocuklarımızın ihtiyaçlarında kullanmaya başladık. Dün Özel Harekat binasını bombalayan yapı ile biz artık emniyetimize araç alır hale geldik." değerlendirmesinde bulundu.
Gülal, kayyumluğunu yürüttükleri şirketlere ilişkin hukuki sürecin devam ettiğini ve şu ana kadar kesinleşmiş bir davanın bulunmadığını belirterek, büyüyen ve kar eden şirketlerin mevcut hukuki altyapıyla satılma şansı olmadığını söyledi.
Şirketlerle ilgili yol haritasının çizilmesi için hukuki süreçlerin kesinleşmesi gerektiğini vurgulayan Gülal, şirketlerin satış sürecine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Özellikle içi boşaltılmış şekilde devraldığımız şirketler var. Naksan Grubu ve Aynes gibi zarardaki şirketleri çalışır hale getirdik. Naksan ve Royal Halı'da satış süreci yaşadık ama talihli olmayınca 'İhaleyi ileri tarihte tekrarlarız.' diye öteledik. Elimizde büyük 8-10 grup var. Bu gruplar toplam aktifin yüzde 80'ine tekabül ediyor. Bizim konsantrasyonumuz bunların üzerinde. Erciyes Anadolu Holding, Yargıtay aşamasında, müsadere kararı çıktı. Koza'da da müsadere kararı çıktı ama istinaf aşamasında. Diyoruz ki 'Koza Altın, altın üretiyor, eğer hukuki süreçleri kesinleşirse bunu Türkiye Varlık Fonuna devredebiliriz, bu bir opsiyon. Erciyes Anadolu Holding'de çok ciddi bir yapılanmaya gittiler, markaları ayırdılar. Halka arz bir metot olabilir. Pırıl pırıl şirketlerimiz var, şartlar oluştuktan sonra satış da gündeme gelebilir. Her halükarda hukuki süreçlerinin kesinleşmesi lazım ki bu projeksiyonları daha sağlıklı yapalım. 2021'de Aynes Gıda, Alfemo Mobilya, Aker Tekstil, Mark Antalya AVM'nin ve Central Hospital'ın satışı düşünülüyor."
Bu şirketlerin mali durumunu da değerlendiren Gülal, "Özellikle imalat ve üretim sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız pandemiye rağmen 2020'yi çok iyi geçirdiler. Yıl sonu itibarıyla 2020 büyümeleri bir önceki yılın büyümesinden fazla. 3 ay mağazaları kapalı kalmasına rağmen Aydınlı Grup dahi yılı karla kapattı. Bu sürece rağmen 2020'yi tahminlerimizin çok üzerinde kapattığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Aşılanma süreciyle ilgili çalışmaları tamamlayıp mart sonu gibi kısmi normale dönme süreci başlarsa 2021'nin çok daha iyi geçeceğine ilişkin inancım sonsuz. 2021'de hukuki süreçlerin tamamlanmasına odaklanmamız lazım." dedi.
Koza Altın'ın Türkiye Varlık Fonuna devrine ilişkin soru üzerine Gülal, "Öyle bir ihtimal var. Sonuçta Varlık Fonu, Türk Madencilik AŞ diye bir firma kurdu. Varlık Fonunun elindeki şirketlere baktığımızda oraya mobilyayı koyamazsın ama Koza altın üretiyor ve stratejik de bir firma. Koza Altın ülkede üretilen altının üçte birini üretiyordu. Projeksiyon olarak söylüyorum, hukuki süreci kesinleşince Varlık Fonuna devredebiliriz. Bu bir ihtimal ama geldi birisi, yerli ya da yabancı 'Talibiz' derse satışı da mümkün olabilir. Bütün bu işlemlerin olması için hukuki süreçlerin tamamlanması lazım ve halihazırda tamamlanmış dosyamız yok." diye konuştu.
Mülkiyet reformuyla ilgili yapılan çalışmaların TMSF kayyumunda yöneten şirketlerle ilgisi olmadığını vurgulayan Gülal, şöyle devam etti:
Gülal, hukuki süreçte büyük grupların tamamında müsadere kararı verildiğine dikkati çekerek, "Erciyes Anadolu Holding'de, Koza'da, Aydınlı'da bu karar verildi. Müsadere kararı onandığı andan itibaren bu mülkiyet sorunu ortadan kalkacak. Bu hisseler Hazineye devrolacak ve mülkiyet eski sahiplerinde değil, devletimizde olacak. O zaman Hazinemiz ile oturur konuşuruz. Şu anda Hazineye devredilmiş varlık olmadığı için sonuna kadar biz buna vaziyet edeceğiz. Artık Hazine adına belki bu işleri yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
TMSF kayyumunda yönetilen inşaat şirketlerinden Fi Yapı konusunun "çözümsüz" olduğunu belirten Gülal, şirketin kasasında para olmadığını söyledi.
Gülal, şunları kaydetti: