Sermayenin para birimleri kıskacından kurtulması için yeni sistemler masada. IBF kongresinde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, “Tek bir para biriminin egemen olduğu bu sistem, iş birlikleri ile çeşitlendirilmeli ve bu sayede finansal riskler en aza indirilmeli” çağrısı yaptı.
Dolar kurunun üç ay önce spekülatif bir şekilde yükselmesi akıllara başka alternatif yok mu sorusunu da beraberinde getirdi. Tek bir para birimine bağlı kalınması ve para sistemlerinin tekelleşmesi tartışılır hale geldi. Sermayenin para birimleri kıskacından kurtulması için yeni teknolojiler konuşulmaya başlandı. MÜSİAD tarafından bu yıl 17'ncisi gerçekleştirilen MÜSİAD EXPO kapsamında düzenlenen 22. Uluslararası İş Forumu’nda da (International Business Forum-IBF) bu konu konuşuldu.
“Dünya Para Sisteminde Çoğulculuk ve Adalet” ana temasıyla düzenlenen kongrede konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, özellikle son yıllarda finansal maliyetlerin artmasının yanında korumacı politikaların yaygınlaşması ve gümrük duvarlarının yükselmesi gibi gelişmelere şahit olduklarını belirtti. Albayrak, ticaret savaşlarının küresel ekonomide istikrarsızlık riskini artırmasıyla karşı karşıya kalındığını söyledi.
Bu olası istikrarsızlığın hem dünya ekonomisindeki hem de küresel ticaretteki büyüme oranlarını ciddi anlamda tehdit ettiğini anlatan Albayrak, bir yanda finansal maliyetlerin yükselmesinin, öte yandan korumacı ekonomi politikalarının özellikle gelişmekte olan ülkeler için ciddi riskler barındırdığını vurguladı. Albayrak, “Birbiriyle büyük ticaret hacmine sahip IBF ülkelerinin geliştireceği iş birliği ve ortak akıl, küresel ekonomik istikrarsızlığın yaratacağı olumsuz etkilerden korunmak için son derece büyük bir önem taşımaktadır” dedi.
Albayrak, Türkiye’de sermaye piyasalarının yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesi için yürüttükleri finansal mimari çalışmalarına da dikkat çekti. Türkiye’nin son birkaç ayda yaşadığı sürecin, uluslararası para sistemindeki sorunların da açık bir yansıması olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Albayrak, şöyle devam etti: “Tek bir para biriminin egemen olduğu bu sistem, bölgesel ve ülkeler arasındaki iş birlikleri ile çeşitlendirilmeli ve bu sayede finansal riskler en aza indirilmelidir. Ağustos ve eylül ayında Türkiye’ye yönelik gerçekleştirilen ekonomik girişimler, doğrudan para birimimiz olan Türk lirasını ve ekonomik istikrarımızı hedef almıştır. Bu operasyon karşısında Türkiye’nin ortaya koyduğu irade, tüm bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasını sağlamıştır. Türkiye, eskiden olduğu gibi bir takım ekonomik ya da siyasal enstrümanlarla köşeye sıkıştırılacak ya da hedef alınabilecek bir ülke değildir. Güçlü ekonomik altyapısı, siyasal istikrarı ve liderliği ile Türkiye, daha da güçlenerek yoluna sağlam adımlarla devam etmektedir.”
Enflasyon ile mücadelede özellikle gıda enflasyonunda çok stratejik bir yol haritasını hazırladıklarını belirten Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, daha önce yaklaşım olarak yaşanan gelişmelere karşı “kısa süreli" müdahaleleri önceleyen Gıda Komitesi'nde yaklaşımlarını değerlendirdiklerini söyledi. Artık orta ve uzun vadeli stratejileri hayata geçireceklerini dile getiren Albayrak, bu kapsamda yaptıkları ilk toplantılarda yapısal değişimlere odaklandıklarını, "Tarımda Güçlendirilmiş Veri Altyapısı" ve "Erken Uyarı Sistemi"ni hızlı bir şekilde devreye alacaklarını bildirdi.
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, paranın fonksiyonunun çok dışında bir varlık olarak görülmeye başlandığını belirterek, paranın emtianın bedeli değil, kendisi gibi görülmesinin nedeninin, para sistemlerinin tekelleşmesi ve çoğulculuktan uzaklaşması olduğuna dikkati çekti. Sermaye tek başına para, gayrimenkuller ya da ham maddelerden ibaret olmadığını anlatan Kaan, sermayede çoğulculuğun kaynakları besleyen ve gerçek anlamda büyümeyi sağlayan ana yol haritaları olduğunu söyledi. Kaan, “MÜSİAD olarak, sermayenin çoğulcu artışını ve para birimleri kıskacından kurtulmasını destekliyoruz” dedi.
Çoğulculuğun büyümeyi ve sürekliliği garanti ettiği sürece verimli ve gerekli olduğunu dile getiren Kaan, “Bizim zaviyemizde sermayede çoğulculuk, kaynak yaratır, kaynağı besler, kaynağın kendisi olur. Bizim için çoğulculuk, hem sermayenin unsurlarını artırmak ve onu, paranın mutlak hakimiyetinden kurtarmak, hem de sermayenin sathını genişletmektir” diye konuştu.
IBF Genel Başkanı Erol Yarar da, cep telefonlarının bugün kredi kartlarını ve cüzdanları aşan bir şahsiyete kavuştuğuna dikkati çekerek, artık insanların ticaret, iletişim ve banka işlerinin transfer aracı haline geldiğini belirtti. Yarar, şunları kaydetti: “İnsanların vazgeçilmez dediği o para nosyonunun da ortadan kalktığını görüyoruz. Artık belki parasız ve nakitin hiç görülmediği bir ortamda yaşayacağız.”
Dünyanın bir paradigma değişimine gittiğine işaret eden Yarar, “Artık dünya, paranın devletinin olmadığı bir ortama doğru gidiyor. Dünya artık paranın merkezinin, merkez bankaları değil, blockchainlerle parayı üreten ve bu güveni sağlayabilecek bölgesel, kurumsal kimlerinin ön plana çıktığı bir dünyayı önümüze koymaktadır. İslam alemi olarak çok önemli bir paradigma değişiminin farkında olmak zorundayız” uyarısında bulundu.