Türk Harb-İş Sendikası Genel Başkanı Alaattin Soydan, Türkiye'nin ve ordusunun artık Orta Doğu'da oyun kurucu olmaya başladığını söyledi.
Soydan, sendika tarafından Bolu'da düzenlenen, "Savunma Sanayinin Millileşmesi ve İş Gücü Durumu Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, Türk ordusunun tarihini anlattı.
Türkiye'nin son dönemde başarılı operasyonlar gerçekleştirdiğini anlatan Soydan, "Artık Orta Doğu'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve ordusu oyun kurucu olmaya başladı. Artık rol dağıtıcı görüntüsü vermeye başladı. Yaptığı bütün operasyonlarda bu orduyu destekleyen sivil gücün bağlı olduğu temsilcileri de biziz. Yani Türk Harb-İş Sendikası." diye konuştu.
Soydan, sendikaya üye işçilerin, Zeytin Dalı gibi operasyonların tamamında, yılın 365 günü bölgede görev yaptığını aktardı.
Türkiye'de milli silah ve ürünlerin üretilmemesi için çaba harcayanların vatan millet sevgisinden şüphe ettiğini dile getiren Soydan, şunları söyledi:
"Ben 1988'de 3. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığında işe başladım. O zamandan beri benim hayalimdir. F-16 savaş uçaklarının telsizlerinde çalıştım. Hep Amerika'ya göndeririz. Yapılıp geri gelir. Sonra bir aşama yürüdük, telsizi komple değil kartları göndermeye başladık. Sonra bir adım daha attık. Kartların içine girip entegre transistör arızasına kadar girmeye başladık. Hep hayalimiz, artık bunlara bağımlı olmayalım. Bu işleri biz yapalım. Kendi bünyemizde yapalım milli olsun. Allah’a şükürler olsun. Artık öyle bir siyasi irade var. Bu siyasi irade bizim de önümüzü açıyor."
Soydan, savunma sanayisinde yüzde 100 milli seviyeye ulaşılması için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını vurgulayarak, "Kamu-özel iş birliğine de karşı değiliz. Teknoloji paylaşımına da açığız. Ama bir şartla, orada yeteneğin ve kabiliyetin devletin kontrolünde kalması şartıyla, her türlü iş birliğinin yapılması doğrudur." ifadesini kullandı.
Sendika Genel Başkan Danışmanı Tarkan Zengin de 2000'li yıllarda yüzde 20 seviyelerinde olan savunma sektöründeki millileşme oranının, bugün yüzde 70 seviyelerine çıktığını anlattı.
Ürün bazlı millileşme oranının, daha üst seviyelerde olduğuna değinen Zengin, "Bazı ürünlerde yüzde 90'ın üzerinde. Mesela insansız hava araçlarında yüzde 90'ların üzerine çıktı. Türkiye'nin şu anda yürütülen savunma sanayi projesi sayısı 667. Dünyada gerçekten çok önemli bir alana tekabül ediyor." diye konuştu.
Zengin, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin savunma alanında en fazla harcama ve sektöre en fazla yatırım yapan ülkeler olduğuna değindi.
Savunma sanayine yapılan yatırımın, aynı zamanda ekonomik gelişmişlik göstergesi olduğuna işaret eden Zengin, şunları belirtti:
"Dolayısıyla burada Türkiye'nin büyük bir rolü var. Hem savunma sanayinin millileşmesinde, hem sektöre yapılan yatırımda. Örneğin Türkiye'nin aralık ve ocak ayında savunma sektöründe neler yaptığına baktığımızda, fotoğrafı ortaya koyar. Ben tamamını söylemeyeceğim ama 6 Aralık Akıncı TİHA'nın test uçuşu başarıyla gerçekleşti. 22 Aralık'ta yine bizim askeri iş yerimiz olan Gölcük Tersane Komutanlığında Piri Reis Denizaltı havuza çekildi. Seydi Ali Reis’in de ilk kaynağı atıldı. 25 Aralık'ta zırhlı araçların yerli motoru yapıldı. 27 Aralık'ta milli araba tanıtıldı. Bu da bir anlamda sektörle ilişkili. En son 2 gün önce de Kamikaze İHA Kargu-2 orduya teslim edildi. Artık kamikaze İHA’larla bölüklerimiz olacak. Komutlar verilecek. Bunlar gidecek, vuracak. Ordumuza bunlardan 356 tane teslim edilecek. Bu fotoğrafa baktığımızda, sektörde ne kadar büyük bir değişimin gerçekleştiğini de görüyoruz."
Uçak bakımlarını Türkiye'nin kendi imkanlarıyla yaptığına dikkati çeken Zengin, bu alanda yurt dışına da hizmet vermeye başladığını bildirdi.
Zengin, Türkiye'nin güçlü bir devlet olduğunu vurgulayarak, şöyle dedi:
"Eğer bu imkanlarımız olmasa, belki bu işleri çok büyük rakamlara da yaptıramayacağız. Nitekim bunu yıllarca yaşadık. İhtiyaç duyduğumuz ürünleri bize yurt dışından satmıyorlardı. Parasıyla alamıyorduk. İHA'ları alamadık. Aldığımız İHA’ların görüntülerini vermediler ya da arıza yaptı, 6-9 ay tamir etmediler. Bazen sattıkları ürünlerin kullanılmasına izin vermeyerek, 'Terörle mücadele ediyorsunuz. Hayır benim tankımı burada kullanamazsınız. M-60 tanklarını ya da uçağı burada kullanamazsınız.' diyorlardı. Türkiye bunu üretmeye başlayınca da bu sefer ürün fiyatında anormal düşüler gerçekleştirerek, bunun üretilmesini engellemeye çalıştılar. Bu taktik yıllarca uygulandı ve Türkiye'yi hem ekonomik hem de siyasi anlamda bağımlı hale getirdiler."
Askeri fabrikaların bu bağımsızlığı kırmada Türkiye'nin en önemli güçlerinden biri olduğunu aktaran Zengin, "Milli gemi, İstanbul Tersane Komutanlığında bizim üyelerimiz olan işçilerinde içinde olduğu bir ekip tarafından yapıldı. 4 MİLGEM sattık. Türkiye Cumhuriyeti'nin savunma sanayisinde tek kalemde en büyük ihracatıydı bu, 5 milyar dolar civarında. 2 tanesi Pakistan’da yapılacak. Buradan uzmanlarımız gidecek." değerlendirmesinde bulundu.