Viyana Enerji Araştırma Grubu Kurucusu Fereydoun Barkeshli, yaptığı açıklamada, İran'ın ekonomisini ciddi şekilde baltalayan ABD yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik müzakerelerin 29 Kasım’da yeniden başlayacağını anımsatarak, "Yeni İran müzakere ekibinin daha iyi bir anlaşma yapıp yapamayacağı şüpheli. Bununla birlikte, yeni müzakere turu ABD ile İran arasındaki mevcut gerilim seviyesini azaltacak ortak bir zemin oluşturmuş olabilir. Biraz ironik olacak ama iki ülke arasındaki ilişkiyi normal bir seviyeye taşıyacak olan bu ortak zemin de petroldür." dedi.
İran asıllı uzman Barkeshli, petrol piyasasının OPEC tarafından çok sıkı bir şekilde kontrol edildiğine işaret ederek bu durumun grubun planlı ve iyi düşünülmüş bir piyasa yönetim stratejisi olduğunu belirtti.
"ABD Başkanı Joe Biden, OPEC ülkelerine, fiyatları aşağı çekmek amacıyla petrol üretimini arttırması konusunda çeşitli çağrılarda bulundu. Beyaz Saray’a geldiği günden beri pek çok cephede yenilgiye uğrayan Biden’ın karnesine eklenen bir eksi not da pompa istasyonlarına yansıyan yüksek benzin fiyatları oldu. Daha önce görevdeki hiç bir ABD başkanının, Glasgow'da büyük bir çevre konferansı olan COP-26'ya hitap ederken ve izleyicilere fosil yakıtların kullanımına son vermekle ilgili tavsiyelerde bulunurken OPEC ve özellikle Suudi Arabistan’a daha fazla petrol üretmesi için bu denli kasıtlı ve büyük bir baskı yaptığını görmedim. Tam tersine, merhum Başkan Ronald Reagan, Başkan Yardımcısı George Bush'u Suudi Arabistan'a göndermiş ve fiyatların yükselmesine yardımcı olmak için krallığın daha az petrol üretmesi isteğinde bulunmuştu. Çok ilginç bir ironi."
Petrol fiyatlarındaki mevcut artışın arz tarafındaki sıkıntılardan kaynaklanmadığını ve Biden'ın bu konuda doğru bilgilendirilmediği yönünde şüpheleri olduğunu vurgulayan Barkeshli, "Aslında, piyasada bol miktarda petrol var. Petrol olmadığı için veya kota sınırına takılarak herhangi bir tedarikçi tarafından geri çevrilen bir müşteri görmedim. Arzı arttırmanın mevcut dalgalı petrol ve enerji piyasasına çare olmayacağını gösteren faktörler var." değerlendirmesinde bulundu.
Barkeshli, enerji piyasasında ham petrolün her zaman doğal gaz için itici güç olduğunu ve uluslararası gaz fiyatlarının petrole dayalı olduğunu anımsatarak, bu denklemin son günlerde yaşanan enerji krizinde tersine döndüğünü belirtti.
Küresel piyasalardaki dengeleri altüst eden doğal gaz arzındaki sıkıntının kısmen Rusya'nın teknik, ticari veya politik nedenlerle daha fazla doğal gaz satışı konusundaki isteksizliğinden kaynaklandığını ve bu durumun doğal gazda talep açığına sebep olduğunu belirten Barkeshli, doğal gazda yaşanan sıkıntının eş zamanlı elektrik kesintilerini de beraberinde getirdiğini söyledi.
"Piyasaya rahatlık veren şey OPEC yedek kapasitesidir. Aslında OPEC, piyasayı tek bir araçla yönetiyor ki bu da yedek kapasite. Üye ülkeler, yedek kapasite oluşturmak ve bunu korumak için büyük miktarlarda sermaye harcarlar. Yedek kapasiteyi korumak, üreticilere ilave masraf getirir. Hiçbir uluslararası petrol şirketi bunu yapmayı göze alamaz veya daha doğrusu bunu yapmaktan hoşlanmaz. Bu, sadece ulusal petrol şirketlerinin karşılayabileceği bir masraf. OPEC ve OPEC dışı petrol üreticisi ülkelerin yedek kapasitesi bittiğinde, piyasa panikler ve beklenmeyen olumsuzluklara karşı aşırı hassaslaşır. Aslında, OPEC geleneksel olarak kapasitesinin yaklaşık yüzde 10'unu yedek olarak elinde tutar. Bu yüzdendir ki piyasaya yedek kapasiteyi kullanarak daha fazla petrol sürmek insanları daha gergin hale getirir."
Barkeshli, ayrıca Tahran ve Washington’un yanı sıra AB ve bölgesel güçlerin gerilimi azaltarak bölgede normalleşmenin hakim olmasını istediğini belirtti.
ABD’nin piyasayı dengelemek için İran petrol yaptırımlarını kaldırmasını olası bir hamle olarak görmeyen IGM Energy Baş Danışmanı Ian Simm de şunları kaydetti:
"İran, yenilenmiş bir Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) kapsamında petrol ihracatını önemli ölçüde artırabilir ve OPEC da İran'ı üretim kesintisi anlaşmasından muaf tutmaya devam eder, ancak, ham petrol piyasalarını dengelemek için İran yaptırımlarının kaldırılması, özellikle petrol arzının gelecek yılın başlarında toparlanacağı tahminleri düşünüldüğünde, Biden yönetimi için olası bir hareket gibi görünmüyor. Bununla birlikte, İran’ın temmuz ayından bu yana depolama tesislerinde tuttuğu petrolü kullanarak ihracat kapasitesini arttırabilir."
İran ulusal petrol şirketi NIOC’un petrol ve gaz üretim seviyelerini artırmak için yaklaşık 200 milyar dolar gerektiği konusundaki açıklamasına atıfta bulunan Simm, "ABD nükleer anlaşmadan çekildikten sonra projeleri yabancı firmalardan devralan yerel firmalar bu projelerde ciddi bir ilerleme kaydetti, ancak daha yüksek üretim için dış yardım gerekli." açıklamasında bulundu.
Simm, petrol fiyatlarının yılın geri kalanında 80 dolar civarında seyredeceği ön görüsünde bulunurken, ABD'nin İran petrol ihracatı üzerindeki yaptırımları kaldırması durumunda bu rakamda birkaç dolarlık bir düşüş kaydedilebileceğini belirtti.
OPEC üyesi İran'ın petrol üretim ve ihracat altyapısı, Washington yönetiminin nükleer anlaşmadan geri çekilerek, ülkenin petrol ihracatını sıfırlamayı hedefleyen yaptırımları devreye soktuğu 5 Kasım 2018'den beri zor günler yaşıyor.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da nisan ayında yeniden başlayan ve İran'daki hükümet değişikliği nedeniyle ara verilen İran nükleer anlaşması müzakerelerinin 29 Kasım'da yeniden başlayacağı açıklanmıştı.
"Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP)" olarak adlandırılan anlaşmaya ilişkin müzakereler kapsamında İran'ın enerji sektörüne yönelik bir dizi yaptırım 10 Haziran'da kaldırılmış olsa da petrol ihracatına yönelik yaptırımlar hala yürürlükte.