Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, “Kovid-19 ile alakalı otellerde birçok tedbir alınıyor ve yeni bir sürü maliyetler ekleniyor ama bu maliyetlerin bu sene hiçbir otelimizde fiyatlara yansıtılmayacağını ben biliyorum. Kovid-19 öncesinde fiyatlarımız neyse o fiyatlara sadık kalabilmeye çalışıyoruz.” dedi.
Eresin, video konferans ile gerçekleştirilen basın toplantısında yaptığı konuşmada, 2020 yılının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en talihsiz yıl olarak kayıtlara geçeceğini belirtti.
“Yeni uygulama ve kuralların yerine getirdiğimiz, tesisleri hazırladığımız ve ilk kez deneyimlediğimiz bir süreç olacak. Turizm faaliyetlerimizin sekteye uğradığı, otellerimizin kapalı olduğu bu dönem, STK’ların belki de en fazla çalıştığı bir dönem oldu. Umuyoruz, bu emeklerin karşılığı bu pandemi dönemi sonuçlandıktan sonra tüm sektöre geri dönecek. Sektörümüz adına iyimser olmak zorundayız. Tüm çabalarımız iyimser tabloya göre devam ediyor. Türkiye şu anda salgını kontrol altına almış görünüyor, süreç başarılı yönetiliyor.”
Eresin, birçok alanda normalleşme sürecinin başladığını, otellerin de yeniden kapılarını açtığını aktararak, “Ay sonuna kadar bu süreç hızlanacaktır ama temmuz ayı itibarıyla gidişatın nasıl olacağına yönelik ilk işaretler gelmeye başlayacaktır. Kovid-19’da en fazla etkilenen sektör turizm sektörü oldu. En son toparlanacak sektör de turizm ve onun içindeki konaklama sektörü olacaktır.” diye konuştu.
1 Haziran’dan itibaren yerli turizm için normalleşmeye başlayan Türkiye’nin 15 Haziran’dan itibaren de dış turizme kapılarını açacağına işaret eden Eresin, “Türkiye’de aslında turizm sektörünün iş hacminin yüzde 15’i iç turizme, yüzde 85’i de yabancı turistlere bağlı gelişiyor. Şu anda şehirlerimizde insanlar yakın mesafe de olsa tatil yapabilmek istiyorlar. Özellikle büyük şehirlerde kapalı kalmış vatandaşlarımız evlerinde çok sıkıldılar. Kurban Bayramına kadar olan süreçte hem resort hem de şehir otellerinin tamamen hazır olmuş olacağını düşünüyorum. Türk vatandaşlarının Türkiye’de tatil yapacağına inanıyoruz.” şeklinde konuştu.
Eresin, deniz, güneş ve kumun Türk turizminin vazgeçilmez bir özelliği olduğunu ancak turizmin algısına kültür, tarih, gastronomi alanlarının da yerleşmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin dört bir yanından vatandaşları şehir otellerine beklediklerini belirten Eresin, “İstanbul’u, İzmir’i, Ankara’yı, Kapadokya’yı, Kayseri’yi, Mardin’i, Trabzon’u henüz görmeyen vatandaşlarımız var. Şehirlerde bu yılın sonuna kadar daha sakin, tedbirli, mesafeli misafir ağırlanacak. Şehir otellerinde yurt dışı girişler açısından gerçek anlamda hareketlilik önümüzdeki yılın başında başlar diye düşünüyoruz.” dedi.
“İyi senaryo ile ilk hareketlenmenin tüm kayıplarımızı kapamasa da iç turizmden başlamasını öngörüp, charterları iç turizme çevirebilmeyi umuyoruz. Şehir otelleri için beklentimiz, Uzak Doğu, Orta Doğu, Romanya, Bulgaristan, Balkan ülkeleri, Polonya, Ukrayna, KKTC gibi pazarları temmuz ayında bekliyoruz. Avrupa’nın diğer ülkeleri için uçuş izni çıksa da şehir otellerimiz için eylüle kadar çok da fazla hareket beklemiyoruz. Başta Almanya ile uçuşların açılması sahil bölgelerimize, resort otellerimize büyük katkı sağlayacak. Rusya ile görüşmeler devam ediyor. Yıl sonu rakamları için bir hedef koymuyoruz, bütün mesele ayakta kalabilmek. İnsan hayatını endişelerimizin merkezine koyduğumuzu, insan sağlığını her türlü ticari beklentinin önünde tuttuğumuzu belirtmek istiyorum.”
Eresin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan turizm işletme belgeli tesislerin 31 Aralık 2020’ye kadar herhangi bir cezai müeyyide olmaksızın, otellerini kapalı tutabilmeleri için izin yazılarının geldiğini söyledi.
Birçok üyenin güvenli turizm sertifikalarını almak için çalıştığını aktaran Eresin, şehir otellerinde belli bir oranda otelin açılmayı planlamadığını, devlet tarafından gelecek desteklerin aslında bu açıdan önemli olduğunu dile getirdi.
Eresin, kalifiye çalışanların kaybedilmek istenmediğini vurgulayarak, “Konaklama sektöründe henüz istihdam ile ilgili problem yaşanmadı. Kısa çalışma ödeneğinden bütün konaklama tesislerimiz faydalanabildi. Kalifiye çalışanlarımızı kaybetmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim otellerimiz bir mağaza gibi kapısını kilitleyebileceğimiz işletmeler değiller. Bir otel kapalı olsa dahi en küçük yapıda bile günlük çalışan sayısı 10-15 civarıdır. Oteller olarak gelir sağlayamayacak olan emeklilerimizden veya işsizlik ödeneği almak zorunda olan çalışanlarımızdan seçtik.” diye konuştu.
Eresin, bu dönemde otellerde el değiştirmelerin olacağını düşünmediğini ifade ederek, turizm sektörünün ayrıcalıklı kredilerden olabildiğince faydalanmaya çalıştığını, böylelikle bazı tehlikelerin ötelenmiş olduğunu söyledi.
Fiyat politikasına yönelik sık sık soru geldiğine dikkati çeken Eresin, “Kovid-19 ile alakalı otellerde birçok tedbir alınıyor ve yeni bir sürü maliyetler ekleniyor ama hem otelciler olarak hem de vatandaşlar olarak zaten fedakarlık yaptığımız günlerden geçiyoruz. Dolayısıyla bu maliyetlerin bu sene hiçbir otelimizde satış fiyatlarına yansıtılmayacağını ben biliyorum. Kovid-19 öncesinde fiyatlarımız neyse o fiyatlara sadık kalabilmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
Otellerdeki düğünlere ilişkin soru üzerine Eresin, düğün taleplerinin geldiğini, otellerdeki havalandırma sistemlerinin en eskisinden en yenisine sağlık için uygun olduğunu belirterek, “Dışarıdaki havayı alıyoruz, o havayı soğutuyoruz. İçerideki havayı çevirip temizleyip tekrar vermiyoruz. Otellerin bu dönemde kapatılmamasının nedenlerinden biri de budur. Sağlık, hijyen nedeniyle havalandırmalarında sorunu olmayan tek iş koludur. Diğer sektörler şu anda kendini buna uyarlamaya çalışıyor.” diye konuştu.
Eresin, insanların eskiden salonların boş kalmasından, büyük salonlarda misafirin az görünmesinden hoşlanmadığını ifade ederek, “Şimdi artık tam tersine daha mutlu olacaklar. Gelen misafirler daha daha rahat edecek.” dedi.
Türkiye’nin sağlık imkanlarıyla öne çıktığını vurgulayan Eresin, “2022’de kongre, kruvaziyer, sağlık turizmi anlamında rakamlarımızda eski günlerimize döneceğimizi umuyoruz.” dedi.