Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Turizm Haftası'na ilişkin yaptığı açıklamada, özellikle 1980’li yıllardan itibaren kitle turizminde önemli bir büyüme grafiği yakalayan Türkiye’de turizm sektörünün, yıllar içinde katlanarak büyüdüğünü ve bugün Türkiye'nin en stratejik sektörleri arasına girmeyi başardığını söyledi.
Kendisiyle birlikte birçok sektörü de büyüten turizm sektörünün, Türkiye'yi dünya turizm sıralamasında üst sıralara çıkmayı başardığını vurgulayan Bağlıkaya, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü verilerine göre, Türkiye, 2017 yılında en çok ziyaretçi ağırlayan ülkeler sıralamasında 8’inci sırada yer aldı. Türkiye’nin 2018 yılında aldığı ziyaretçi sayısı bakımından dünya sıralamasında 6. sıraya yerleşmesini bekliyoruz. Rakamlara bakıldığında, 2018 yılında da yüzde 22 artış ile 40 milyona yakın yabancı misafir ağırlayarak kendi rekorumuzu kırdık. Türkiye, 2018 yılında misafir sayısındaki artış oranına göre dünya turizminde yaşanan yüzde 6 büyümenin 3 katından fazla artış yakaladı. Elde ettiğimiz 29,5 milyar turizm gelirinden, turizm giderini çıkardığımızda net turizm geliri yaklaşık 25 milyar dolar oldu. Bu rakamla turizm, Türkiye’nin dış ticaret açığının yüzde 45’ini tek başına kapatmış oldu. Dolayısıyla turizm, tüm sektörün çabalarıyla bugün hiç olmadığı kadar iyi bir noktaya ulaştı. Biz birlik olarak sektörü daha yukarılara taşımak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz."
Firuz Bağlıkaya, Türkiye'nin turizmde güzel bir dönemden geçtiğini ifade ederek, "İlk 2 aylık verilere baktığımızda, ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 artışla 3,2 milyonu aştı. Bu yükselişin yıl boyunca devam etmesini bekliyoruz. 2019 yılında yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme ile 50 milyonun üzerinde ziyaretçi sayısına ulaşmayı hedefliyoruz." dedi.
Katıldıkları yurt dışı fuarlarından genel olarak olumlu izlenimlerle döndüklerini aktaran Bağlıkaya, "Rusya ve Almanya pazarları başta olmak üzere Avrupa ve BDT pazarlarında yükseliş bekliyoruz. Özellikle Avrupa pazarlarında alabileceğimiz ciddi bir pazar payımız mevcut. Öte yandan Balkan ülkelerinden, Doğu Avrupa’dan, Orta Doğu’dan ve Uzak Doğu, Güney Amerika gibi pazarlardan gelen talep artışlarını da eklediğimizde 2019 yılında hedeflediğimiz ziyaretçi sayısını yakalayacağımızı düşünüyoruz." diye konuştu.
Bağlıkaya, 2019 erken rezervasyon kampanyasının, son dönemine girdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yurt dışından ülkemize olan ilginin artması nedeniyle 2019 sezonu için otel fiyatları yükseldi. İç pazara ayrılan kontenjanlar da daraltıldı. Bu nedenle bu sene erken rezervasyon kampanyası yerli misafirler için çok daha önemli hale geldi. Yurt dışı talep de ciddi oranda arttığı için misafirlerimizin, avantajlı fiyatlarla istedikleri tarihte yer bulmaları için erken rezervasyon fırsatlarını bitmeden değerlendirmeleri önemli. Yoksa sezonda istedikleri destinasyonda ve fiyatta yer bulamama ihtimalleri çok yüksek olacak."
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Bağlıkaya, kültür turlarına bu yıl ilginin diğer yıllara göre daha fazla olduğunu ifade ederek, "İnsanımız daha çok gezmek, ülkemizdeki kültürleri keşfetmeyi artık daha çok istiyor. Bu sene, geçen yıllara göre kültür turlarına 2-3 kat daha fazla talep mevcut. Akdeniz, Ege, Karadeniz, GAP, Kapadokya, Doğu Anadolu bölgeleri ile özel festival turları ciddi talep görüyor." dedi.
Bu kampanya döneminde fiyatların nispeten daha az artış gösterdiği Ege Bölgesi’ne, özellikle Bodrum, Çeşme ve Kuşadası’na diğer bölgelere göre daha fazla talep olduğuna işaret eden Bağlıkaya, Side başta olmak üzere Alanya, Kemer ve Belek bölgelerine de ilginin yüksek olduğunu, Türkiye’den sadece bir saatlik uçak yolculuğuyla ulaşılabilen ve kimlikle giriş yapılabilen Kıbrıs’ta ise ağırlıklı olarak Girne ve Bafra bölgelerinin tercih edildiğini anlattı.
Firuz Bağlıkaya, Turizm Haftası'nın, sektörde heyecanla karşılandığını ve Türkiye'nin tarihi ve turistik bölgelerinin korunması, sürdürülebilir turizm açısından mesajlarını verecekleri fırsatları kendilerine sunduğunu söyledi.
Bağlıkaya, devamla şunları kaydetti:
"Kültürel mirasımızı ve turistik değerlerimizi geleceğe taşımak ve daha çok insanımızın turizmden gelir elde etmesini sağlamak için planlı bir turizm politikası izlememiz gerekiyor. Bunun için kamu ve özel sektörün birlikte çalışması ve halkta turizm bilinci oluşturulması son derece önemli. Diğer yandan sektörün yakaladığı bu ritmi, yatırımlar dahil tüm alanlarda devam ettirebilmesi önemli. Bunun için 1618 sayılı Seyahat Acentaları Yasası’nın günün ihtiyaçlarına göre düzenlenip Meclis’ten çıkması yolumuzu aydınlatacaktır. TÜRSAB olarak yasa ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile temas halindeyiz. Bu yıl içerisinde yasanın çıkmasını bekliyoruz. Turizm geliştirilmesi için dünya trendlerini yakından takip ederek çağımızın turizm eğilimlerine uygun bir strateji izlemek gerekiyor. Mevcut ulaşım olanaklarını ve bu çerçevede şekillenen seyahat alışkanlıklarını dikkate almalı ve bununla birlikte harcama potansiyeli yüksek pazarları geliştirmek için çalışmaktan vazgeçmemeliyiz."
Bağlıkaya, ulaşım olanaklarının artırılmasının yeni pazarların gelişmesi konusunda büyük avantaj sağladığına işaret ederek, "Önümüzdeki yıllarda İstanbul Havalimanı’nın bu anlamda ülke turizmine çok büyük katkı sağlamasını bekliyoruz. Tüm etapları tamamlandığında 200 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük havalimanı konumunda olacak. Böylelikle İstanbul Havalimanı, ciddi bir hava trafiğine sahip bulunan İstanbul’u dünyanın en önemli uçuş noktalarından birine dönüştürecek. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin turizmde pazar çeşitlendirme çalışmalarına da büyük katkı sağlayacaktır." şeklinde konuştu.
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin de geçen yılın turizm açısından pozitif şekilde geçtiğini, bu yıl ise hem ortalama oda fiyatlarında hem de ortalama doluluklarda yüzde 12-15 artış beklediklerini kaydetti.
Eresin, turizmde daha önceki pozitif rakamlara dönülmeye başlandığını ifade ederek, "Kruvaziyerin yanaşabileceği limanlarımızın hazır olması, kongre ve seminerlere daha çok şehirde ev sahipliği yapabilmemiz lazım. İstanbul'un kongrede öne çıkması için sektör el birliğiyle çalışıyor." dedi.
İstihdamın önemli bir problem olduğunu vurgulayan Eresin, bu konuda maddi destekten ziyade, istihdam edecekleri eleman bulamadıklarını, okullarda verilen yabancı dilin daha iyi olmasını temenni ettiklerini, çözülemeyecek sorunların olmadığını söyledi.
Eresin, sektöre yapılacak yatırımlar konusunda zaman zaman önerilerde bulunduklarını ifade ederek, "Bir onaylama kurulu yapılsın ve kurulda sektörün farklı kesimlerinden temsilciler bulunsun. Bir otel yapılacağı zaman o kuruldan onay çıksın. Bazı bölgelere otel yapılmasından yana değiliz. Turizm işletmesi olmayan bölgelere yoğunlaşmak lazım." diye konuştu.
Türkiye’de ekonomiye katkı sağlayacak birincil sektör olarak turizmi gördüklerini belirten Eresin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Turizm sektörü birçok ekonomik katkı sağlamakla birlikte en önemli özelliği bütün know-how’ın, bütün kullanılan ürünlerin, malzemelerin, insan gücünün tamamının Türkiye’den sağlanmasıdır. Yurt dışına hiçbir parasal çıkışı yok. 52 sektöre direkt kazanç sağlayan, besleyen bir sektör. İnsan gücü olmadan çalışma imkanı olmayan bir sektör. Robotlarla işletilemeyecek olan tek sektör. Yani istihdama en büyük katkıyı sağlayacak sektör."
Eresin, Fransa’da Paris, İngiltere’de Londra, İspanya’da Madrid ve Barselona, İtalya’da Roma, Milano'nun marka şehirler olduğunu aktararak, "Türkiye başlı başına bir marka ama Türkiye için yaratmamız gereken temel markalardan birisi İstanbul’dur. İstanbul, henüz turizmde hak ettiği yerde değil. İstanbul gibi Kapadokya, İzmir, Antalya… Bunlar da elbette marka olarak öne çıkarılmalı." dedi.