Faizlerin 4,6 ile bütün zamanların en düşük seviyesini gördüğü Mayıs 2013’te Gezi kalkışmasıyla karşı karşıya kalan Türkiye, yeni yönetim sisteminin ilk kez oylanacağı 24 Haziran seçimleri öncesinde benzer bir saldırıyla karşı karşıya. Seçim ortamını fırsat bilen faiz lobisi, faiz ve kur ikilisini kullanarak Merkez Bankası’nı sıkıştırmayı sürdürüyor.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun en yakın olağan toplantısı 7 Haziran 2018’de yapılacak. Son toplantısında Geç Likidite Penceresi’nden borç verme faizini 75 baz puan arttıran Merkez Bankası’nın iki hafta sonraki toplantıda faizlerle ilgili nasıl bir karar alacağı merak ediliyor.
MB’nin olağan toplantısını beklemeye tahammülü olmayan faiz lobisi, Merkez Bankası’nı faiz artışına zorlamak için açıktan açığa olağan üstü toplantı çağrıları yapıyor. Lobinin adeta sözcüsü gibi davranan medyadaki bazı köşe yazarları üzerinden yapılan baskı iyice arttı. Geçen hafta Dolar/TL seviyesini 4,50’ye kadar taşıyan lobi, beklediği faiz artışı gelmeyince, haftanın ilk işlem gününde de saldırısını sürdürdü. Dolar/TL seviyesi dün 4,55’in üzerine çıktı. Lobi, Merkez Bankası’nın faizleri 300 baz puan arttırmaması halinde dolara saldırmaya devam edeceği tehdidini, sözcüsü gibi davranan köşe yazarları üzerinden açıkça dile getiriyorlar.
Merkez Bankası’nın faiz artırması noktasında baskılarla karşı karşıya olduğunu belirten MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, “Bu tabii ki kur artışıyla daha çok paralel gidiyor. Kur ile faiz arasında bir ilişki var. Birbirlerini etkiliyorlar. Ancak, bizdeki kur artışını sadece yurt içinden kaynaklı olarak görürsek yanlış yapmış oluruz. Yurt dışı birtakım ekonomik, siyasi faktörlerde kur artışında etkili rol oynuyor. Zaten dünyayı dış piyasaları takip edersek, dünyada da doların etkilediği yabancı paralar var. Sadece kura karşı bir tedbir bir silah olarak faiz artışını öngörmeleri yanlış veya eksik diye düşünüyorum” dedi.
Piyasada şok faiz artışı beklentisinin uzun zamandır yaratıldığını söyleyen Tanrıkulu, şöyle devam etti: “Dolar 4,50’leri bulduğundan itibaren böyle bir beklenti olur. Piyasadaki ekonomi aktörleri iki puanlık artış üzerinde hem fikirler. Eğer 3 puan artırılması hedefleniyorsa durum daha da vahim hale geliyor demektir. Faiz artışı bir şok etkisiyle kurları baskılayacak belki ama diğer tarafta büyüme ve yatırım üzerinde olumsuz bir etki yapacak. Bu da uzun dönemde ekonomiye durgunluk verebilir. Bizim ekonomi verilerimiz her ne kadar ilk çeyrekte yüksek gelecek diye bekleniyor ama farklı tarzda bir durgunluk yaşayabilir. Onun için bu son alınan Kredi Garanti Fonu kararları doğru bir karar. Buna benzer KOBİ’ler ve büyük işletmeler üzerinde rahatlatıcı tedbirlerin devam etmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ancak faiz artışı bu işi sekteye uğratabilir.”
Ahmet Kenan Tanrıkulu, kur artışını dengeleyecek veya daha stabil hale getirecek başka ekonomi politikaları olduğunu belirterek, şu tespitlerde bulundu: “Maliye ve para politikası araçlarıyla bunun üzerinden gidilebilir diye düşünüyorum. Şu an seçim öncesindeyiz. Her seçim öncesi buna benzer iniş çıkışlar olmuş. Ancak Merkez Bankasını da böyle elini sıkıştırarak erken karar almaya zorlamayı da açıkçası piyasa tetikçiliği olarak görüyorum. Bazı kurum ve kişiler Merkez Bankası’nı erken toplantıya zorluyor. Erken bir toplantı ve zorlanma görüyorum.”