İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, aile şirketlerinin toplumsal refahın yaygınlaşması ve ekonomik kalkınmanın ciddi taşıyıcısı olduğunu vurgulayarak, “Biz, '100 yılı deviren aile şirketi sayısı Japonya’da 30 bin iken neden Türkiye’de 30' sorusuna sadece cevap aramıyoruz. Yapılması gerekenlere işaret ediyoruz. Aile şirketlerinin iç krizlerde yıkılmamasının ilacı duygu ile mantığı, madde ile manayı birleştirmek" dedi.
Şekib Avdagiç, İTO'nun yayımladığı "Soru ve Cevaplarla Aile Şirketleri: Aile Şirketleri için En Çok Merak Edilen 210 Soru ve 210 Cevap" kitabının İTO Eminönü Merkez Binası’ndaki tanıtım toplantısında yaptığı açıklamada, ailenin toplumun, aile şirketlerinin de ekonominin yapı taşı olduğunu belirterek, aile yapısının ekonomik açıdan ayıran değil, birleştiren bir değer olması gerektiğini ifade etti.
Avdagiç, Türk aile şirketlerini Türkiye'nin kendi kültürel kodlarıyla, kendine mahsus zayıflıklar ve üstünlüklerle ele alarak, daha iyi bir işleyişe ışık tutmayı amaçladıklarını söyledi.
TÜRKİYE'NİN GURURU OLMAYI, KURUMSALLAŞMAYI BAŞARAN AİLE ŞİRKETLERİ YAKALAMIŞTIR
Avdagiç, aile şirketlerinin ekonominin, dolayısıyla ülkenin geleceği için büyük bir görevi daha olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Aile şirketleri, aileden çıkan kurucu liderin vizyonerliğinde faaliyetini sürdürdüğünde büyük şirketlerin ve holdinglerin doğduğu verimli bir kaynaktır. Ülkemizdeki bütün büyük grupların mütevazı bir aile şirketi şeklinde başladıklarını biliyoruz. Ama Türkiye’nin gururu olmayı, ancak kurumsallaşmayı başarabilen aile şirketleri yakalamışlardır. Kitapta yer alan 210 sorunun cevabı bize gösteriyor ki aile şirketleri toplumun aynasıdır. Sözgelimi aile şirketlerini dinamitleyen, kısa sürede dağılmasına sebep olan etkenin, kurum kültürü yerine ‘ben’ kültürü olduğunu fark ediyoruz. Bunun temelinde de aslında kaybettiğimiz bazı değerlerin bulunduğunu söyleyebiliriz."
"100 AİLE ŞİRKETİNDEN SADECE 4-5'İ ÜÇÜNCÜ KUŞAĞA GEÇEBİLİYOR"
Kitabın yazarı Dr. İlhami Fındıkçı ise Türkiye'de her 100 aile şirketinden sadece 20’si ikinci kuşağa, sadece 4-5’inin de üçüncü kuşağa geçebildiğini söyledi.
Fındıkçı, kuralların ve ekip ruhunun öne çıktığı, lider algısının net olduğu, insan odaklı ve kurallı bir yapının temellerinin atılmasının, bu hedefe giden önemli bir başlangıç olduğunu vurguladı.