İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya 4'ü tutuklu 6 sanık ve tarafların avukatları katılırken 1 tutuksuz sanık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Aralarında Emre Çolak ve Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu bazı müştekiler de duruşmada hazır bulundu.
Kimlik tespitinde sanık Seçil Erzan, mesleğini jeoloji mühendisi olarak açıkladı ve ikametgah adresinin olmadığını belirtti.
Denizbank avukatı ve bazı müşteki avukatları davaya katılma talebinde bulundu.
2011'den 2020'ye kadar yakınlarının kendisine değerlendirmesi amacıyla parasını verdiğini, kendisinin de halka arz gibi yöntemlerle parayı işleme koyduğunu, verdiği sözü tutamadığı zaman ise kredi çekerek ödediğini iddia eden sanık, ortak faydanın "paradan para kazanmak" olduğunu ancak kendisinin bu paradan komisyon almadığını öne sürdü.
Sanık Erzan, Galatasaray futbol kulübünün oyuncularıyla yakın olduğu dönemde paralarını değerlendirme konusunda oyunculara destek olduğunu, kimsenin parasını zimmetleyerek üstüne almadığını savundu.
"İyi bir müdürdüm, çok çalışkandım, işimi severek yapıyordum dolayısıyla o camiada benim bilinirliğim oldu. İş dışında da görüştük, sosyal hayatlarımızı paylaşmaya başladık. Onlar benim, ben de onların özel hayatında bilgi sahibiydim. Faiz adı altında aza tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Ana para ödeniyordu. Şubattan sonra ben baskı altına girdim. Bu insanlar 7/24 beni rahatsız ettiler, arabama GPS taktılar, bankada esir alındım, önüme mermi koydular, beni tehdit edip 'Bankadan, seni işten attıracağız' diye tehdit ettiler. Bakiyenin birilerinin evlerinde, arabasında, kolundaki saatlerinde yazlıklarında, cebinde olduğunu biliyorum ben." dedi.
2020'de kendisini tanıyan bir kişinin fon adı altında olmadan "Ne istiyorsan onu yap." diyerek para teslim ettiğini söyleyen sanık Erzan'a mahkeme başkanının bu kişinin kim olduğunu sorması üzerine önce ismini vermeyen sanık, başkanın ısrarla yeniden sorması üzerine bu kişinin Fatih Terim olduğunu söyledi. Erzan, şöyle konuştu:
"O dönem kulüpten ayrıldı. Bir şekilde her istediğinde para ödedim. İstediği para bana verdiği paradan çok fazla olmaya başladı ve ben orada 'hayır' diyemedim. İlk bana verdiği 300 bin dolardı. İstediği zaman 50-100 bin gibi ona geri gönderiyordum. Ben bu arada ipotek verdim araba sattım bir şekilde devam ettirdim."
Müşteki Emre Çolak’ın kendisine 3 milyon 200 bin dolar, Emre Belözoğlu’nun 4 milyon 200 bin dolar verdiğini ancak geri almadıklarını anlatan sanık, müşteki Arda Turan’ın teslim ettiği miktarı daha sonra yazılı beyanda bulunarak sunacağını söyledi.
Sanık, Ayhan Akman’la aralarında para alışverişi olduğunu, kendisine teslim ettiği paradan çok daha fazla parayı Akman’a ödediğini ifade ederek, Akman'ın diğer mağdurların oluşmasına neden olan kişilerden biri olduğunu iddia etti.
Duruşma savcısının, "İletişime geçtiğinizde paraları ne diyerek aldınız?" sorusu üzerine sanık, "Benim müşterilerimden 2 kişi hariç, 'fon' adı altında kimseden para almadım. Söylemek zorunda olduğum birkaç kişi oldu o da şubat ve mart aylarında. Evrak gönderdiler 'bir fon varmış' diye, 'fon' dediğim insanlar oldu, Emre Belözoğlu’na 'fon var' dedim. Volkan Bahçekapılı'nın referansıyla geldi çünkü o da başkasının referansıyla biliyordu." diye konuştu.
Sanık Erzan, savunmasının sonunda, "Kazandırırken Seçil'dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum." sözlerini kullandı.
Duruşmada söz verilen müşteki Emre Çolak, "bankanın yatırım fonu vaadiyle ve kurumsallığına inanarak kandırıldığını, 3 milyon 212 bin doları kardeşi Emrah Çolak'ın bankaya elden teslim ettiğini" söyledi.
Çolak, ayrıca parayı vermesinden birkaç gün sonra belge aldığını ancak geri ödeme yapılmadığını kaydetti.
Eşi Buse Terim Bahçekapılı’nın da bu fona para yatırdığından haberi olduğunu, kuzeni Emre Belözoğlu’na bu fondan bahsettiğini kaydeden Bahçekapılı, "Maddi zararım yok ama burada bir kefalet söz konusu, bundan yaşadığım vicdan azabını kendi paramı kaybetsem yaşamazdım. Sanık bana Mehmet Aydoğdu ve Hakan Ateş’in başında olduğu, 20 kişinin olduğu özel fon bulunduğunu söyledi. Ben bankanın kurumsallığına güvendim." diye konuştu.
Denizbank'ın suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma talebinin reddine hükmeden heyet, diğer müştekilerin katılma taleplerinin daha sonra değerlendirilmesini kararlaştırdı.
Sanıkların telefonlarına ilişkin suç tarihinden itibaren son 6 aylık arama ve baz kayıtlarına ilişkin raporun BTK'den istenmesine hükmeden heyet, Denizbank Genel Müdürlüğüne yazı yazılarak Büyükdere şubesinin olay tarihinden itibaren geriye doğru 6 aylık kamera kayıtlarının istenmesine karar vererek duruşmayı 12 Ocak'a erteledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.
İddianamede, müşteki Bülent Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunduğu ifade ediliyor.
Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş adamları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon bulunduğunu ve yine kamuoyunda tanınan Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği anlatılıyor.
Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ve 65 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyor.