Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Yeni Şafak’a konuk oldu. Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, yazarları, yazı işleri müdürleri, birim şefleri ve muhabirlerinin katıldığı sohbet toplantısında soruları cevaplandıran Dönmez, tüketiciyi yakından ilgilendiren önemli bilgiler paylaştı. Elektrik ve doğal gazda sağlanan destekler, enerji birim fiyatları, Karadeniz doğal gazının şebekeye ulaştırılması için yapılan çalışmalarda gelinen son durum ile doğal gaz ve petrol aramalarında yeni rezerv keşiflerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Fatih Dönmez, milyonlarca abonenin merak ettiği desteklerin süreceğini ifade etti. Küresel riskler nedeniyle enerji piyasasında yaşanan gelişmeleri anlatarak konuşmasına başlayan Dönmez, bazı ülkelere uygulanan ambargolar ve o ürünlere erişime engel konulması nedeniyle arz ve talep dengesinin bozulduğunu dikkat çekti. Dönmez, “Teknik olarak herhangi bir kısıtlama olmasa bugün arz ve talep dengede olacak ve fiyatlar bu seviyede olmayacaktı” dedi.
Türkiye için arz güvenliği konusunun en kritik konulardan biri olduğunu vurgulayan Fatih Dönmez, şöyle devam etti: “Petrol, doğal gaz ve kömür ya da ikincil ürün olarak elektriğin, bulunabilirliği son derece önemli. Teknik altyapımızda bir sıkıntımız yok. Kaynak bazından da anlaşmaların hepsi yapılmış durumda. Kaynak ülkesinden sevk edilen miktarda bir kısıtlama olmadığı sürece herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız. Ama sorunun çözümü enerjide bağımsız olmak bu bağımlılığı bitirmek. Bunun için son yıllarda yaptığımız petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının meyvelerini almaya başladık.”
Bakan Dönmez’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Burada her şeyi yerli imkanlarla yapmak imkansız. ABD de her şeyi yerli imkanlarıyla yapmıyor. Endüstri küresel bir yapıda. Bazı hizmetler belli şirketlerin ihtisaslaştığı alan haline gelmiş. Karadaki petrolü çıkarma kabiliyeti daha gelişmiş durumda. Çünkü burada insanoğlunun 100 yıllık bir tecrübesi var. Asıl problem denizde, kıyıdan uzakta ve derin denizde. Birkaç bin metre derinliği olan yerde. Gerek mühendislerle gerekse tedarikçilerle ilişki içindeyiz. Ama sıfırdan başlanmıyor. Biz karada kendi sondaj kulemizi inşa etmeye başladık. Borulamayla ilgili bazı tedarikleri yerli firmalardan alabilir hale geliyoruz.
Tabii, ‘yapamazlar edemezler’. Öyle bir şey yok. Yani zaman doğrulayacak inşallah. Şunu da söyleyeyim. Böyle bir proje hakikaten normal şartlar altında 6-7 yıldan önce bitmez. Biz şimdi 2.5 yıl gibi bir süre içerisinde ilk üretimi başlatmış olacağız. Yani şu anda 6 bin iş kalemini birlikte yönetiyoruz tedarikte. Yeri geliyor bazı ekipmanlar için fabrikada adam yatırıyoruz başka bir yere gitmesin malzeme diye. Bu tip durumlar oluyor.
Bu ziyaret ilk önce Mevlüt Bey ile birlikte gideceğimiz şeklinde düşünüldü. İlk diyalogların dışişleri bakanları seviyesinde olması, sonrasında da enerji ve diğer konularda adımların atılması konusunda planlandı. Hem bize hem onlara uygun bir takvim belirlemeye çalışıyoruz. İlk temaslar dış işleri seviyesinde oldu ama orada konuşulan konulardan biri de şüphesiz enerjide atılacak adımlar olacak. İsrail gazı şu anda Mısır üzerinden yurt dışına çıkıyor. İsrail gazı için en kısa en ekonomik hat Türkiye’dir. Türkiye hem güzergâh olarak yakın hem de altyapı olarak güçlü. Buralarda İsrail tarafından birkaç trilyon metreküp keşif açıklandı. Uluslararası şirketler de var işin içinde. Bu işe sıcak bakması gerekiyor. Karşılıklı saygı ve fayda bakımından ortak bir yol bulunulabileceğini düşünüyorum.
Evet çok güzel. Biz vatandaşımızda bir farkındalık oluşturduğumuzu gördük. Herkes dün ihmal ettiği tasarruf yolundaki davranışlarını yeniden sergilemiş oluyor. Daha dikkatli kullanarak hem kendi bütçelerine hem devlet bütçesine katkı vermiş oluruz. Çünkü biz bu enerjiyi yurt dışından dövizle ithal ediyoruz. Biz vatandaşımıza TL ile satıyoruz ama yurt dışından petrolü, doğal gazı ve kömürü dövizle alıyoruz.
Akkuyu’da önümüzdeki yıl ilk üniteye ilişkin olarak malzemelerin büyük bir kısmını bağlamışlardı. Çünkü proje önceden başladığı için. Takvime uygun olarak geliyor. 2., 3. ve 4. ünite de var. Onlar da birer yıl arayla gelecek.
Şimdi biz tabi kaynak çeşitliliği ile birlikte dengeli bir portföyden yanayız. Birincisi azami ölçüde yenilenebilir kaynakları kullanmamız gerekiyor. Şu anda yenilenebilirin elektrik kurulu gücü içerisindeki payı yüzde 54. Sonra yerli kaynaklar, ki yenilenebilir kaynaklar da bir yerli kaynaktır onu da söyleyeyim. Rüzgârı ve güneşi yerli kaynak olarak görüyoruz aynı zamanda. Orada da bir yüzde 10’luk bir pay var. Demek ki yüzde 64-65 civarı yerli ve yenilenebilir kaynaktan bahsediyoruz. Yani politikalarımızın öncelikleri böyle.
Petrolle ilgili, TPAO son 4-5 yılda günlük 41.000 olan üretimimizi 61.000 varile çıkarttı. Yani yüzde 50’lik bir artış var ama yeter mi yetmez. Özel sektör üretimi de yaklaşık 15.000 varil. Tüketimimizin yüzde 8’ini üretiyoruz. Geçmişte güvenlik problemi nedeniyle giremediğimiz, araştırma yapamadığımız birçok sahaya şimdi güvenlik birimlerimiz temizleyip bize veriyor. Gabar’da ‘Şehit Esma Çevik Sahası’ olarak isimlendirdiğimiz sahada iki tane üretim kuyusu açtık.Günlük üretimleri 2000 ila 3000 varil arasında. Geçmişte kapatılmış kuyular var. O kuyulardan tekrar değerlendiriyoruz. Üretime aldıklarımız var. Şimdi İç Anadolu ve Batı Anadolu’ya doğru kaydırıyoruz. Adana’daki petrol keşfini yakında ilan edeceğiz.