İstanbul '23. Dünya Enerji Kongresi İstanbul Kongre Mekezi'nde başladı. Kongreye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Venezüela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Başbakan Binali Yıldırım ve dünyanın pek çok ülkesinden davetliler katıldı.
Kongrede konuşan Başbakan Yıldırım olimpiyatlar için kullanılan “daha güçlü, daha hızlı ve daha yükseğe” sloganını hatırlatarak, “Dolayısıyla enerji olimpiyatları inşallah bizi enerjinin kullanımı ile daha güçlü, enerjinin kullanıcılara erişimi bağlamında çok daha hızlı yapsın. Ancak fiyatlar bağlamında çok yükseğe çıkmayalım. İstikrarı sürdürelim. Her halde hepimizin ortak beklentisi bu. Enerji arzının güvenliği, çeşitliliği ve enerji kaynaklarına makul fiyatlarla erişim her ülke için bir ulusal çıkar ve güvenlik konusu haline gelmiştir. Mesele sadece ülke içi ekonomik dengeleri, ekonomik büyüme, refah ve sürdürülebilir kalkınma değil, devletler arası ilişkileri doğasını, ittifak ilişkilerini, dış politika tercihlerini, savunma politikalarını, kısaca bölgesel ve dünya barışını etkileyecek bir nitelik kazanmıştır. Bu bağlamda enerji güvenlik refah ve barışın bölünmezliği bağlamında tartışılmaz bir olgu haline gelmiştir. Enerji alanında karşılıklı menfaatleri gözetildiği bir uluslararası işbirliği hiç ama hiç olmadığı kadar önem kazanmaktadır. Yenilenebilir kaya gazı gibi konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarının potansiyeline rağmen insanoğlunun orta vadede hidrokarbon kaynaklarına olan bağımlılığının devam edeceğini biliyoruz. En azında 2040'lı yıllara kadar bütçe temel kalemlerini fosil yakıtlarının oluşturacağını göstermektedir. Bu yakıtların farklı kaynaklardan, çeşitlendirilmiş güzergahlar üzerinden makul fiyatlarla kesintisiz akışının, enerji güvenliğinin ana hedefi olacağını sürdüreceğini bilmeliyiz. Bu duru Ortadoğu, Rusya, Kafkasya ve OPEC merkezli enerji üretiminin önemini koruyacağını da işaret etmekte” şeklinde konuştu.
Konuşmasında nükleer enerji konusuna da değinen Başbakan Yıldırım, “Fukişama faciası bazı ülkelerde nükleer santrallerin kapatılmasını tartışmaya açsa da genel eğilim riski en aza indirgeyecek yeni nesli teknolojilerle nükleer enerjiye yatırımı sürdürmektir. Son yıllarda küresel enerji görünümünde büyük çaplı değişmelere de şahitlik ediyoruz. Dünya enerji haritası değişmekte. Enerji alanında yeni oyuncular ortaya çıkmakta. Talebin hızla arttığı görülmekte. Oyun değiştirici büyük gelişmeler de meydana gelmekte. Tüm bu dönüşüm sürecinin dünya enerji camiasının önde gelen temsilcileri tarafından etraflıca ele alınabilmesine imkan vermesi bakımından bu kongrenin zamanlamasının da yerinde olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye dinamik ve büyüyen bir ekonomiye sahiptir. Ülkemizin enerjide ithalat bağımlılığı halen yüzde 72 seviyesinde. Enerji sektöründe büyümede dünyada Çin'den sonra ikinci ülke konumundayız" dedi.
"Türkiye küresel enerji güvenliğini geliştirerek sürdürülebilir ekonomik büyümenin temeline yönelik çalışmalara kararlılıkla katkı sunmaya devam edecektir" diyen Binali Yıldırım," Uluslararası ölçekteki amacımız enerji sepetimizin yüksek enerji talep artışı gerçeğine cevap verecek hale getirilmesidir. Bu anlayışla elektrikte son on yılda kurulu gücümüzü iki katına çıkardık. Elektrik üretiminde özellikle yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı değerlendirerek yeni santraller devreye alıyoruz. Ülkemiz yenilenebilir enerjinin yükselen eğilimini yakından izlemekte ve bu enerjinin önem ve önceliğini anlamaya özen göstermektedir. Düşen teknoloji maliyetlerinin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelimizi değerlendirerek özellikle güneş ve rüzgarda mevcut kapasitelerimize yenilerini eklemekteyiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki oranı yüzde 32'ye ulaşmakla beraber artık talep karşısında bu oranı muhafaza bile önem arz etmekte. 2023 hedefimiz bu oranın da üzerine çıkılmasıdır. Türkiye'nin ayrıca jeotermal enerji potansiyeli de gözardı edilmemeli. Ülkemiz jeotermal ısı uygulamalarında dünyada ilk 5 ülke arasındadır. Enerji verimliğin alanında da önemli adımlar atmaktayız. Bu konuda master plan hazırlıklarımız tamamlanma aşamasında. Elektrik dağıtım sistemine de yatırımlar yapılmakta. Avrupa iletim sistemi ile entegrasyon sağlamamız sevindirici. Enerji verimliliği kapsamında mevcut altyapıyı da yenileyip güçlendirerek enerji dağıtımında oluşabilecek kayıp ve yasal olmayan kullanımları önlemiş olacağız" diye konuştu.
"Bakü - Tiflis - Ceyhan petrol, Bakü - Tiflis - Erzurum doğalgaz projeleri başarı ile hayata geçirdiğimiz iki bileşen. Şimdi hedefimiz trans Anadolu doğalgaz boru hattı projesini süratle hayata geçirmek" diyen Yıldırım," Avrupa enerji güvenliği bakımından büyük önem taşıyacak güney gaz koridorunun belkemiğini TANAP projesi tesis edecektir. Bu koridorun çeşitli halkalardan oluştuğunu ve bir halkada meydana gelecek gecikmenin diğerlerini de etkileyeceğini unutmamalıyız. Ülkemizin enerji bağlamında kaynak çeşitliğini sağlamak bakımında coğrafya olarak şanslı bir konuda olduğumuzu ifade etmeliyiz. Hazar bölgesi kaynaklarının yanı sıra Karadeniz'in kuzeyi, Ortadoğu, Doğu Akdeniz kaynaklarını da batıya sevk edilmesinde ülkemiz önemli fırsatlar sunmakta. Ülkemiz bu imkanlardan istifade ile mevcut fırsatları gerçeklere dönüştürmek için çabalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye'nin bir enerji ticaret merkezine dönüştürülmesi hedefi gerek söz konusu konumuyla, gerek arz güvenliğine katkı sağlayan projelerle desteklenmektedir" ifadelerini kullandı.
Ülkemizin enerji stratejisinin ana hedeflerinden birinin sağlam, dengeli ve sürdürülebilir bir enerji sepeti oluşturmak olduğunu sözlerine ekleyen Yıldırım, "Bu amaçla nükleeri enerji sepetimize dahil ettik. İki nükleer santral yapımı çalışması devam etmekte. Bu sayede 2023 yılında toprak üretimimizin yüzde 10'u nispetinde nükleer güç santrallerimizden karşılamayı düşünüyoruz. Küresel düzeyde iklim değişikliği ile etkin mücadele ve geliştirilmiş esnek enerji sepeti ile katkı sağlamayı öngörüyoruz Enerjiye erişim sağlamaksızın kalkınmadan, yatırımdan, sağlıktan, beslenmeden bahsetmemiz mümkün değildir. G20 dönem başkanlığımız sırasında 2015 yılında enerjiye erişim konusuna önem atfettik. Afrika'daki durumun aciliyeti dolayısıyla çalışmalarımızı bu bölge üzerine yoğunlaştırdık. Dünya enerji konseyi Türk Mili Komitesinin de desteğiyle kongre programına bir gün daha ilave ederek son günün Afrika'ya ayrılmasını isabetli buluyoruz.
Enerjimizi bundan böyle dünyanın barışı kardeşliği için harcamamız dileğiyle, bölgesel ve süresel anlaşmazlıkların sona ermesi dileğiyle tamamlıyor, kongrenin yeni işbirliği imkanlarına vesile olmasını temenni ediyorum" dedi.