Türkiye, cari denge, dış ticaret, turizm gelirleri ve yabancı yatırım gibi verilerindeki iyileşmeyle, TL üzerindeki kur baskısının azalacağı bir döneme giriyor. Fed'in parasal genişleme adımlarının da sermaye akışını güçlendirmesi bekleniyor.
Türkiye 31 Mart'ta mahalli seçimler için sandık başına giderken, piyasa kılıfı altında döviz kurlarının yükseleceği oyunu yeniden sahnelenmeye çalışılsa da veriler ve beklentiler tersini söylüyor. Cari açıkta yaşanan tarihi düşüş, yazın doğal gaz kullanımının azalmasıyla dış ticaret makasında öngörülen daralma, turizmde güçlü bir performans sergilenmesi ve ABD ile Avrupa’nın faiz indirimlerine başlamasıyla Türkiye gibi gelişen piyasalara kaynak girişinin hızlanacak olması; yurt içinde sandık ayarlı pompalanan negatif kur algısını bozacak gelişmeler arasında başı çekiyor.
İHRACAT TEMPOSU KORUNUYOR
Türkiye, iç ve dış şoklar karşısında sarsılmadan hedeflerine ulaşabilmek için yeni bir ekonomi programı uyguluyor. Para politikasındaki normalleşmeyle birlikte dengeli büyüme hedefi doğrultusunda atılan adımlar ve artan yabancı girişi cari açıktaki düşüşü hızlandırırken, ihracat temposu korunuyor. Küresel iktisadi aktivitedeki canlanmanın etkisiyle, 2024'e ihracat açısından olumlu bir başlangıç yapıldı. Ocak ve şubat aylarında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 arttı. İthalatta ise hissedilir bir gerileme dikkat çekti. Geçen senenin ilk iki ayına kıyasla ithalat yüzde 15,5 azaldı. Böylece 2023’ün ilk iki ayında 26,4 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 13,2 milyar dolara düştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 58,9'dan yüzde 75,6'ya yükseldi.
CARİ AÇIK 17 AYIN EN DÜŞÜĞÜNDE
Ödemeler dengesinde görülen iyileşme sayesinde 2023 Ocak ayında 10,4 milyar dolar olan cari açık 2024’ün aynı döneminde 2,5 milyar dolara geriledi. 2023 sonunda 45,4 milyar dolar olan yıllık cari açık ise 7,9 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolarla 17 ayın en düşük seviyesine indi. Yaz aylarıyla birlikte Türkiye’nin cari açık vermesine sebep olan kalemlerden doğal gaz kullanımının azalacak olması da dış ticaret makasının daralmasına katkıda bulunacak.
TURİZM GELİRLERİ CAN SUYU OLACAK
Türkiye'nin dış ödemeler dengesinde döviz fazlası oluşacağı öngörülebiliyorken, turizm sektörünün yeni sezonda daha güçlü bir performans sergilemesi bekleniyor. Nitekim turizm gelirleri, 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 16,9 artarak 54,3 milyar dolarla rekor kırdı. Bu yılın ilk iki ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 4 milyon 341 bin kişi oldu. Şimdiye kadar kaydedilen erken rezervasyonlar geçen yıla nazaran yüzde 20 artıda gözüküyor. Yeni sezonda da Türkiye'nin 60 milyar dolar turizm geliri hedefi var. Bu hedef ekonomiye can suyu olacağı gibi kur baskısını da hafifletecek.
Bir AYDA 910 MİLYON DOLAR DOĞRUDAN YATIRIM
Yeni ekonomi yönetimi, TL varlıklara ilgiyi artırırken, uygulanan dezenflasyon programı uluslararası sahada karşılık buluyor. Yabancı yatırımcı girişlerinin programa olan inancın daha da pekişmesiyle hızlanacağı tahmin ediliyor. Öyle ki Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımlar ocakta yüzde 20 artarak 910 milyon dolara çıktı. Moody’s ve Fitch’in Türkiye’nin kredi not görünümünü “pozitif”e çevirmesi de yabancıların portföy tercihlerinde TL varlıklara ağırlık vermesini sağlayacak.
RİSK PRİMİ 300 PUANIN ALTINI GÖRDÜ
Türkiye ekonomisine yönelik öngörülebilirliğin artmasıyla 5 yıllık kredi risk primi (CDS) düşüşe geçti ve Mart 2021'den bu yana ilk kez 300 baz puanın altını test etti. Dolarizasyonun azalmasının devam etmesiyle hisse senedi ve tahvillere olan yabancı girişleri de Merkez Bankası’nın net rezervlerini destekledi. Toplam rezervler Mayıs 2023’ten bu yana 42,9 milyar dolar artarak 141,4 milyar dolar ile tüm zamanların zirvesini gördü. 8-9 ay boyunca aralıksız artış kaydeden rezervler, 15 Mart haftasında ise 127,9 milyar dolar oldu.
TÜRKİYE’YE SERMAYE AKIŞI HIZLANACAK
ABD ve Avrupa tarafında ise haziran ayından itibaren başlayacak faiz indirimleri, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını hızlandıracak. Son dönemlerde yeni ihraç edilen tahvil ve bonolara olan yabancı talebi de yakın zamanda doların TL'ye karşı değer kaybedeceği senaryolarını destekliyor. Makroekonomik göstergelerdeki pozitif görünümün yanında yılın ikinci yarısında enflasyonda meydana gelecek düşüş, kurda kalıcı istikrarın daha da pekişmesine imkân tanıyacak.