Pekcan, haksız fiyat artışlarına ilişkin çalışmalar hakkında değerlendirmede bulundu. Piyasaya müdahaleden yana olmadıklarını, serbest piyasa ekonomisine inandıklarını ifade eden Pekcan, rekabetin oluşmadığı koşullarda kamunun görevinin bu dengeyi kurmak olduğunu söyledi.
Pekcan, kamunun piyasadaki aksaklıkları gidermek için gerekli tedbirleri almasının özellikle tüketicilerin ekonomik zarar görmemeleri bakımından önem taşıdığını dile getirdi.
Haksız fiyat artışlarına ilişkin kendilerinin kapıda ceza kesmediklerini vurgulayan Pekcan, şöyle devam etti:
"Öncelikle tespit ediyoruz ve tespit edilen haksız fiyat artışlarıyla ilgili firmalardan savunma istiyoruz. Fiyat artışlarını bir sebebe dayandıramayanlardan savunma istiyoruz. Bu kapsamda 81 ilde ticaret il müdürlüklerimiz aracılığıyla 6 bin 611 firmanın toplam 86 bin 282 ürünü denetlendi, 132 üretici firmadan bu yönde yazılı savunma talep edildi. Tabii aynı zamanda fiyat etiketlerinde tutarsızlıklar görülebiliyor. Fiyat etiketleriyle ilgili de cezalarımız oluyor. Bazen etiketler aynı kalsa da gramajıyla oynamış oluyorlar. Haksız fiyat artışlarına yönelik yapılan denetimlerin olumlu sonuçlarını gördük. Bu artışlar ilk furyada çok fazlaydı, denetimlerle azaldı."
Vatandaşın da söz konusu denetim mekanizmasına dahil olduğuna dikkati çeken Pekcan, "Haksız Fiyat Artışı Şikayet Bildirimi (HFA Bildirim) Mobil Uygulaması"nı yaklaşık 38 bin 950 kişinin indirdiğini bildirdi.
Uygulama üzerinden bugüne kadar toplam 4 bin 500 başvuru aldıklarını aktaran Pekcan, haksız fiyat artışlarına ilişkin Alo 175 Tüketici Danışma Hattı çağrı merkezine 57 bin 701 başvuru yapıldığını ve başvuru sahiplerine gerekli dönüşlerde bulunulduğunu ifade etti.
Pekcan, soğan fiyatlarındaki spekülatif hareketliliğe de değinerek, şöyle konuştu:
"Patates ve soğan, bir yıl süreyle stoklanan ürünler. Bir de bu sene soğanda hastalık olduğu için 'fiyatları artacak' beklentisi oluştu. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının beraber yaptığı, zaman zaman Tarım ve Orman Bakanlığının da katıldığı operasyonlarda sadece 3 deponun piyasaya mal gönderdiği, bunların da az sayıda verdiği, diğerlerinin hiç vermediği tespit edildi. Bu da normal bir durum değil ama bizim elimizde ticari enstrümanlarımız var, gerekirse bunun ithalatını da yaparız. Biz ithalatın önünü açmak istemediğimiz için serbest piyasa koşullarının oluşmasını bekliyoruz. Yoksa elimizde her türlü imkan var."
Yerli üretimi teşvik için "Yerli Üretim" logosunu getirdiklerini anımsatan Pekcan, "Bizim gözümüzde Türkiye'de yatırım yapan her yabancı firma da yerli ürün üretiyor." diye konuştu.
Pekcan, yabancı sermayenin Türkiye'de yatırım yapmasını istediklerini, bunu teşvik ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Örneğin Rusya'dan pirinç getiriyor, Türkiye'de sadece ambalajlayarak satıyor. Bu yerli üretim anlamına gelmiyor. Türkiye'de istihdam yaratan, sektöre katma değer sağlayan firmaların ürünleri yerli üretim. Biz 'Yerli Üretim' logosunu ruhsata da bağlayabilirdik ancak esnafa iş yükü vermek istemedik, 'Bir angarya da etiketten çıktı' dedirtmedik. Bizim amacımız, ticareti kolaylaştırmak. Tabii geçiş sürecinde bazı aksaklıklar oldu ama Yerli Üretim logosu kullanımı şimdi oturuyor, takip ve kontrol ediliyor. Bunlar bir süreç."