Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili, bakanlıkta düzenlediği toplantıda, Avrupa Birliği (AB) ve vize serbestisi hakkında gazetecilere bilgi verdi.
Yetkili, Türk vatandaşlarının Schengen bölgesine vizesiz girmelerini sağlayacak mutabakatın önemli bir dönemeçten geçtiğini söyledi.
AB Komisyonunun vize serbesti yol haritası uyarınca hazırladığı üçüncü raporu açıkladığını hatırlatan yetkili, raporun çok olumlu ifadeler içerdiğini, en önemlisinin de raporun sonunda Türkiye'ye vize muafiyeti sağlanması konusunda hem AB Konseyine hem de AB Parlamentosuna öneride bulunulması olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanlığının bu süreçte Türkiye'deki ilgili kurumlarla eşgüdüm sağlayan kurum olduğunun altını çizen yetkili, gelinen noktayı alınan sonuç açısından oldukça olumlu bulduğunu bildirdi.
Yetkili, AB Komisyonunun açıkladığı raporda beş kriterle ilgili ileri dönemlerde çalışmaların devam edeceğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan bir tanesi, aslında Meclis'ten geçti ama Kişisel Verilerin Korunması Kanununda AB'nin bizden talep ettiği bazı değişiklikler var. Bunları hükümetimiz çalışacak. Ondan sonra da Meclis'te bir çalışma yapılması söz konusu olacak. İkincisi, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması imzalanması. Aslında bu başlık, Kişisel Veri Kanununa çok bağlı. Dolayısıyla bu kanunda tadilat yapıldığı taktirde Europol ile operasyonel işbirliği konusu da gündemden düşmüş olacak ve işbirliği anlaşması da imzalanacak. Üçüncüsü de Terörle Mücadele Kanununda AB'nin talep ettiği bazı değişiklikler var. AB ile konuyu zaten görüşüyoruz. Mayıs ve haziranda gündemimizde olacak bu konu."
Siyasi Etik Kanunu tasarısının yasallaşması konusunda ise bunun Meclis Genel Kurulu'na geldiğini, kısa sürede bu kanunun da yasalaşmasının beklendiğini ifade eden yetkili, "5 maddeden belki bir tanesi önümüzdeki günlerde düşmüş olacak. Diğer bir konu ise tüm AB ülkeleri ile adli işbirliği yapılması." dedi.
Yetkili, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin sadece taraflara değil, tüm bölgeye çok olumlu yansımalarının olacağını anlattı.
Raporda, 5 kritere ilave olarak biyometrik pasaportlara geçişle ilgili hususun da bulunduğunu kaydeden yetkili, Geri Kabul Anlaşması'nın üçüncü ülke vatandaşları bakımından uygulanmasına 1 Haziran'da geçilmesinin de önemli gelişmeler arasında olduğunu söyledi.
Bunun Meclis'te kabul edildiğini, uygulamaya dönük altyapı çalışmalarında son aşamaya gelindiğini dile getiren yetkili, "Haziran ayından itibaren üçüncü ülke vatandaşlarını da Geri Kabul Anlaşması esasları çerçevesinde almaya başlayacağız." ifadelerini kullandı.
Bundan sonraki süreçle ilgili bilgi veren yetkili, AB Komisyonunun raporunu AB Konseyi ve AB Parlamentosuna ileteceğini, her iki kurumun da bunu eş zamanlı olarak gündemine alarak değerlendireceğini anlattı.
Önerinin ilk olarak AB Parlamentosundaki komisyonlara gideceğini, komisyonlarda değerlendirme yapıldıktan sonra Genel Kurul'a geleceğini ve Genel Kurul'un devreye gireceğini kaydeden yetkili, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bizim de beklentimiz haziran ayı içerisinde bununla ilgili kararın alınması. Genel Kurul'da kararlar salt çoğunlukla alınıyor, Konsey'de ise oybirliği yerine nitelikli çoğunlukla alınması uygulaması var. Önümüzdeki dönemde en önemli husus Türkiye'nin bugüne kadar çalışmalara ek olarak henüz yetiştirememiş olduğu 5 maddeyi de önümüzdeki dönemde tamamlaması ve bunun AB'ye iletilmesi."
Biyometrik verili pasaportlar konusunda ise yetkili, mevcut pasaportlarda biyometrik verilerin yer alacağı çiplerin olduğunu ancak bu çiplerde kişilerle ilgili veriler olmakta birlikte biyometrik verilerin bulunmadığını söyledi.
Bu kapsamda, yazılımda değişiklerin yapılması gerektiğini, bu değişiklikle ilgili altyapı çalışmalarının 3-4 hafta önce başladığını belirten yetkili, şunları kaydetti:
"Beklentimiz bu ay içerisinde bunun denemeleriyle birlikte sonuçlanması ve biyometrik verili pasaportların haziran ayından itibaren verilmeye başlanması. Bunu İçişleri Bakanlığı yapacak. Pasaport Dairesi ile beraber bu projeyi yürütüyoruz ama esas sorumlu kurum İçişleri Bakanlığı. AB ile müzakerelerde bu konuyu gündeme getirdiğimizde, çok açıklıkla tüm teknik konuları tartışıyoruz. Onların bizden beklentisi, AB'nin normlarında çok güvenlikli pasaportların uygulamaya geçirilmesiydi. Bizim ideal olarak yıl sonunda sahip olacağımız pasaport şu anda tüm AB ülkelerinde aslında yok. Haziran ayında devreye geçireceğimiz sistem şu anda aslında AB'nin pek çok ülkesinde kullanılan sistem. Bizim haziran ayından itibaren uygulamaya geçireceğimiz pasaport Avrupa'da zaten kabul edilmiş bir standart. Çok büyük bir kayıp, güvenlik açığı söz konusu değil.
Şu andaki pasaportlarda çip kapakta. Bizim yapacağımız ise bu çiplerde sadece kişilerin kimlik bilgileri var, haziran ayından itibaren yeni yazılımla birlikte o çiplere bizim parmak izlerimiz de kaydedilmeye başlanacak. Dolayısıyla bu çiplere hazirandan itibaren biyometrik veriler de girmeye başlanacak. Yeni pasaportlarda kimlik sayfası polikarbon sayfa olacak, daha kalın sayfadır bu ve çip de onun içerisinde olacak. Tüm veriler de onun içerisinde olacak, hem biyometrik veriler hem de kişiyle ilgili veriler o çipin ve sayfanın içerisinde olacak. Güvenlikle ilgili belki bunun 5-10 misli daha fazla katmanlar olacak. Bu güvenlik seviyesini dünyada kullanan çok fazla ülke yok aslında. O ülkelerden bir tanesi olacağız."
Pasaportun baskısıyla ilgili ihaleleri daha önceki aylarda geliştirdiklerini, bunu da AB ile yürüttükleri bir projeyle yaptıklarını belirten yetkili, 4 milyon pasaportu söz konusu güvenlik özellikleriyle bastırma ihalesinin sonuçlanmak üzere olduğunu, bunun 37 milyon avroluk bir proje olduğunu bildirdi.
Yetkili, ihalelerin bir tanesinin de pasaport cüzdanlarının bastırılması olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pasaportların her sayfasında ülkemizin ayrı bir güzelliğinin fotoğrafı olacak. Bir tarafında Antalya, bir tarafında ise İstanbul'dan. Fotoğraf gibi rengarenk olmayacak, silüet olarak görülecek. Birinci ihale pasaport cüzdanları konusuydu. İkincisi de o cüzdanı basacak makinelerin alınmasıyla ilgili. Mevcut pasaportlar manuel yazılıyor. Yeni endüstriyel çözümde ise binlerce pasaport bir yerden cihazlara gelecek, bir taraftan 81 kentten ve yurt dışından toplanan veriler olacak. Tüm güvenlik öğeleri ve tedbirler alındıktan sonra makinelerde basılmaya başlanacak. Dolayısıyla şu anda kullandığımız bu pasaportlar yerine, haziran ayında itibaren biyometrik verilerin de içerisinde olduğu yeni pasaportlar uygulamaya geçecek. Yıl sonuna doğru da o pasaportlar kullanılmaya devam edecek, geçerli olacak. Bugün kullandığımız biyometrik veri olmayan pasaportlar konusunda ise diyelim ki benim pasaportum 2020'ye kadar geçerli, 2020'ye kadar bu pasaportu kullanmaya devam edeceğim. Ancak Schengen ülkeleri bunu kabul etmiyorsa o zaman değiştirmek ve haziran ayından itibaren uygulamaya geçilecek pasaportlardan bir tane almak zorundayım."
Yeni pasaportlarda, cüzdan kıymetli kağıt kabul edildiği için her cüzdan alınışında mutlaka para ödenmesi gerektiğini dile getiren yetkili, ancak pasaportun geçerlilik süresi için para ödenmeyeceğini kaydetti.
Yetkili, mevcut pasaportların biyometrik verilerin bulunduğu pasaportalara dönüşeceğini, yıl sonunda ise içerisinde çip olan polikarbon sayfa özelikli ve güvenlik önlemleri yüksek pasaportların kullanıma gireceğini söyledi.
Hazirandan itibaren emniyet müdürlüklerinde pasaport başvuruları alınırken biyometrik verilerin yeni pasaportlara yeni bir yazılımla yükleneceğini belirten yetkili, mevcut pasaporttaki çiplere biyometrik verilerin yüklenmesinin söz konusu olmadığını bildirdi.
Schengen ülkelerine hazirandan itibaren gitmek isteyenlerin ise yeni pasaport almaları gerektiğini vurgulayan yetkili, "Çünkü Schengen ülkeleri biyometrik verileri kontrol etmek istiyor.” dedi.
Türkiye'nin vize rejiminin değişip değişmeyeceği yönündeki soru üzerine yetkili, "Vize rejimimiz devam ediyor. Avrupalılar bize çeşitli kaygılarını bu süreçte söyledi. Bu konuda görüştük. O münazaralar üzerine bazı yeni düzenlemeler yaptık.” dedi.
Yetkili, Irak'a ve daha önce vize muafiyeti olan Libya'ya ve üçüncü ülkelerden gelen Suriyelilere vize uygulanmasının yürürlüğe girdiğini ifade etti.
"Kendi vize sistemimizi AB'nin vize sistemiyle eşgüdüm haline getirme mecburiyetimiz yok.” ifadesini kullanan yetkili, Türkiye'nin sadece güvenlik münazaraları ışığında yapması gereken bazı çalışmaları bulunduğunu kaydetti.
Bütün üye ülkeler ile Adli İşbirliği Anlaşması'nın uygulanması konusunda ise herhangi bir sorun yaşanmadığını vurgulayan yetkili, "Avrupalılar da bunu hiçbir zaman bir sorun olarak getirmediler, uygulama devam edecek." diye konuştu.
Yetkili, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Adli İşbirliği Anlaşması'nın uygulanıp uygulanmadığı sorusu üzerine, GKRY polisi ile Türk İnterpol'u arasında herhangi bir irtibatın olmasının Türkiye'nin Rum tarafını tanıdığı anlamına gelmediğini söyledi.
Yeni pasaportlarda güvenliğin çok yüksek olacağını anlatan yetkili, bu konuda Merkez Bankası'ndan basım, çizim ve teknik destek sağlanacağını aktararak, "Güvenlik boyutuyla ilgili altyapıyı tamamen yerli ve kendi imkanlarımızla yapıyoruz." ifadesini kullandı.
Yetkili, mülteci ve vize serbestisi konusunda AB yetkilileriyle çok sayıda görüşmeler yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu mutabakat üzerinden AB ile Türkiye arasında çok güzel bir yakınlaşma oldu. Çok güzel bir işbirliği sağlandı. AB, bizi daha yakından tanımış oldu. Bürokratlarımızı daha iyi tanımış oldu. Biz de onları daha iyi tanımış olduk. Güzel bir işbirliği kuruldu. Bu işbirliğimizi bundan sonra da sadece vize serbestisi değil, diğer konularda da verimli şekilde yürütebileceğimizi düşünüyorum."
Yetkili, yıl sonuna kadar 4 milyon pasaportun polikarbon sayfalarla üretileceğini, bu pasaportların güvenlik önlemlerinin çok yüksek olacağını bildirdi.
Yetkili, Geri Kabul Anlaşması ile ilgili Türkiye'nin 14 ülkeyle anlaşmasının olduğunu, müzakerelerin sürdüğünü belirtti.