TÜRKBESD'in sektörün ilk yarı sonuçlarına ilişkin düzenlediği toplantıda verilen bilgiye göre, 2022'de 6 ana üründe beyaz eşya ihracatı adet bazında 2021'in aynı dönemine kıyasla yüzde 1 arttı. TÜRKBESD'e üye firmaların aynı dönemdeki Türkiye satışları ise yüzde 8 düştü.
Toplantıda konuşan TÜRKBESD Başkanı Dinçer, Türkiye'nin, dünya beyaz eşya üretiminin yüzde 7'sini karşıladığını ve son 10 yılda 199 milyon adet üretim gerçekleştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
2022, öngördüğümüz gibi küresel ölçekte zor bir yıl oluyor. Türkiye'nin lokomotif sanayilerinden biri olarak tüm bu olumsuzluklara güçlü bir şekilde karşı koyduğumuzu söyleyebiliriz. Üretiminin yüzde 75'ini ihraç eden beyaz eşya sektörünün rekabet gücünü koruması için atılması gereken adımlar, bu dönemde en önemli gündem maddelerimizin başında geliyor."
AR-GE ve teknoloji alanında önemli yatırımlar yapıldığını, Beyaz eşyanın Türkiye'nin en fazla patente sahip sektörü olduğunu aktaran Dinçer, beyaz eşya sanayinin yıllık 4,5 milyar dolarlık ihracat ile ülke ekonomisine önemli katkıda bulunduğunu aktardı.
Dinçer, iç pazarda daralmanın yılın başından bu yana devam ettiğini belirterek, "Tüketicilerin alım gücünü desteklemek üzere kredi kartı taksit sayılarının artırılmasının faydalı olacağına inanıyoruz. Ayrıca, ÖTV'nin kaldırılması tüketicilerin ihtiyaçlarını daha rahat karşılamasını sağlayarak talebi artıracak, üretimin de güçlü şekilde devam etmesini sağlayacaktır." dedi.
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz da yassı çeliğin, beyaz eşya sektörünün maliyet giderlerinin ortalama yüzde 17'sini oluşturduğunu, damping soruşturmasına konu ürünün beyaz eşya sektörünün yanı sıra pek çok imalat sanayinin ana girdilerinden biri olduğunu söyledi.
"Aradaki fark zaruri olarak ithalat yoluyla karşılanıyor. Türkiye'nin sıcak sac ithalatının yüzde 36'sı Rusya'dan, yüzde 22'si ise Ukrayna'dan yapılıyor. Her iki ülkeden de artık ithalat yapılamaması tedarik kaynaklarını hızla çeşitlendirmeyi gerektirmiştir. Soruşturma kapsamındaki AB ve Güney Kore menşeli ürünlere yönelik anti damping kararı, beyaz eşya dahil olmak üzere ihracat yapan tüm imalat sektörlerinin rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Mart ayında Ticaret Bakanlığımız tarafından yayımlanan Nihai Bildirim Raporu'nda, yüzde 50 seviyelerine dayanan marjlardan, nihai kararda ciddi oranda düşüş olması bir nebze de olsa olumludur. Ancak asıl beklentimiz, tedarik zincirlerinin zorlandığı ve uluslararası konjonktürün giderek sertleştiği bir dönemde ihracatımızın belkemiğini oluşturan imalat sektörlerinin rekabetçiliğini de artırması bakımından soruşturmanın önlemsiz bir şekilde kapatılmasıydı."
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Özkadı ise Türkiye'nin en önemli ihracat pazarı olan AB’de Yeşil Mutabakat kapsamındaki gelişmelere değinerek, bu alandaki gelişmelerin, ürün geliştirme ve üretim süreçlerini derinden etkileyeceğini söyledi.
Avrupa Komisyonu'nun 14 Temmuz'da 2030 İklim Hedefi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı hedefleri için kapsamlı bir teklif paketi sunduğunu hatırlatan Özkadı, "Sınırda Karbon Düzenlemesi, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) oluşturulması gibi gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlamamız büyük önem taşıyor. AB'de geliştirilmesi devam eden, Sürdürülebilir Ürünler için Ekotasarım Yönetmeliği de (Ecodesign for Sustainable Products Regulation-ESPR) sektörümüzü etkileyecek düzenlemeler öngörüyor. Tasarının AB Komisyonu nezdindeki kamu istişare süreci 22 Haziran tarihinde tamamlandı. Sürecin yakından takip edilerek ülkemizde gerekli iletişim ve düzenlemelerin vakitlice yapılmasını hem ihracattaki rekabetçiliğimizin devamı hem de AB ile Gümrük Birliği'nin verimli bir şekilde işlemesi açısından da gerekli görüyoruz. Bu bağlamda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile yürütülen çalışmaların ilgili diğer kamu kurumlarımızın da katkılarıyla ülkemizin yararına sonuçlanacağını umuyoruz." ifadelerini kullandı.
Özkadı, 2021'de yeni enerji etiketli ürünlerin tüketicilerle buluşmasının piyasada daha fazla verimliliği yüksek ürün bulunmasına katkı sağladığını belirterek, "Bununla birlikte tüketicilerin bu konudaki farkındalığı da artmış oldu. Ayrıca, elektrik fiyatlarındaki artışın da enerji verimli ürünlere talebi artırması bekleniyor. Bilindiği üzere, enerji verimliliği hem ülke hem de tüketici ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. 2030'a kadar enerji verimli ürünlere geçişte, beyaz eşya ürünlerinden yüksek miktarlarda elektrik tüketim tasarrufu bekleniyor. Elektrik fiyatları projeksiyonu bakımından bu kazanç ile 2030'a kadar 20,8 milyar TL’lik bir tasarruf oluşabilir. Toplam emisyon oranlarında da 2030'a kadar yaklaşık 2,3 milyon ton karbon eş değeri azaltım sağlanabilir." şeklinde konuştu.