Bakan Nebati, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde 'Tek dünya, ortak gelecek' temasıyla düzenlenen 'Uludağ Ekonomi Zirvesi'ne katıldı.
Türkiye'nin kendi ekonomi modeli ile yoluna devam ettiğini vurgulayan Nebati, "Her ülkenin kendi ekonomik koşullarına göre; farklı politika setlerini devreye aldığı bu süreçte bizler, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı 'Türkiye Ekonomi Modelimizi devreye aldık. Böylelikle krizlerin zirve yaptığı 2022 yılında dahi yüzde 5,6 büyüyen ekonomimiz, aslında bu modelin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor; sergilediği güçlü performansla G20 ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olmayı başardı. Küresel salgının başlaması ile tüm dünyada ortaya çıkan talep yönlü enflasyon sorunu, 2022 itibarıyla enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar nedeniyle arz yönlü bir yapıya dönüştü. Artan enflasyon ve hayat pahalılığına karşı aldığımız tedbirlerle ve küresel normalleşmenin de katkısıyla enflasyonu öngördüğümüz şekilde düşürmeye başladık. Tedrici olarak tek haneli seviyelere kalıcı bir şekilde inmesini sağlayacağız. Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandığında görülüyor ki; 50'lerin oldukça altına inmiş olacağız" diye konuştu.
Bu süreçte Türk bankacılık sektörünün de sağlam bir duruş sergilediğini anlatan Nebati, "Küresel enflasyon baskıları karşısında uygulamaya konan sıkı para politikalarının, küresel finansın geleceği için bir tehdit unsuru olmanın yanı sıra dünya ekonomisinin giderek resesyona sürüklenme riskini de artırdığını bir kez daha ifade etmek isterim. Nitekim, küresel ekonomiye dair bu uyarılarımızı uzun zamandan bu yana yapmakta ne kadar haklı olduğumuz giderek daha net anlaşılıyor. Sıkı para politikaları nedeniyle ABD ve Avrupa'da yaşanan banka iflasları, küresel ekonomi için tehdit oluştururken; Türk bankacılık sektörümüz, aktif kalitesi, güçlü sermaye tamponları ve süreklilik arz eden karlılığıyla sağlam bir duruş sergilemeye devam ediyor. Öte yandan yeni teknolojiler ve inovatif girişimlerin hem firmalarımızın hem de ülkemizin rekabet gücünü önemli ölçüde artıran faktörler olduğunun da farkındayız" dedi.
Nebati, nükleer santralin Avrupa'nın bütün gelişmiş ekonomilerinde olduğunu vurgulayarak, "Enerjide çeşitlendirme stratejimizi pekiştirecek ve dışa bağımlılığımızı azaltacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'mizde nükleer yakıt akışını dün başlattık. Yine bir 60 yıllık hayali dün gerçekleştirdik. 60'larda bu ülkede nükleer santral konuşuluyordu, 70'lerde nükleer santral kurulumu ile ilgili çalışmalar başlıyordu. Meğerse birisini bekliyorlarmış; Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı. Nükleer santraller, Avrupa'nın bütün ülkelerinde, gelişmiş bütün ekonomilerde var. Akkuyu Nükleer Santrali, 20 milyar dolarlık bir yatırım. Eğer 60'larda, 70'lerde birilerinin sözüne kanılmamış ve bu nükleer santral gerçekleştirilmiş olsa; Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 8 ile 10 arasında-somutlaştırayım- İstanbul'daki elektrik tüketiminin tamamına yakınını karşılayabilecek. Ayrıca Türkiye artık nükleer tesise sahip bir ülke" diye konuştu.
Karadeniz gazı ile de Türkiye'nin gücüne güç kattığını anlatan Nebati, "Yerli ve tamamen milli imkanlarla keşfettiğimiz Karadeniz doğal gazını sisteme bağlayarak, gücümüze güç katan dev yatırımlarımıza bir yenisini daha ekledik. Tarımsal sulamada kullanılan elektriğin güneş enerjisi ile sağlanması için Güneş Enerji Santralleri ve Sulama Kanalları Projesi'ni hayata geçirdik. Dönüşümün en önemli unsurlarından biri olan yeşil yatırımlar için finansman konusunda başta bankalara rehber oluşturması amacıyla sürdürülebilir finansman çerçeve dokümanını, yeşil borçlanma aracı ve yeşil kira sertifikası rehberini yayınladık. Diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak yakın zamanda ilk yeşil tahvil ihracımızı da gerçekleştirerek sürdürülebilirlik kapsamında önemli bir adım attık. Önümüzdeki dönemde bankacılık, katılım finans, sermaye piyasaları ve fintek alanlarında hayata geçireceğimiz reform ve politika adımlarıyla finansal sektörün bir bütün içinde sağlıklı biçimde gelişmesini sağlamayı hedefliyoruz" dedi.