Koronavirüs pandemisiyle ekonomisi zayıflayan, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası yüksek enflasyon ve enerji krizi ile mücadele eden Avrupa için, İngiltere merkezli Economist dergisi çarpıcı bir analiz yayımladı. Kıtanın kalıcı bir enerji ve jeopolitik krizle karşı karşıya olduğunu belirten dergi, çöküşe geçen Avrupa ekonomi modeli için alarm zillerinin çaldığını yazdı. Enerji fiyatlarının yaza oranla düştüğünü ancak bunun bir aldatmaca olduğunu kaydeden dergi, “2023 ve sonrasında ekonomik daralma yaşayacak” sözleri ile Avrupa için felaket senaryosunun yaklaştığını, sadece kıta halkının refahının değil, transatlantik ittifakının sağlığının da risk altında olduğunu yazdı. Dergi çöküşün ayak seslerini madde madde sıraladı.
Economist, Rusya’nın enerji alanında uyguladığı kısıtlamaların Ukrayna’nın ötesinde, Avrupa için bir sınama oluşturacağını kaydetti. Enerji fiyatlarında yüzde 10’luk bir artışın, ölüm oranlarında yüzde 6’lık bir artışa neden olacağı öngörülen çalışmada, “Avrupa çapında 100 binden fazla yaşlı insanın enerji krizi nedeniyle ölebileceği” vurgulandı. Avrupa’nın bu yüzden Rusya’ya karşı Ukrayna direnişini desteklediği belirtildi
Analizde, savaşın halihazırda yıpranmış olan Avrupa ekonomisinde kırılganlığa yol açacağını kaydetti. Enerji kaynaklı enflasyonun kıta genelinde yayıldığı belirtildi. Avrupa Merkez Bankası’nın pazarı kontrol altında tutmak için faiz oranlarını artırdığı, ancak bu durumun başta İtalya gibi euro bölgesinin yüksek borcu olan zayıf üyelerini istikrarsızlaştıracağı değerlendirmesinde bulunuldu.
Dergi, şiddetlenen enerji krizinin Avrupa iş modelindeki kırılganlığı ortaya çıkardığına işaret etti. Başta Alman menşeli olmak üzere kıta merkezli çok sayıda sanayi firmasının Rus gazına bel bağladığı, çoğu şirketin gazın kesilmesi ile oluşan boşlukta Çin’e daha bağımlı hale geldiği kaydedildi.
Enflasyonla mücadelede ABD’nin korumacı bir modelle duyurduğu dev ekonomi paketlerinin, kıtanın itibarını yerle bir ettiği belirtilen çalışmada, “ABD Başkanı Joe Biden’ın Enflasyon Azaltma Yasası, Çin’in onlarca yıldır izlediği sanayi politikalarına benziyor” değerlendirmesinde bulunuldu. Dünya ekonomisinin iki sac ayağı olan ABD ve Çin’in yüksek maliyetli politikalar duyurarak krizle mücadele etmeye girişmesinin, “Serbest ticaret” etiğine uymaya çalışan Avrupa’yı zayıf gösterdiği ifade edildi.
Economist’in vurguladığı bir diğer husus ise, Avrupa’nın yatırımlarının sonuçsuz kaldığı oldu. Yatırımları kaybetmenin kıtayı daha fakir hale getirdiği kaydedilen çalışmada, bu durumun ekonomik zayıflık hissiyatını beslediği ifade edildi. Kovid öncesi gayri safi yurtiçi hasılaların kıyaslanması durumunda, Avrupa’nın diğer ekonomi bloklarından kötü durumda olduğu, dünyanın en değerli 100 şirketinin sadece 14’ünün Avrupa menşeli olduğu kaydedildi.
Dergi Washington’ın Ukrayna’yı desteklediği gibi Avrupa’yı da desteklemesi gerektiği uyarısında bulundu. ABD’nin amacının Çin yükselişine ket vurmak olduğu belirtilen raporda, “ABD Avrupalı firmaları enerji sübvansiyonları için uygun hale getirmeli” ifadeleri kullanıldı. Çalışmada, üstü kapalı olarak 2. Dünya Savaşı sonrası ABD’nin SSCB’ye karşı Avrupa ülkelerini ekonomik olarak desteklediği “Marshall Yardımı” benzeri politikaları yürütmesi gerektiğine işaret edildi.
Rusya Ukrayna savaşı ile Avrupa ülkeleri arasındaki sürtüşmenin arttığı gözlemlenirken, Belçika ve İngiltere arasında restleşme yaşandı. Belçika hükümeti, nükleer silahlar için kritik olan bir parçanın İngiltere’ye transferine mani oldu. Londra yönetimi ise, karşılık olarak Belçika menşeli FN Herstal’ın sipariş ettiği 600 milyon değerinde makinalı tüfek anlaşmasını iptal etmekle tehdit etti. Söz konusu gelişmenin, savaş iklimindeki Avrupa ve NATO’da müttefiklik ilişkilerine zarar vermesinden endişe duyuluyor.