ABD’nin Türkiye’ye yönelik başlattığı ekonomik savaşla gündeme gelen yerli seferberliği milyarlarca dolarlık yazılım pazarındaki hukuksuzluğu da yeniden gözler önüne serdi.
Bu firmaların Türkiye’de de sicilleri bir hayli kabarık. Korsan yazılım başlıklı ilanlar ve yetkisiz baskınlarla binlerce şirketi küçük-büyük demeden ciddi lisans bedellerine maruz bırakan firmalar, işi abartarak çok daha acımasız yollara başvurabiliyor. “Adobe uzmanı” arayan şirkete giderek bilgisayar sayısı kadar lisans almaya zorlaması bu yöntemlerden sadece biri.
Microsoft tüm bu işlemlerinde paravan şirketi BSA’yı kullanıyor. Adobe gibi dev yazılım şirketleri bile yasal olmayan bu organizasyonlar aracılığıyla kolayca şirketlerin bilgisayar sistemlerine girerek inceleme yapıyor.
Hazır giyim üreticisi olduğunuzu ve size ait bir gömlek modelinin başkası tarafından kopyalandığını düşünün. Karşı tarafın haksız şekilde piyasaya sürdüğü gömlekleri toplatmak için mahkeme kararı aldırmanız gerekir. Ancak bu Amerikan şirketleri adeta ‘adalet korsanlığı’ yaparak hedef aldıkları küçük ölçekli şirketlere gidip mahkeme kararı olmadan yaptıkları arama sonrasında ceza kesebiliyor.
Microsoft’un 100 milyar doları aşan ciroyu elde etmek için uyguladığı korsan saldırılara Türkiye’deki çok sayıda bilgisayar kullanıcısı ve üreticisi yıllarca maruz kaldı. Microsoft’un bu saldırılarla Türkiye’den her yıl en az 500 milyon dolar haksız kazanç elde ettiği tahmin ediliyor.
Yazılım sektöründeki hukuksuzluğa ve ABD şirketlerinin kural tanımaz bir şekilde şirketleri baskı altına almasına karşı harekete geçen Albayrak Grubu ise yerli yazılımlara geçiş için süreci hızlandırdı.
Grubun teknoloji şirketi Albil A.Ş.’nin Genel Müdür Yardımcısı Erdal Nalbant ABD’li firmaların sektöre yönelik baskılarını ve yerli yazılıma geçiş sürecinin detaylarını anlattı.
Elbette. Microsoft yıllar öncede grubumuza üstelik İrlanda dan sadece bir faks göndererek denetleme yapacağını iletmiş ve o zamanlar anlayamadığımız sebeplerle hukuk çevreleri de “ aman aman Microsoft’a ses çıkarmayın” tavrı takınmışlardı. Bugün o görüşleri beyan eden hukuk çevrelerinin FETÖ terör örgütüne hizmet ettiklerini, FETÖ’nün de Amerika’ya her alanda tam itaatle destek verdiğini daha net anlayabiliyoruz. Microsoft ise korsanca ve haksızca faturalar kesmişti. Mesela siz Microsoft’un veri tabanını internetten deneme amaçlı indirmek isterseniz, indirme ekranında 180 gün deneyebilirsiniz yazar. Ancak Microsoft’la kurumsal anlaşmalı bir şirketseniz indirdikten bir gün sonra Microsoft size bunu siz deneme amaçlı bile olsa indirmezsiniz, bunun için lisans almalıydınız der ve ciddi paralar ister. Microsoft bu tavrını çalıştığım başka şirketlerde de göstermişti.
Vardı. Bu sene itibariyle artık anlaşmamızı yenilememe kararı aldık. Çünkü Microsoft tipik Amerikan tavrını devam ettiriyor. Biz de Milli tavrımızı devam ettiriyoruz. Bu ülkede aldığı ayrıcalıklar sebebiyle fütursuzca zamlar yapıyor. “Buluta geçin yoksa daha fazla zam yapacağım” diyor. Düşünün elinizdeki ürünün fiyatını sizi başka bir ürüne geçmeye zorlamak için arttırıyor. Üstelik ürünlerindeki kusurlardan kaynaklı hiçbir mesuliyeti kabul etmiyor. Yani üründeki bir hatadan ya da açıktan dolayı veri kaybına uğrasanız ya da virüs bulaşsa ya da verileriniz çalınsa “bana ne “ diyor. Resmi yazılar, ihtarnameler yazıyorsunuz cevap bile vermeye tenezzül etmiyor.
Azure kullanıyoruz ama onun da alternatifleriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Hem yerli tedarikçilerle hem de Amerikan menşeili olmayan bulut hizmet sağlayıcılarına sunduğumuz hizmetleri bir takvime bağlı olarak kaydıracağız.
Bir süredir Pardus ve açık kaynak kodlu yazılımlar üzerine çalışmalar zaten yapıyorduk. Özellikle 15 Temmuz sonrası hem verimizin Türkiye’de kalması hem de yerli yazılımlara geçişler konusunda çalışmalar yapıyorduk. Artık lisanslara verdiğimiz -belki de gasp edilen demek daha doğru- paralardan tamamen kurtulmak istiyoruz. Pardus’a geçiş sürecini hızlandıracağız.
Hayır. Diğer yazılımların da alternatiflerine geçiş yol haritalarımız hazır. Ayrıca donanım tedarikinde yine yerli ya da de uzak doğulu markalarla yaptığımız görüşmeler var. Bazıları ile protokoller imzaladık bile. Ayrıca bu şirketler ile yerel para birimleri ile örneğin Yuan ya da Ruble ile çalışılması konusunda da prensip kararları aldık, resmi düzenlemeleri bekliyoruz.
Dünyada işletim sistemi pazarında Amerikan şirketlerinin açık kaynak yazılımlar karşısındaki Pazar payı gittikçe düşüyor. Mesela Microsoft son 5 yılda %10 pazarı açık kaynak kodlu işletim sistemlerine kaptırmış durumda. Üstelik bunu tüm korkutma çabalarına karşın yaşıyor. Erp, crm , mrp gibi aklınıza gelen tüm alanlarda ciddi bir Amerikan yazılım baskısı var. Önce en iyi olduklarına inandırma, sonra mecbur bırakma ve en son tehdit. Tipik Amerikan taktiği. Biz Amerika dışında da kıtalar olduğunu biliyoruz. O ülkelerdeki tedarikçilerle de işbirliğimizi artırma yolunda ilerliyoruz. Yerli ürünlerle de başarılı olabileceğimize canı gönülden inanıyoruz ve yerli ürünleri destekliyoruz. F35 e parça üretebilen, kendi insansız hava araçlarını ve helikopterlerini üretebilen bir ülkenin bunu başaramayacağını düşünenlere şaşıyorum.