Batı, ABD’nin enflasyonu düşürmek için izlediği agresif faiz politikasının ağır sonuçlarını tartışıyor. Dolar endeksi, son bir yılda yüzde 20’lik artışla 93,78 seviyesinden 112 seviyesine yükseldi. ABD’nin kamu, birey ve şirket borçlarının toplamı 55 trilyon doları buldu. Resesyonla (ekonomik durgunluk) ve yüksek faiz ödemeleriyle karşı karşıya kalan ABD, güçlü dolar kuru yüzünden iyice ağırlaşan mali kriz yükünü daha fazla taşıyamaz.
Yüksek enflasyonla baş edebilmek için agresif bir faiz politikası izleyen ABD, bir yandan da bütün dünyada yükselen dolar kuru endişesi yaşıyor. ABD dolarının sepetteki diğer para birimleri karşısındaki değerini ölçen dolar endeksi 112 seviyesine yükseldi. ABD'deki enflasyon da eylül ayı itibarıyla yıllık yüzde 8,2'ye çıktı. Sürdürülebilir bulunmayan güçlü dolar politikasının ABD ekonomisine faturası ağır olabilir. Yüksek faiz artışlarıyla ağırlaşan borç ve faiz ödemelerinin hem ABD’yi hem de ABD’nin izlediği mali politikaların etkisinde kalan Avrupa ülkeleri ile İngiltere ekonomisini çökertebilir.
FAİZ ARTIRDIKLARI HALDE ENFLASYON DÜŞMÜYOR
ABD Merkez Bankası Fed bu yıl yaptığı beş faiz artırma kararıyla faizleri yüzde 0,25’ten yüzde 3,25’e, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise iki kararla faizi 0’dan yüzde 1,25’e yükseltti. İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise altı ayrı kararla faizleri yüzde 0,25’ten yüzde 2,25’e çıkardı. Buna rağmen enflasyonu düşüremeyen üç merkez bankası, faiz artışlarını sürdürecek. Bu agresif faiz artışları Batı ekonomilerini tehdit etmekle kalmıyor, derin bir küresel resesyon (ekonomik durgunluk) riskini de tetikliyor. Gittikçe şiddetlenen resesyon ayak seslerinden tedirgin olan Dünya Bankası, IMF ve Birleşmiş Milletler'in peş peşe uyarılar yapıyor.
GÜÇLÜ DOLAR POLİTİKASI BÜYÜK ZARAR
ABD Doları'nın sepetteki diğer para birimleri karşısındaki değerini ölçen dolar endeksi, son bir yılda yüzde 20’lik artışla 93,78 seviyesinden 112 seviyesine yükseldi. Doları bütün dünyada aşırı değerlenmesinin yanısıra ABD Merkez Bankası Fed’in yüzde 3-3,25 arasına yükselttiği faizle ilgili agresif politikayı sürdürmesi riski katlıyor.
ABD’DE BORÇLAR 56 TRİLYON DOLARI AŞTI
ABD'nin toplam kamu borcu 31 trilyon 100 milyar dolara ulaştı. Kamu borcunun ABD milli gelirine oranı %150 seviyesinde seyrediyor. Kamu borcunun yanı sıra ABD’de yaşayan bireylerin 14 trilyon dolar ve firmaların 10,5 trilyon dolarlık borcuyla birlikte ülkedeki toplam borç, 57 trilyon 600 milyar dolara yaklaşıyor. Bir puanlık faiz artışının ABD ekonomisine yıllık maliyeti 550 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Bu borçlar ABD’de büyük bir endişe kaynağı olurken, ekonomistler; artan faiz oranlarının, ülkenin büyüyen borç sorunlarını daha da şiddetlendirebileceğini belirtiyor.
ABD HİSSELERİ RESESYONU FİYATLIYOR
Resesyon ihtimalinin yüzde 100 olarak netleşmesi, ABD’li şirketlerin hisselerinde de kendini hissettirmeye başladı. ABD’nin en büyük bankalarından Citi Bank stratejistlerinin değerlendirmesine göre; ABD hisseleri diğer birçok varlık sınıfına kıyasla ABD'de resesyon fiyatlarını daha çok yansıtan varlıklar olarak öne çıkıyor. Bu arada, eylül ayında İngiltere'de yıllık enflasyon yüzde 10,1 ile 40 yılın zirvesini yeniledi.
Avrupa’da da tablo farklı değil
ABD ekonomisinin karşı karşıya kaldığı çıkmazın bir benzeri Avrupa’da da var. Avro Bölgesi’nde enflasyon Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle eylülde çift haneye ulaşarak rekor tazelerken, bölgede ülkeler arasında fiyat gelişmelerinde büyük farklılıklar olması dikkati çekiyor. Enflasyon, eylül ayında İtalya'da yüzde 9,5, Fransa'da yüzde 6,2, İspanya'da yüzde 9,3, Almanya'da yüzde yüzde 10,9, Belçika'da yüzde 12, Yunanistan'da yüzde 12,1, Avusturya'da yüzde 11, Slovenya'da yüzde 10,6, Slovakya'da yüzde 13,6, Hollanda'da yüzde 17,1, Letonya'da yüzde 22,4, Litvanya'da yüzde 22,5 ve Estonya'da yüzde 24,2’ye çıktı. AB kurallarına göre, normal şartlarda üye ülkelerin bütçe açıklarının GSYH'lerinin yüzde 3'ünü, kamu borçlarının da GSYH'lerinin yüzde 60'ını geçmemesi gerekiyor.
EN BORÇLU YUNANİSTAN
Ancak, AB ülkeleri arasında kamu borcunun GSYH'ye oranının en fazla olduğu ülkeler yüzde 189,3 ile Yunanistan, yüzde 152,6 ile İtalya, yüzde 127 ile Portekiz, yüzde 117,7 ile İspanya, yüzde 114,4 ile Fransa ve yüzde 107,9 ile Belçika olarak öne çıkıyor.