Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yılın son çeyreği ile 2022’ye ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi, geçen yıl yüzde 5,6 büyürken, beklentilerin üzerinde gelen 2022’nin son çeyreğinde ise büyüme yüzde 3,5 oldu. Üretim, yatırım, istihdamı ve ihracatı önceleyen Türkiye ekonomi modeli sayesinde yakalanan yüzde 5,6’lık büyümeye hizmet, ihracat, iç tüketim, finans, sanayi ve gayrimenkul sektörleri güçlü katkı verdi. Orta Vadeli Program (OVP) hedefi olan yüzde 5’in üzerinde gelen büyüme, uluslararası kuruluşların da tahminlerini aştı. Bu arada; GSYH verilerinde revizyon yapıldı. 2022’nin birinci çeyrek büyüme verisi yüzde 7,6’ya, ikinci çeyrek büyüme verisi yüzde 7,8’e, üçüncü çeyrek büyüme verisi yüzde 4’e revize edildi.
Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, geçen yılın 4’üncü çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 106,2 artarak 4 trilyon 800 milyar 717 milyon lira (262 milyar 669 milyon dolar) olarak gerçekleşti. Hizmet, Finans, sanayi ve gayrimenkul sektörlerinin güçlü katkısıyla Gayri Safi Yurt İçi Hasıla geçen yılın tamamında 15 trilyon liraya (905,5 milyar dolar) çıktı. Kişi başına gelir, 176 bin 589 TL (10 bin 655 dolar) oldu.
Gayri Safi Yurt İçi Hasılayı (GSYH)yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022’de finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri %21,8, hizmet faaliyetleri %11,7, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %9,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri %8,7, diğer hizmet faaliyetleri %5,8, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %4,8, gayrimenkul faaliyetleri %4,3, sanayi %3,3 ve tarım sektörü %0,6 arttı. İnşaat sektörü ise %8,4 azaldı.
Hane halkı nihai tüketim harcamaları 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 19,7 arttı ve GSYH içindeki payı yüzde 57,5 oldu. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu da yüzde 2,6 arttı. Geçen yıl mal ve hizmet ihracatı yüzde 9,1, ithalatı yüzde 7,9 artışla büyümeyi destekledi. İş gücü ödemeleri % 82,7’ye çıktı.
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye ekonomisi 2022 yılını yüzde 5,6 büyüme ile tamamladı. Yılın tamamında büyümenin iki ana destekçisi ‘iç tüketim’ ve ‘ihracat’ oldu. 2023’te iş dünyası olarak yaşadığımız felaketin yaralarını sarmak ve ekonomimizi büyütmeye devam etmek için var gücümüzle çalışacağız” ifadelerine yer verdi. Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da depremin ekonomiye etkisini sınırlı tutabilmek için üretim ve ihracata odaklanılması gerektiğini belirtti. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç ise yıl genelinde inşaat dışında tüm ana sektörlerin büyümeye olumlu yönde katkı sağladığına işaret etti.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, pozitif büyüme eğiliminin üst üste 10’uncu çeyrekte sürdüğünü belirterek, "G20 ülkeleri içerisinde Suudi Arabistan'ın ardından 2'nci sırada yer alan Türkiye; aynı dönemde yüzde 4 büyüyen İngiltere, yüzde 3 büyüyen Çin ve yüzde 2,1 büyüyen ABD gibi ekonomileri geride bırakmayı başarmıştır" dedi. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında henüz toparlanma evresindeki küresel ekonomik konjonktüre rağmen sağlanan başarının Türkiye ekonomisinin direnç gücünü yeniden teyit ettiğini vurgulayan Asmalı, "Söz konusu direncin, asrın en büyük felaketi olan 6 Şubat Kahramanmaraş depremiyle sekteye uğrayan ekonomik aktiviteye karşın 2023 yılında da devam edeceğine olan inancımız tamdır” dedi.
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, çok çetin bir yılın ardından gelen yüzde 5,6’lık büyümenin bir başarı olduğunun altını çizdi. Aydın, şöyle devam etti: “Rusya-Ukrayna Savaşı, enerji fiyatlarının tavan yapması, ham maddeye erişim zorluğu, TL’nin değer kaybı, pandemi sonrası değişen piyasalar, öngörülerdeki belirsizlikler gibi tüm olumsuzlukların olduğu bir dönemde hizmetler sektörü ve sanayi tarafımızla hizmet ederek ve üreterek büyüdük. 2023’te ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, üretim odaklı, daima dinamik politikalar üreterek yol almalıyız. Büyümeyi sürdürülebilir kılmak istiyorsak yatırım ve üretimden asla taviz vermemeliyiz.”