CHP ve onun peşine takılan küçük muhalefet partileri bir yalanın üstüne kurulu “128 milyar dolar nerede?” sorusunu siyasetlerinin merkezi haline getirdi. Yalanı ısrarla dillendirenler Merkez Bankası’nın mevcut 90 milyar dolarlık rezervini, kur saldırılarında kullanılan doları, salgında üreticiyi ve dar gelirliyi korumak için ödenen parayı ve 1 dolarlık işlemin bile kayıt dışı olamayacağını görmezden geliyor.
“128 milyar dolar nerede?” sorusu CHP’nin ayaklarına dolanmaya başladı.
Merkez Bankası’nın pandemi yılında büyümeye destek veren ve yurt dışından gelen finansal operasyonlara karşı koyan hamlelerini gölgelemeye çalışan CHP’nin oluşturmaya çalıştığı algı operasyonu çöktü.
Hükümet kurmayları ve Merkez Bankası’nın yaptığı açıklamalara rağmen algı oluşturma kampanyasını sürdüren CHP’ye bir cevap da kendi milletvekilinden geldi.
FİYAT SERBEST PİYASADA ŞEKİLLENİR
“128 milyar dolar nereye gitti?” sorusunu soran CHP’lilerin ekonominin şu iki temel iki temel kuralını gözardı etmesi dikkat çekiyor. Ekonomi eğitimi veren okulların birinci sınıflarında öğretilen iki temel kuraldın birincisi doların fiyatının piyasada arz ve talep şartlarına göre belirlenmesi gerçeğidir.
Yani; piyasaya gelen doların miktarı, talep edilen dolardan fazla olursa doların fiyatı düşer, talep edilen doların miktarı piyasaya gelen dolardan fazla olursa doların fiyatı yükselir.
MB'NİN GÖREVİ İTİBARI KORUMAK
İkinci önemli kural ise TL’nin uluslararası piyasada işlem gören konvertibil bir para birimi olduğu gerçeğidir.
1990 yılında bütün dünyaya ilan edilen konvertibil bir paranın (TL) karşılığında talep edilen dövizi Merkez Bankası piyasa fiyatından satmak zorunda kalıyor.
Merkez Bankası’nın TL’nin konvertibil olma özelliğini koruması, Türkiye’nin itibarını koruması anlamına geliyor.
SATIŞ TİCARİ BANKALAR ÜZERİNDEN
Doların fiyatını belirleme yetkisi olmayan Merkez Bankası, doğrudan veya dolaylı olarak ticari bankalar üzerinden piyasaya verdiği dolarları piyasada oluşan fiyattan satar. Bu önemli serbest piyasa kuralını görmezden gelen CHP kurmaylarının,
“128 milyarı kime sattınız?”, “Düşük fiyattan mı sattınız?”
gibi sansasyonel ve suçlayıcı ifadelerle ekonomide kaotik bir ortam oluşturmaya çalışması dikkat çekiyor.
27 MİLYAR $'DAN 135 MİLYAR $'A ÇIKTI
Merkez Bankası’nın geçen yıl 128 milyar doları iç ettiği algısı oluşturmaya çalışan CHP ekonomi kurmayları, Merkez Bankası’nın mevcut 90 milyar dolarlık rezervini görmezden geliyor.
2002’de 27,5 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervi, son 18 yılda kademeli olarak artarak 135 milyar dolara kadar çıktı.
2005 yılında 50 milyar doları aşan rezerv miktarı 2012'de 100 milyar dolara ulaştı. Gezi Parkı kalkışmasına rağmen Kasım 2013’te 135 milyar dolara çıktı.
Merkez Bankası rezervi, Ekim 2017’de 117,8 milyar dolarken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye karşı başlattığı ekonomik operasyonları ve kur saldırılarının ardından Eylül 2018’de 84.7 milyar dolara geriledi.
Ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler sayesinde Şubat 2020’de 107,7 milyar dolara kadar yükselen Merkez Bankası rezervi, salgın ortamında uluslararası piyasada yaşanan şokların etkisiyle Mart 2020’de 92 milyar dolara geriledi.
Aradan geçen bir yılda 85-95 milyar dolar bandında hareket eden rezerv, son olarak geçtiğimiz Perşembe günü açıklanan rakam itibariyle 89,3 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Son bir yıl içinde rezerv azalması sadece 2,75 milyar dolardır.
TÜRKİYE BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ
Hem reel sektörün hem de uluslararası yatırımcıların dolar talebini karşılamada temerrüde düşmeme başarısı gösteren Merkez Bankası, Türkiye’nin pandemi yılında G20’de Çin ile birlikte büyülen iki ülkeden biri olmasında önemli rol oynadı.
Kovid-19 salgınının ilk yaşandığı dönemde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de piyasalarında da döviz likidite sıkışıklığı yaşandı.
Salgından kaynaklanan olağan dışı koşullarda sermaye çıkışındaki artış, doğrudan yatırımların azalması, altın talebinin hızla artması, turizm ve ihracat gibi döviz getiren alanlardaki yavaşlama, piyasalarda döviz talebini artırdı.
2020’Yİ DÜŞÜK FAİZLE ATLATTIK
Yaşanan süreçte Merkez Bankası’nın üretimi destekleyici politikaları; istihdam, büyüme, reel sektör, bankacılık sektörünü ayakta tuttu.
Bu hamleyle Türkiye’yi geçen yıl yüksek faizden uzak tutan Merkez Bankası, artan dolar talebini karşılamasaydı, Türkiye faizleri şok bir biçimde artırarak reel sektörü büyük zarar verecekti.
CHP’NİN SERMAYE KONTROLÜ ZORLAMASI
CHP’nin, Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişilere satılan döviz miktarlarını ve satış fiyatlarının açıklanmasını istemesi, “sermaye kontrolü” talebi anlamına geliyor.
Çünkü bütün dünyada bu tür bilgiler ekonominin en mahrem bilgileri olarak kabul ediliyor. Ticari sır kapsamına giren bilgilerin korunması, gelişmiş bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de anayasal güvence altındadır.
CHP’nin ifşa olmasını istediği bilgilerin açıklanması Türk Ceza Kanunu'na göre suç. Bu bilgilerin açıklanması halinde Türkiye ekonomisinin uluslararası alanda tüm kredibilitesini kaybetmesi anlamına gelir.
#CHP
#128 milyar dolar
#Merkez Bankası