Çin'in Ankara Büyükelçisi Dıng Li, Türkiye'nin Çinli turistler için en çok merak uyandıran ülkelerden biri olduğunu belirterek, "Çin ile Türkiye arasında turizm hacminin potansiyeli çok büyük ve Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısının gelecek dönemde katlanarak artmasını bekliyoruz." dedi.Büyükelçi Dıng, ikili ticaret, yatırım, turizm gibi alanlarda iş birliği potansiyeli ve gündemdeki uluslararası konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin tarihi İpek Yolu'nu yeniden canlandırmayı hedefleyen "Kuşak ve Yol" inisiyatifinin aktif bir katılımcısı olduğunun altını çizen Dıng, "Türkiye, Çin için bu inisiyatifteki önemli ortaklardan biri." şeklinde konuştu.
Kumport Limanı'nda çalışan 800 personelden sadece ikisinin Çinli olduğunu aktaran Dıng, enerji ve madencilik alanlarında yatırım için Çin iş dünyasının Türkiye'ye giderek artan ilgisine dikkati çekti.
Dıng, geçen yıl Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısının 400 bini aştığını anımsatarak, "Bu yılın ilk çeyreğinde kesin olmayan rakamlara göre yüzde 30 artış gözlendi. Bu çok iyi bir işaret. Yılın ilk çeyreğinin turizm için ölü sezon olduğunu göz önünde bulundurursak bu artış çok önemli." ifadesini kullandı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl iki defa görüştüğünün altını çizen Dıng, iki ülke liderlerinin teşvikiyle başta ticaret ve turizm alanlarında iş birliğinin hızla geliştiğini söyledi.
Dıng, 2021'de iki ülke arasındaki diplomatik ilişki tesisinin 50. yılını kutlayacaklarını belirterek, şöyle devam etti: "2021 yılında Türkiye'nin Çin'e ihracatını 8 milyar dolara, Çin'in Türkiye'ye yatırımını 6 milyar dolara, Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısını ise 1 milyon seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Çin'de yıllık geliri 20 bin ABD dolarının üstündeki vatandaş sayısı 150 milyona ulaştı. Çin'den yurt dışına seyahat eden kişi sayısı da 150 milyon kişiyi aştı. Bu 150 milyon kişi arasında, her 150 kişiden biri Türkiye'ye gelse yılda 1 milyon hedefi rahatlıkla aşılabilir."
Çinli turistlerin seyahat ettikleri ülkelerde diğer ülke turistlerinden daha fazla para harcadığının altını çizen Dıng, "Geçen yıl Türkiye'ye gelen 400 bin Çinli turistin en az 100 milyon dolarbıraktığını tahmin ediyorum." şeklinde konuştu.
Dıng, Çinli turistler için Türkiye'nin en çok merak uyandıran ülkelerden biri olduğu bilgisini paylaşarak, "Çin ile Türkiye arasında turizm hacminin potansiyeli çok büyük ve Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısının gelecek dönemde katlanarak artmasını bekliyoruz. Çinli turistlerin artmasına paralel olarak Türkiye'deki ilgili yerlerde Çince işaret ve tabelaların konulması büyük rahatlık sağlar. Mesela havalimanı gibi önemli ulaşım terminallerinde Çince yön tabelaları kullanılabilir. Bu adım, daha çok Çinli turisti Türkiye'ye gelmeye teşvik eder." ifadesini kullandı.
Dıng, bu ilgide en büyük payın "Kuşak ve Yol" inisiyatifinde Türkiye'nin oynadığı kritik rol olduğunu kaydederek, bu eğilimin inisiyatifin şekil bulmaya başlamasıyla katlanarak artacağı değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin Çin ile ciddi bir ticaret açığı bulundurduğunu belirten Dıng, "Ticaret açığın giderilmesinde Türkiye'nin Çin'e tarım ürünleri ihracatı, diğer kalemlerin de önünü açacak bir patlama yaratabilir. Çin'in Türk kirazı ithalatında bu yıl artış bekliyoruz. Elimdeki verilere göre, bu yıl 3 bin ton Türk kirazı ithal edeceğiz. Gelecek yıllarda bu rakamın 10 bin tonu aşmasını bekliyorum." şeklinde konuştu.
Buna örnek olarak Antep fıstığını veren Dıng, "Çin'de çok sayıda ülkenin Antep fıstığı var. Çinliler Antep fıstığı yemeyi seviyor ama kaç kişi en iyi Antep fıstığının Türkiye'de üretildiğini biliyor?" ifadesini kullandı.
Dıng, ticaret açığının kapatılmasında diğer bir öncü gücün de yatırım ve turizm alanları olabileceği değerlendirmesini yaparak, "Çin'in şu an Türkiye'deki yatırım miktarı 2,8 milyar dolar. Yaklaşık 8 bin Türk personel Çin yatırımlarında çalışıyor. İstanbul'daki Kumport Limanı, Huawei gibi Çin işletmelerinde çalışanların en az yüzde 90'ı Türklerden oluşuyor." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Golan Tepeleri'ni İsrail'in toprağı olarak tanıyan kararnameye imza atmasına ilişkin değerlendirmeler yapan Dıng, "Golan Tepeleri, işgal edilmiş topraklardır. Birleşmiş Milletler'in (BM) kesin kararları var. Uluslararası toplumun ortak kabulü var. Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Çin, bu konuda Türkiye ile aynı doğrultuda." şeklinde konuştu.
Pekin yönetiminin Filistin meselesinde de Ankara ile aynı görüşte olduğunu söyleyen Dıng, şöyle devam etti: "2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana 70 yıldan fazla zaman geçti. Orta Doğu'daki sorunlar arasında en uzun süre çözümsüz kalan problem Filistin meselesi. Orta Doğu ve Müslüman dünyasına etkisi en derin olan sorun. Bu sorun adil bir çözüme ulaşmazsa Orta Doğu'da barış nasıl sağlanır?" Dıng, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının hiçbir tarafa menfaat sağlamayacağını savunarak, tarafların diyalog ve müzakereler yoluyla sorunları çözmesinin, hem ABD ve Çin hem de uluslararası ekonomik düzen için en iyisi olacağını vurguladı.
Golan Tepeleri ve Filistin sorunu gibi Venezuela konusunda da Türkiye ile hemfikir olduklarına işaret eden Dıng, "Venezuela'nın geleceğini Venezuela halkının kendisi belirlemelidir. Başka ülkelerin iç işlerine müdahale kabul edilemez." dedi.
Büyükelçi Dıng, Huawei Mali İşler Direktörü Mıng Vancou'nun Kanada'da gözaltına alınmasıyla ilgili başlayan krize ilişkin, "Bunun basit bir adli soruşturma olmadığını hepimiz biliyoruz." şeklinde konuştu.
ABD'nin Çin'e yönelttiği casusluk suçlamalarını hatırlatan Dıng, "Çin'in teknoloji şirketleri yoluyla diğer ülkelerde casusluk yaptığı ileri sürülüyor. Delil var mı? Ama biz bir ülkenin diğer ülkelerde casusluk faaliyeti yaptığını biliyoruz. Hatta Almanya Başbakanı'nı (Angela Merkel) bile dinledikleriortaya çıkarılmıştı. Bunu yapan ülke Çin değildi." dedi.
Dıng, Çin'in telekomünikasyon alanında hızla geliştiğini belirterek, şunları kaydetti: "Çin bilişim ve teknoloji alanında giderek uluslararası alanda söz sahibi oluyor. Bazı ülkeler için başkalarına yönelik dinleme faaliyetleri yürütmek zorlaşıyor. Onların düşündüğü güvenlik sorunu değil, insanların mahremini artık rahatlıkla dinleyemeyecek olmaları."