Türkiye’nin dış ve iç istihbaratının en önemli kurumu Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) son yıllardaki başarıları dosta güven, Türkiye’nin düşmanlarına gözdağı vermeye devam ediyor. 2012 Şubat ayında MİT Başkanı Hakan Fidan’a karşı yürütülen operasyon ve akabinde 17-25 Aralık 2013’ten itibaren paralel yapıyla müthiş bir mücadele başlamıştı, buna rağmen 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişimi yaşandı. 2017 yılına gelindiğinde, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başlamasıyla birlikte MİT de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir başkanlık haline getirildi.
Aslında bu çalkantılı dönemde 2012 yılında Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı GES Komutanlığı’nın MİT’e bağlanmasıyla elektronik ve sinyal istihbaratı da kurum tarafından temin edilmeye başlanarak önemli bir adım daha atılmıştı. FETÖ darbe girişiminden sonra daha farklı ve proaktif bir yapılanmaya giden MİT, dinleme, izleme, kontrespiyonaj, insan istihbaratı gibi faaliyetler yanında dış operasyonlara da ağırlık verdi. Daha önce özellikle 1990’lı yıllarda Türkiye’de aranan kişilerle dış operasyonlar yapmaya çalışmış ancak beklenen başarı gelmemişti. Özellikle Afrika, Türk dünyası ve Balkanlarda olmak üzere PKK, FETÖ, DHKP-C, DEAŞ vb. Türkiye’ye tehdit terör örgütlerinin üst düzey elebaşları için artan ölçüde son derece başarılı dış operasyonlar yapıldı. Mayıs 2021’de FETÖ elebaşının yeğeni Selahaddin Gülen’in Kenya’dan derdest edilip Türkiye’ye getirilmesi bu operasyonlardan sadece biridir. Son örneklerden biri de DEAŞ terör örgütünün elebaşı Ebu Hüseyin el-Kureyşi’nin Nisan 2023 sonlarında Suriye’nin kuzeyine düzenlenen operasyonda etkisizleştirilmesidir.
MİT, son yıllardaki gelişiminde “Dış istihbarat, milli savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek ve analiz etmek” üzere teçhiz edildi. Yasa değişiklikleriyle “İstihbarat kapasitesini, niteliğini ve etkinliğini artırmak amacıyla, yabancı istihbarat teşkilatlarının kullandığı usul, yöntem, imkan ve kabiliyetleri ile teknolojik gelişmeleri takip etmek, uygun görülenleri temin etmek, kullanmak veya uygulamak” üzere de desteklendi. Kuşkusuz ki bu görevleri gerçekleştirebilmenin ön koşullarından biri de “karda yürüyüp izini belli etmemektir!”
MİT’in en önemli özelliklerinden biri, küresel ölçekte çok ünlü olan ABD, Fransız, Rus ve Fransız istihbarat örgütlerine oranla gizlilik konusundaki hassasiyetidir. Bu ülkelerin istihbarat görevlileri emekli olduklarında anılarını yazarak pek çok gizliliği ihlal ederken, MİT ve MOSSAD gibi örgütler gizliliğe özeni sürdürmektedirler.
2018’de açıldığında kurucu dekanlarından biri olduğum İstanbul’daki bir üniversitede “Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları” adlı yüksek lisans programını açmış, dört yıl süreyle de anabilim başkanlığını yapmıştım. Burada verdiğim “İstihbarat” dersinde ve çeşitli dönemlerde verdiğim istihbarat seminerleri sırasında MİT’teki gizliliğinin neredeyse hiçbir istihbaratta bulunmadığını gördüm. Hatta MİT’in bu tutumundan kaynaklanan şikayetimi içlerinde MİT mensubu bulunan öğrencilerimle paylaştığım da oldu. Çünkü ABD istihbarat birimlerinin, Alman ve İngiliz istihbarat örgütlerinin yapısı ve değişiklikleri hakkında kendi sitelerinden pek çok bilgiyi bulabilmek mümkün iken, MİT’in web sayfasından, kendi tarihiyle ilgili bir ifadeyi bile kopyalayabilmek mümkün değildi. MİT’le ilgili kitaplar da neredeyse yok sayılacak kadar az ve yeterli bilgiden yoksundu. Ama bugün MİT’i küresel lige taşıyan özelliklerinden biri de işte bu gizliliğe riayeti idi.
Devletin tüm birimlerine sınavlarla görevli alınırken, MİT’e personel seçimi adeta “koklayarak” yapılmaktadır. Burada kişinin göreve mental ve fiziki uygunluğu yanında milli duyguların sağlamlığı, ketumiyet, baktığını görme, olası tüm zorluklara rağmen mesleği sevme ve sadakat gibi özellikler sorgulanmaktadır. Tabii daha sonra da bu personelin istihbaratla ilgili eğitimlerine geçilmektedir. Son dönemlerde İstihbarat Akademisi açılması için de düğmeye basıldı. Acaba MİT Başkanlığı bu akademide kurum dışından öğretim üyesi davet edecek midir? Edecekse kimler ve hangi branşlardan olacağı merak konusu. Dileriz konunun uzmanları taranırken sadece akademisyen olduğuna değil, tüm küresel istihbarat kurumlarının yaptığı gibi benzer kurumların “istihbarat” mutfaklarında çalışmış olanlarını da davet ederler.